Hayatımın büyük bir kesmi tesadüfen de olsa küçük kentlerde geçti. Ve bir küçük kenti, küçük yapan şeylerden en önemlilerinden biri de çay bahçeleri…
cafe diye birşey yok, bar diye birşey yok, yok yok.. ne yapar bu insanlar peki? çay bahçeleri işte. küçüklüğümde, en büyük eğlencelerden biri olduğunu hatırlıyorum çay bahçesine gitmenin. Dün bir çay bahçesine gittim ve bunları yazma ihtiyacı duydum. Çünkü büyük şehirde yaşayanlar, şehrin sosyalleşme mekanlarına yürüyerek gitmenin, açık havada sakince birşeyler yapmanın ne demek olduğunu pek bilmiyorlar..
yorumlar
hem de çok sıkıcıdır çay bahçeleri. istanbul’da büyüdüm ama benim de küçüklüğüm, bakırköy, sarıyer, kireçburnu çay bahçelerinde geçti. sıkıcı olmasının sebebi çay bahçesine sıkıntıdan gidilmesidir. yapacak bir şey yoktur. ayrıca evde oturulunca kavga çıkacağı besbellidir. biraz da bu durumun önüne geçmek için çay bahçesine gidilir mesela. ama eğlencelidir de çünkü sonuçta rutinin dışına çıkılır. gazoz, çekirdek, helva gibi ıvır zıvır yenir. millete bakılır. tanıdıklar görülür. sonra kalabalıktan sıkılınır ve eve dönülür. tüm bu eylem genel haliyle bakıldığında hüzünlüdür aslında. vüs’at o. bener pek iyi anlatır böyle halleri.
cay bahceleri eglencelidir esasında. biz arkadaslarla taksim parkındakine giderdik.
deniz manzaralı yere otururduk bir de koyu bir muhabbet superdi.
tabii anane ve dede ile gidileni vardır. hiç ama hiç eglenceli olmuyo onlar.