Bu, binyılların aşk kelimelerinin üzerine koyulmuş bir biblo yazı.Telaffuz edilmemiş kelimeler gerek bana adına aşk diyerek küçümsemeyeyim bu hissettiğimi diye… En sadelerinden, en süslülerinden, seslilerinden ve ıssızlarından geçtim aşk olanların; hiç böyle düşmedim ruhuma… Hiç böylesine istemedim dokunmak birinin ruhuna.
Deniz özgürlüğünde kal diye kendi dalgalarına bıraktım seni akıntıyı hesaplamadan; özgürlüğüne duyduğum saygıyı hesaplayarak. Ve tutsun istedim içimdekiyle sevgindeki hesap.“Belki de böyle güzel” deyip kendimi avutmak için ruhuma ‘seninleyken ben olmak için çıkardığım’ maskeleri taktım.
Yazılır mıydı hiç oysa tüm sevgiler, aşklar bütünlense birbirleriyle?Deniz düşlerken, kurak kahverengilerde kaldı hayallerim. “İyi ki var” dediğim bir avuç anımı cebime koyup oturdum kendi ıssızlığımın ortasına… ve yazmaya başladım sana ömürler uzunluğunda.
Yaşadığım günlere haksızlık etmemek için tuttum gözyaşlarımı. Yazdıklarımı çoğunlukla kendime sakladım. Bir gün okunur da anlaşılmazsa, sönmesin kor olamamış alevlerim diye.Sana, gururumu deliksiz eleklerden geçirip geldim; kendimi kendimden arındırarak. Tüm gücümü yüreğime yaslayıp, ayakta kaldım senin omuzlarından bir gram yük alabileyim diye…Yaşadığımla kaldım, kaldığımla vardım.Vardığımla kaldım, varlığınla vardım.
Not:
1- Gudubet bir kadın da sevebilir.
2- Herkesin aşkı kendine göre en büyük aşktır.