sonuda… bütün günüm neredeyse ormanda yürüyerek geçti. bu kadar uzak olduğunu bileseydim kendimi sırtında taşıtırdım.vouvvv ev gerçekten güzelmiş. tek katlı, filmlerden forlamış gibi. kendime bir ev hayal etsem bu kadar güzel olmazdı heralde. evin kapısı evin giriş kısmının solunda. kapının yanında da kocaman 3bölmeli bir pencere var. etrafındaki ağaçlar sanki evi korumak istiyormuş gibi evin üstünü kapatmış am yinede güneş ışığını engellemiyor. tamam şimdi kapıya iyice yaklaştık. içeri girme konusunda aslında hala tereddütlerim var. kim olsa tereddüt eder aslında. ormanın ortasında tek başına bu evde yaşayan adamın arkasından bu eve girme fikri..tamam sakin olmalıyım. sonuçta bu adam benim sorunuma cevap olabilir.kapıyı açıyor. nedense evden birşeyler fırlayacak gibi hissediyorum…kapıyı açtı açmasına da kilit yok mu bu kapıda. yani nasıl bir evin kapısında kilit olmaz ki? anahtar da kullanmadı. sadece kapıyı iktirdi. ooo içerden harika kokular geliyor. bu tam…tam da taze pişmiş etin kokusu…biraz da baharatlandırılmış… çok lezzetli kokuyor. aferin bana, etin kokusunu duyunca herşeyi unuttum. içeri girsem iyi olacak artık sanırım, adam içeri çoktan girdi bile. sakin sakin kapıdan içeri adım atıyorum.evin içi de oldukça güzelmiş. açıkçası şaşırdım. bu kadar güzel olmasını beklemiyordum. kapıdan girdikten sonra tam karşımda yukarı çıkan bir merdiven var. merdiven mi bu ev tek katlı değil miydi?? kapının solunda, pencerenin önünde kocaman bir oturma grubu var, çok rahat görünüyor. oturma grubunun ortasında da şömine. hemde minicik. zaten bu kadar küçük bir evi de ısıtmaya yeter. sol çaprazdaki kapının arkasında banyo olmalı. merdivenin altında da açık mutfak. gerçekten harika bir ev. ama aklım merdivenlere takıldı. adam mutfak kısmına geçti bile. ben evi garip bakışlarla incelerken o elinde iki kahve fincanıyla geliyor.ben: ” sanırım teşekkürler”adam: ” afiyet olsun…”kahvem sütlü ve iki şekerli… harika tam sevdiğim gibi..Evet tam sevdiğim gibi ve bu adam bunu nerden biliyor? sanırım yüzümdeki ” bu gerçekten harika ama nasıl” anlamındaki şaşkın bakışı farketmiş olacak.adam:” otursana. ayaklarını da uzatabilirsin. çok fazla yol yürüdük, yorulmuş olmaslısın…<22ben:'' evet, oldukça yoruldum. burası harika biryer. çok güzelmiş....eee....sen kimdin yada nesin?''adam:'' bu kadar çabuk konuşmaya başlayacağımızı tahmin etmiştim. ''ben:'' ozaman hemen sorularıma cevap verip beni bu azap dolu bekleyişten ve meraktan kurtarmaya ne dersin??'' (anlamsız bir şirinlikle sırıtıyorum, niyeyse)adam:'' ben bu ormanın bekçisiyim. ormanda, bu evde yaşıyorum. herkese gözkulak oluyorum''ben:'' mmm... daha detaylı bir açıklama bekliyordum ben. nede olsa uyandığımda aklımdan neler geçtiğini ve hakvemi nasıl sevdiğimi biliyordun. şimdi aklımdan geçen milyon sorunun cevabını vermeye başlamış olursun sanmıştım''adam:''evet sorunlarını duyuyorum, açıkçası sana sadece hazır olduğun cevapları verebilirim. onun dışında pek birşey sayleyemem... o yüzden bazı sorularının cevabını almak için beklemen gerekecek''ben:'' anladım demek isterdim ama anlamadım. ozaman sorularımı sırayla dile getireyim, sende cevaplayabileceklerini cevapla...''adam:'' tamam...?''ben:''adın ne?''adam:'' aslında pek çok adım var ama en çok kullanılanlar oduncu, bekçi, ormancı, nöbetçi... bu tür şeyler...''ben:'' ilk adını sorsam?''adam:'' burka''ben:'' peki...burka...anlamı ne?'' ( bu nedek be, burka)burka: ''anlamı yok, sadece kulağa güzel geliyor''ben:'' kimsin ve nesin?''burka:'' hımm... dediğim gibi ormanın bekçisiyim, burda yaşayanları ve burdan geçenleri koruyorum. aynı zamanda senin gibi kaybolanlara yardımcı olmaya çalışıyorum. aynı zamanda bir ışık çocuğuyum...''ben:'' kendimi sinema filminin içinde gibi hissettim şimdi... birazdan bu kapıdan da mitolojik kahramanlar, doğa üstü yaratıklar, periler falan giricek sanki... ahahaah...''burka:'' sanmam, şu an hepsinin işi var, canları her istediğinde buraya gelecek zamanları yok...''ben:'' yok artık... onlar da mı gerçek??''burka:''bak, şu an çok fazla şey duyamayacak kadar yorgunsun. biraz dinlen... istersen uyu. sonra kaldığımız yerden devam ederiz. zaten hava kararmak üzere. benim de burda yapılacak işlerim var.''ben:'' haklısın... aslında okadar uzun yürüyüş beni yordu. biraz uyuyabilirim. ama ben her uyandığımda prensin evinde uyanırım. otomaikt olarak. nerde uyursam uyuyayım, hep orda gözlerimi açıyorum. ve yarın buraya nasıl tekrar geleceğimi bilmiyorum''burka:'' merak etme, uyandığında hala burda olacaksın. sıkma canını. bak merdivenlerden yukarı çık. üst katta bir yatak var.uyanınca inersin aşağıya.''ben:'' tamam...seninle yeni tanışmama rağmen şu an kendimi acaip güvende ve rahat hissediyorum. çok garip.''burka: '' söylemiştim..ben bekçiyim. bekçiler güven için vardır.iyi uykular...''