Çekmecelerimi karıştırırken bulduğum,aylar öncesinde yazmayı braktığım günlüğümden koparılmış bir sayfa..Alakasız olarak fonda Beatles’dan “I wanna hold your hand” çalıyor.Sanırım melankolik olmadığımı kabullendim 🙂
Sana aşığım we sanırım bundan fazla mutlu olamam şu an.Sesinle düşlerim karışıyor bazen geceleri,öyle dönüyorum yatağın içinde
anlamsızca.Ne beni sana bağlayan?Yanıtsız soruları sorduran we seni
hiç
nefes aldırmadan her gün biraz daha bana yakınlaştıran,biraz daha aşık
eden
biraz daha bağlayan şey ne??korku mu bu?Değil bence..Benim için her şey
sende
başlar ve sende biter.Ne sence beni çözümsüz bırakan?Aşkın mı,aşkım mı
yoksa
aşkımız mı?Yoksa bilmediğim,kendimde gizleyip,kendimin bile keşfedemediği başka şeyler mi var?
Bilmiyorum kalbimin içi,hiçbir şey bilmiyorum ben..
hayat bize “biz” i sundu.Sensiz olmaz ki artık..Seni istiyorum hiç
durmadan
istiyorum seni.Yalnızlık sadece sen olmayınca yalnızlık oluyor benim
için ve
sen hep yoksun aslında benimlesin ama boşluk var içerilerde bir yerlerde..Küçücüğüm,ufacığım,mutluluğum..Mutlu mutlu zamanlarımız olsun hep seninle,üzülmeyelim hiç olur mu?
Her şeyin içinde ol,bana ait her şeyin ama her şeyin içinde sen ol.O
kadar
her şeyimin içinde ol ki bana ait özel hiç bir şey kalmasın ve “sen” “ben”
ol
ve benim “sen” olmama izin ver,Öylesine “ben” ol ki,bensizlik hiç ama
hiç
üzmesin “sen” i.”ben”sizlikten önce kendini farket ve hiç üzülme
yokluğumda..
beraber büyüyelim,çok sevgimiz olsun,çok sevelim..kendi cam küremizin
içinde yaşayalım,kimse giremesin dünyamıza,dışarıdan bakıp,kürenin
içindeki
yaşamımızı görüp mutlu olsunlar,kar yağsın üzerimize bazen..
Ben seni düşünerek yaşıyorum,sadece seni düşünerek mutlu oluyorum.Sana
sakladığım küçük mutluluklarım var,sana sakladığım,senin için sakladığım
çok
şey var küçük prens,hepsini göreceksin bir gün…
bi tanem..
okur musun ki bu yazıyı?
Sonsuz sarılmak istiyorum sana.Yazamıyorum,daha fazla yapamıyorum çünkü
seni
düşünüyorum ve gözlerim doluyor engel olamıyorum buna.Ne olur hiç ama
hiç
ayrılmayalım.Lütfen..Sensiz yapamam ben,olmaz..
Bir masal gibisin benim için,hiç bitmesini istemediğim hatta ilk defa
gerçek
olmasını istediğim bir masal,masalım.İçimdeki tüm kapıların anahtarlarını
bir
bir verdim sana belki farketmedin ama sölüyorum işte şimdi..
Rüyalarımın çocuk kokusu,sana açılıyorum yavaş yavaş.İlk defa seviyorum belki de..Hep
sevdiğimi zanettiğim zamanlarım oldu sana da olduğu gibi.Belki de
geçmişten
bugüne aynı şeyleri yaşadık hep.Doğduğumuz zamanlardan beri “biz” dik
belki
de..
Güneşi değil senin bana vereceğin güneşi istiyorum ya da senin gökyüzünü
ya da
ne varsa…Senin bana vereceğin dünyayı istiyorum,bunu değil..
sen benim canımsın,başlangıcımsın ve sonumsun..
9 Mart 2002
Cumartesi-İstanbul
yorumlar
…eski günlüklerimden bir günlüğü buraya yazmayı.. Eski dediğim çok eski ama benim.. ’94 veya ’96 olması lazım.. Emin değilim tarihimden.. Zaman zaman okuyup gülüyorum…
peripeteia! PREVIEW nedir bilir misin? submit yapmadan once kullanman siddetle tavsiye olunur 🙂
yazdıkların gerçekten çok içten ve doğal tamamıyla gerçek bir askı yansıttıgı her cümlede belli oluyor.Zaman zaman ben de okuyup eskilere dönüyorum yazdıklarımla ve sonra bazen gülüyor bazen aglıyorum…
hala ayni duygular icinde diilsindir zira pek saglikli gibi gorunmuyo buradan baktiimda. bi’ insan nasi’ baska bi’ insanin baslangici ve sonu olur? abartmissin bence. gecer diom ve ii gunner diliom ben….
Umarım bu yazdıklarını okumuştur ilgili kişi, ama hala paylaşmak istediğine göre okumamış, senin de içinde ukte kalmış. Keşke okutsaydın.
geçti geçti..geçeli baya oldu hem de..ben sadece kendi ölçütlerime göre iyi bulduğum edebi değeri yüzünden yazayım dedim elime geçmişken 🙂
Ama hoş yazmışsın gerçekten, yazana da yazdırana da tebrik.
Sana bunlari yazdiran elemani cok merak ettim simdi..
Anahtarları vermişsin ama, bütün kapıları üstüne kilitleyip giderse ne yapacaksın.
İstanbul’da hala aşık olan insanlar var demek e bu da güzel zira bazı reklamlarda gezegenimizdeki aşkın varlığı soruşturuluyordu bir hilkat garibesi tarafından…