Ah Eloy`um, yine dalmışsınız sonsuz sandığınız, ama gayet sonlu olan melankolik tarafınızın içine. Belki de gizlice ağlıyorsunuzdur da, kim bilebilirki. Ağlayınız, sonra bekleyiniz biraz, gözlerinizden artık tuzu kalmamış su damlalarının yüzünüzü buruşturmasına izin vererek tekrar çıkmasını bekleyiniz. Sonra öyle bir gülünüz ki, gülmenin güzelliğini o an için alemde en yoğun yaşayan siz olunuz.
biz buna uzanılamayanciğeremundardeme psikolojisi diyoruz..tedavisi için ciğer alınmalı,üç gün süreyle her öğünde yarım ekmek arası bol soğanlı arnavut ciğeri yenilmelidir ki,hasta ciğerler konusunda düşünmeye sevkedilmelidir.kedi seni!seni ciğerden mahrum edenler utansın 🙂
Eski zamanlarda kızıl sakallı bir feylesof varmış. Bir kitap okurken şöyle bir tümce okumuş:
Kızıl sakallılar aptal olur.
Feylesofumuz önce gülümsemiş. Ama içi içini de yemiş. Akşam vakti geçmiş aynanın karşısına, bakmış sakallar kızıl. Demiş yok böyle olmayacak, ışıkta bakayım. Almış mumu eline, geçmiş aynanın karşısına. Mum ışığında sakallar daha da bir kızıl. Yok kızıldı değildi derken eli ayağı titremeye başlamış. Bu esnada da aşağıdan mum ateşiyle sakallar cozur cozur yanmaya başlamış. Bizimkisi can havliyle sakallarını elleriyle söndürdükten kelli kitabı yeniden eline almış ve tümcenin altına yazmış:
irc’de karşılaştığımızı yazcaktın? bunun hoş bir duygu olduğunu falan? ben söyliyim bari.
dün gece sıkıntıdan patlayıp bir bakınayım diyerek irc’ye girdiğimde ELOY diye birisi bana selam verdi daha önce buralarda gördüğüm birisiydi.
Ve acayip hoşumuza gitti hafif’ten birisiyle karşılaşmak ircde 🙂 bunu sitede paylaşmak lazım diye düşündük. böle tüm hafif üyeleri bir yerde geyik falan gayet hoş olurdu sanırım. hatta cidden bunun reel ayağı da olmalı yaf.
doğrudur ama güzellik bu dengeleri yaşadıkça değiştirip bunun tadını dilin ön kısımlarında hissedebilmektir. Aşk bir tahterevalli olduğu sürece yaşanasıdır. Eğer bir taraf devamlı ağır basıyorsa mızıkçılık yapılıp inilmelidir.
nisyan‘ın dediği de ayrıca tartışılmalı.
Benim şimdilik tek cümlelik görüşüm, irc’nin hafif’in zenginliğini örseleyeceği.
ben 3 sevdim(yani çok) o 2 sevdi(eh işte) ama cansu daha az sevmişti yani 1.
niye durup dururken seveyim seni, senin beni sevdiğinden daha fazla ya da daha az.
ama sabittir “umursamak” olayında bu durum bir dostumuzun moderasyondaki yazısında anlatmaya çalıştığı üzere. yani biri diğerini daima daha fazla umursamıştır.
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
Ah Eloy`um, yine dalmışsınız sonsuz sandığınız, ama gayet sonlu olan melankolik tarafınızın içine. Belki de gizlice ağlıyorsunuzdur da, kim bilebilirki. Ağlayınız, sonra bekleyiniz biraz, gözlerinizden artık tuzu kalmamış su damlalarının yüzünüzü buruşturmasına izin vererek tekrar çıkmasını bekleyiniz. Sonra öyle bir gülünüz ki, gülmenin güzelliğini o an için alemde en yoğun yaşayan siz olunuz.
biz buna uzanılamayanciğeremundardeme psikolojisi diyoruz..tedavisi için ciğer alınmalı,üç gün süreyle her öğünde yarım ekmek arası bol soğanlı arnavut ciğeri yenilmelidir ki,hasta ciğerler konusunda düşünmeye sevkedilmelidir.kedi seni!seni ciğerden mahrum edenler utansın 🙂
balık aldım bende 2ydi 5 oldu 1 günde. pazartesi bi tane daha gelecek. ufacık fanus. daha büyüğünü almalı bunun.
Eski zamanlarda kızıl sakallı bir feylesof varmış. Bir kitap okurken şöyle bir tümce okumuş:
Kızıl sakallılar aptal olur.
Feylesofumuz önce gülümsemiş. Ama içi içini de yemiş. Akşam vakti geçmiş aynanın karşısına, bakmış sakallar kızıl. Demiş yok böyle olmayacak, ışıkta bakayım. Almış mumu eline, geçmiş aynanın karşısına. Mum ışığında sakallar daha da bir kızıl. Yok kızıldı değildi derken eli ayağı titremeye başlamış. Bu esnada da aşağıdan mum ateşiyle sakallar cozur cozur yanmaya başlamış. Bizimkisi can havliyle sakallarını elleriyle söndürdükten kelli kitabı yeniden eline almış ve tümcenin altına yazmış:
Tecrübeyle sabittir.
irc’de karşılaştığımızı yazcaktın? bunun hoş bir duygu olduğunu falan? ben söyliyim bari.
dün gece sıkıntıdan patlayıp bir bakınayım diyerek irc’ye girdiğimde ELOY diye birisi bana selam verdi daha önce buralarda gördüğüm birisiydi.
Ve acayip hoşumuza gitti hafif’ten birisiyle karşılaşmak ircde 🙂 bunu sitede paylaşmak lazım diye düşündük. böle tüm hafif üyeleri bir yerde geyik falan gayet hoş olurdu sanırım. hatta cidden bunun reel ayağı da olmalı yaf.
günlükte subject’i blank bloglar…
konu ile ilgili ahkâm ise eloy,
doğrudur ama güzellik bu dengeleri yaşadıkça değiştirip bunun tadını dilin ön kısımlarında hissedebilmektir. Aşk bir tahterevalli olduğu sürece yaşanasıdır. Eğer bir taraf devamlı ağır basıyorsa mızıkçılık yapılıp inilmelidir.
nisyan‘ın dediği de ayrıca tartışılmalı.
Benim şimdilik tek cümlelik görüşüm, irc’nin hafif’in zenginliğini örseleyeceği.
nisyan. sürekli konustuğumuz kişilerle icq da sohbet var. hatta ara ara toplanıyoruz bile 🙂
pHx. söyleyecek bişey yoksa boş bırakmak gerek bence.
mızıkçılık bi kere daha düşünülmeli.
ben 3 sevdim(yani çok) o 2 sevdi(eh işte) ama cansu daha az sevmişti yani 1.
niye durup dururken seveyim seni, senin beni sevdiğinden daha fazla ya da daha az.
ama sabittir “umursamak” olayında bu durum bir dostumuzun moderasyondaki yazısında anlatmaya çalıştığı üzere. yani biri diğerini daima daha fazla umursamıştır.
tecrübesizce savunulmaktadır tarafımdan.