ne güzel bir düş bu. kırmızı yanaklı çocukların ve ruhu hala çocuk olanların düşü. aynı duygulara yakın sularda yüzen, birlerini hiç tanımayan ama yüzleri gülen insanların düşü.bu düşü gerçek kıldıkları için kırmızı yanaklı, gökyüzü gözleri olan çocuklara, bizim çocuklara teşekkür ediyoruz. tarihlerinden gelen asilliklerini bozmadan bu onuru yaşadıkları, yaşattıkları için bir kez daha teşekkür ediyoruz.ve sen “aziz”, yüreğinin güzelliği gülümsemene yansımış, bize bu sene yazdığın şiirleri hiç unutmayacağız…zaten herşey bir düş içinde bir düş değil mi edgar abi? evet pagan’ım, yak şu meşaleyi…konuyla ilgili olarak ne dediler?”…şimdi sevişme vakti…” sait faik
“…şimdi çıldırma vakti…” nietche
“Fenerbahçe Klubünün her tarafa mazhar-ı takdir olmuş bulunan asarı mesaisini işitmiş ve bu klubü ziyaret ve erbab-ı himmeti tebrik etmeyi vazife edinmiştim.Bu vazifenin ifası ancak bugün müyesser olabilmiştir. Takdirat ve tebrikatımı buraya kaydı ile mübahiyim. ( zaten oldum olası kurtuluş savaşına destek veren, gündüz futbol oynayıp gece anadolu’ya silah kaçıran, savaşan cumhuriyetçilere düşürdüm gönlümü.)Ordu Kumandanı Mustafa Kemal ATATÜRK– ”
not: parantez içindeki konuşma kendisi ve pagan arasındaki demlenme sırasındaki muhabbetten alıntıdır, resmi tarihte bulamazsınız.”Milenyum nesli biraz mevzudan uzakta kalmış gibi duruyor…ne kapı önlerine kilimler serip kısır-çay muhabbetleri yapmayı biliyorlar, ne de elvan gazozlarının içine leblebi atıp içmeyi..(deneyen bilir acayip keyiflidir)…gerçi bizim nesil de (12 eylül sonrası yetişen nesilden bahsediyorum) pek yaşayamadı çocukluğunu 68 kuşağı kadar ama olsun yine de bir güngörmüşlüğümüz vardı hayatın en cıvıl yanlarına karşı…aziz pierrekemalettin tuğcu hikayelerinin son demlerine yetiştik mesela, mahalle mahalle gezen o minyatür lunapark salıncaklarına da bindik, yazlık sinemanın tadını en son bizim nesil aldı…adile naşit’i tanıdık hiç de yoksa (eminim adını okusun diye sürüyle mektup gönderenleriniz vardır bu forumda)…sokak sokak gezen ve mani okumadan satış yapmayan son manici esnaflarını biz gördük bu ülkede…kukalı saklambacı, topacı, çelik çomağı en son biz oynadık…bir tek fenerbahçe’yi doğru dürüst yaşayamadık hepsi bu..cemilli alparslanlı muhteşem kadroya yetişemedik ki ondan sonra da doğru dürüst sayabildiğim tek kadro 88-89’daki 103 gollü kadrodur…o yüzden ne vakit fener şampiyon olsa bir renk geliyor yüzüme… hadi diyorum galiba bu sefer oluyor… galiba bu sefer o dünyayı yenen fener geliyor diyorum kendi kendime… ama pek de uzun sürmüyor..sonrası hüün, hüsran, kahır…şimdi biliyorum ki yarın şampiyon olduğumuzda insanlar gülecek her yerde, trende, vapurda, otobüste… çünkü fenerli dediğin her yerde mevcut…umarım bu sefer kalıcı olur…çünkü ben ne vakit şampiyon olsak çok güzel oluyorum..” papazın çayırı
“…we believe we catch the rainbow…” ronnie james dio
“Türkiye’de, Fenerbahçe Cumhuriyeti sağlıklı başarılı ve ilkse bu ülkede herşey mutlu ve huzurludur. Esnafın yüzü güler, perakendeci ve toptancılarıntezgahında mal kalmaz. Tiyatrolar, sinemalar, sazlar, barlar meyhaneler doludur.Stadlar Türkiye’nin her vilayetinde lebaleptir. Fenerbahçe gittiği her kentekendi ile birlikte büyük bereketini götürür, i…ler diye uğurlanmasına rağmen.Fenerbahçe Cumhuriyeti ortalıkta yoksa, Türkiye yoktur, futbol yoktur, bollukyoktur, insanlar yoktur, canlılar güç nefes alır ve bu ülke kısa süre sonrayaşayan yer olmaktan çıkıp, mezarlık olur. Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonlukbüyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte,adı konamaz… ” islam çupi
“Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altındaBir teneffüs daha yaşasaydıTabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdürDevlet dersinde öldürülmüştürDevletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu:-Maveraünnehir nereye dökülür?En arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı:-Solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine!dir.Bu ölümü de bastırmak için boynuna mekik oyalı morBir yazma bağlayan eski eskici babası yazmıştır:Yani ki onu oyuncakları olduğuna inandırmıştımO günden böyle asker kaputu giyip gizli bir geyikYavrusunu emziren gece çamaşırcısı anası yazdırmıştır:Ah ki oğlumun emeğini eline verdilerArkadaşları zakkumlarla örmüşlerdir şu şiiri:Aldırma 128! İntiharın parasız yatılı küçük zabit okullarındaHer çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardırBütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek.” ece ayhan
“Isik panidatti seniAgladinGözlerini açtinHayati sevdinVe sadece kendin için yagmalamaya çalistinBencilce adamim Bencilce AptalcaInsanlar yürürOnlan harekete geçirir bir seyBir noktadan baslar her sey ve dönerek genislerBelli bir güne kadarUyurkenHer seyi anlayacaksinSen sensinSadece rüya gördügündeTamamlanmamis resmi düsünAsirlarca yaratilanKurumus yapragi düsünAgaç altinda çürürkenTasi düsün ” halilagiç
“Avec le temps…avec le temps, va, tout s’en vaon oublie le visage et l’on oublie la voixle cœur, quand ça bat plus, c’est pas la peine d’allerchercher plus loin, faut laisser faire et c’est très bien” leo ferre
“Take this kiss upon the brow!And, in parting from you now,Thus much let me avow –You are not wrong, who deemThat my days have been a dream;Yet if hope has flown awayIn a night, or in a day,In a vision, or in none,Is it therefore the less gone?All that we see or seemIs but a dream within a dream. ” edgar allan poe
“Just like a bird that sings up the sunIn a dawn so very darkSuch is my faith for youSuch is my faithAnd all the world’s darkness can’t swallow upA single sparkSuch is my love for youSuch is my loveThere is a kingdomThere is a kingAnd he lives withoutAnd he lives within” nick cave
“…yürü bea…” kemalettin şentürk
“abi galatasaray dedirttiler bana ama en anarşist takım fenermiş, gerisi yalan tabii…”rachid tahabizim çocuklar“You wait in the rain-you walkThrough the snow.We give youOur blood.We want you to know.In our eyes you immortal-In our hearts you’ll live forever-In our eyes you immortal-In our hearts you’ll live forever.” manowar