Hayat Çizgileri…
Hayat, belirlenmiş bir çizgi üzerinde devam eden bir döngüdür. Bazen bir doğrultu, bazen bir daire, bazen bir elips, bazen bir hiperbol ve bazen de parabolik bir yörünge olabilmektedir. Bir çizgideyken diğerinde olma şansı ve ihtimali yoktur. Ama hangi çizgide bulunulursa bulunulsun, bu, hayat için dayanılmaz bir kısıtlamadır aslında. Fakat her hayat çizgisinin insana verdiği farklı bir haz da yok değildir.Bazen bu hayat çizgisi, sabit ve sade bir güzergâhtır. Bazen mavi denizlere yelken açılıp, gökyüzünde bulutlarla sohbete edilir. Bazı hayat çizgilerinde ise tüm konforlar hazırken, bazılarında ise sıkıntılar bedavadır… Başlangıçta tek düze gelen bazı hayat çizgileri sizi sonsuzluğun ufkunda bayraklaştırabilir de… Öyle ki, esen rüzgârlar sizi kendi doğrultularında uçurur. Uğradığınız her ufuk ayrı bir hayata açılan kapı gibidir. Öyle bir kapı ki, ölümü ve yaşamı aynı solukta hissettirir insana. Her soluğunda önce doğar, sonra da ölürsünüz. Belki de kendi zindanıyla iç içe yaşar insan, hani o “dört zindan” gibi… Tutunulan ne bahçenizdeki asmanın dalıdır, ne de yastığınız kuş tüyündendir. Cennet de bu bulutlardan daha çok mu uzakta veya cehennem nerede?Bu kısıtlanmış çizgilerden başka bir yere gitme şansımız, cesaretimiz ve gücümüz var mı, bilmiyorum; ama bu çizgilerden uçma ihtimali her an var. Ve bunu düşünmek bile oldukça negatif. Zira bu düşünce insanın içinde hayata dair ne kadar pozitif düşünce varsa yok etmekte.