…Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Kulaklarımda azar azar çoğalan bir ses , birileri tempo tutuyor, ıslıklar, tezahuratlar . Yavaşça açıyorum gözlerimi ,göz kapaklarımı taşıyamıyor sanki gözlerim .Bu ne kalabalık tanrım , mahşer yeri gibi her taraf . Yanımda uzanan bir el
-al abla diyor ,bakıyorum bir konser afişi ‘dinle sevgili ülkem’
-burda mıyız diyorum kafasını evet der gibi sallıyor. Çok şükür nerde olduğum ortaya çıktı. Şimdi kimlerle geldiğimi bulmalıyım.
Birden rahat mısın diyen bir ses evet bu sesi tanıyorum baktım gülümseyen yorgun bi surat, gülümsedim yanımda oturan birkaç kişiyle konuşmaya başladı onları da tanıyorum . Konuşulanları duymuyorum ama orda merdivenlerin orda bir siluet el sallıyor bana. Yüzünde ; belki de şimdiye kadar hiç görmediğim kadar içten bir gülümseme var , gel diyor eliyle. Kalkıyorum yanımdakilerin umurunda diil ..
O’na doğru yürüyorum ,elini uzatıyor tutuyorum soğuk elini .Ama diyorum siz
… şştt diyor ama sormak istediğim o kadar şey var ki O ‘na . Beraber yürüyoruz. Demin yoğun kontrollerden geçerek girdiğim güvenlik kapısından elimizi kolumuzu sallayarak çıkıyoruz,
Elim elinde, yerden bir karış yüksekte ilerliyoruz yürümek için çabalamıyorum sadece gidiyoruz o kadar. Nereye gittiğimizi bile sormuyorum o kadar huzurluyum ki O-nun yanında.
Uzaktan Beyoğlu’nun ışıltılarını seçmeye başlıyor gözüm ,her zaman ki gibi çok kalabalık Cadde-i Kebir . İnsanların içinden geçiyoruz, ara sıra O-na bakıyorum gülümsüyor. Bu yüzü hayatımdaki bütün yüzlerden daha çok sevdiğimi O’na nasıl anlatabilirim bilemiyorum o anda kısık sesle
-biliyorum diyor .
Düşüncelerimi okuyor, bu kötü bir şey mi, kafam durdu …
Birden aklıma aşık olduğum adam geliyor yaşadığım özel anın etkisiyle … onu düşünüyorum; aklım karmakarışık elim hala elinde. Bir kapı boşluğuna oturuyoruz.
Beyoğlu , gece , O ve ben .
Cebinden sigara paketini çıkarıyor iki tane yakıp birini bana veriyor . Mavi . O an için düşündüğüm tek şey bu . Mavi bir huzur .
Rahat mısın orda diyorum ,orası neresi diyor .
Hadi gel de cevap ver .
Düşüncelerim çok dağınık toparlayıp
-yani ruhunun olduğu yerde diyorum (bana bile anlamsız geliyor bu cümle ama sordum bir kere)Gülüyor
-rahatım ama özlüyorum diyor . kimi diye sormuyorum biliyorum çünkü. Boğazım düğümleniyor ,nicedir tuttuğum yaşlar boşalıyor. Sarılıyor, babasının göğsünde ağlayan küçük bir kız çocuğu gibi hissediyorum kendimi, en son
altı yaşımdayken tattığım bu duygu iyice sersemletiyor, hıçkırıklarımı yoldan geçenler duymuyor ne garip .Sanki biz yokuz , sanki hiç olmadık . Zaman durmuş biz susarak konuşuyorduk, anlattıklarından yüreğim acıyor ama bu anı
sonsuza kadar yaşamak istiyorum . Birden ayağa kalktı , bana bakarak
– Vakit tamam dedi , elini uzattı ,geldiğimiz yollardan dönmeye başladık ,eli sıcaktı bu sefer …
Birden kendimi O nu ilk gördüğüm yerde buldum , O ise merdivenin aşağısında bana gel dediği yerde duruyordu dev gibi ,sanki daha büyümüştü ,sanki daha hüzünlüydü gözleri . El salladı eyvallah dedi , gülümsedim . içimden seni seviyorum diye bağırdım , nasıl olsa O anlardı .
-abla almıyor musun
irkildim baktım , çocuğun elindeki afişi tuttum . O bana bakıyordu ve gözleri hala hüzünlüydü …
Sende kalsın dedim , gözlerimi kapattım…
yorumlar
şimdi bi an ahmet kaya’yla turladın zannettim, linki tıklayıp okudum, kafam daha çok karıştı, ne diyeceğimi bilemedim.
ot falan mı içtin sen ? ben ilk rakı içtiğimde böyle olmuştum.. uçması iyide konması zor oluyo 🙂
yavrum, böyle kesik ve yarım cümleler kuranlara aldanma. hele böyle yandan yandan el sallayanlara hiç. bugün sana yarın ona. şöyle kendine gel ve bunların fazla da özellikli olduğu konusunda gerçekliğin kıyılarında gezinmeyi ihmal etme. mesajlar hep yanıltır, hele cep telefonlarına gelenler…ama yine de sen bilirsin.
bayan kakaom tavsiyelerinizi kendinize saklama konusunda ısrarcı davranmak zorundayım zira hiç gerek yok ,ilacınız var ise başınıza sürünüz ; ot konusunu ise es geçiyorum ne ayıp tıh tıh tıh senin hakikaten ecelin gelmiş farecik
uçuom felan dedin ya.
ben ondan şeyettiydim.. 😐
her ilişkide gelinen bir dönüm noktası var sanırım…acı verici… o zaman en damardan şarkıları dinlemeye hazır oluyoruz ve en hüzün veren mekanlarda dolaşmayı tercih ediyoruz, ya da bunları konuşmayı tercih ettiğimiz dostumuzun omzunda öyleceee yatıyoruz…
demissin, ben o zaman “haaa” dedim.
Ben de ilk okumada eceligelenfare gibi düşünmüştüm. Bir ot olayı mı var acaba; sonra tekrar okudum ot yok ama ne var onu da bulamadım.
rashit de bende böylesi duygular uyandırıyor. o yüzden 22 mart’ta kemancı’da, orada olacağım. belki anlarım diye…belki…
rashit ha..
yine eve geç gidicem..
yine kafam kıyak olcak.
yine “bir çok insan aç evsiz, bir çok insan fakiiir” diye şarkı sözlerini tekrar ederken solistin levi’s 501 ine gözüm takılacak..
yine pogo kalabalığına atacaklar beni arkadaşlar ve çarptığım adama anlamsız bi şekilde özür dileyeceğim..
yine biramı deviren punk çının biriyle kavga edeceğim..
ve yine dinazor taş***ını söyliycez.
yaşasın !
beklendiğimi hissediyordum. acele etmeden yürüme tempomu yükselterek beklendiğim yöne doğru ilerdim. genelde hep kapıda arıza yapan elemanlar bu gece hoş geldiniz diyerek kapıları açtılar. içeri girdim ve barın kenarındaki yerimi aldım.
yazdiklarini okurken icim bi hos oldu:)düsüncelerimi okudugunu hissettigim kisi ile evlendim :)hani diyorsun ya “kötü bisey mi kafam karisti”ilk 4 yildan sonra evet kötü bisey:)