Aşkın ne olduğunu anlayana cennetin vaat edildiği dünyada, kimilerimiz onu yaşamaya kalkışır, kimilerimiz de uzaktan ahkam keser. Schopenhauer, aşkı yaşadı mı bilmiyorum, bilmek de istemiyorum açıkcası. Çünkü yazdıklarına bakılırsa, yaşadığı aşk acı bir sonla bitmiş olabilir. Yani şöyle bir cümleyle terk etmiş olabilir onu tüm aşıkları;”Senden alacağımı aldım Arthur, hamileyim ve doğacak yeni insan senin çıldırmış aklına ve benim güzel kalçalarıma sahip olacak, elveda!“Aşk kavramını paramparça edip şairleri biraz da olsa enayi yerine koyan bu deli adama göre aşk; yalnızca türlerin devamını sağlayan içgüdüsel bir yanılsama. Ve beğeni-estetik diye nitelediğimiz o ilahi yeti, yine derin bir içgüdüye dayanmakta; türlerin devamı için kusursuz birliktelik dengesi. Yani çok basit bir örnekle somutlaştırmak gerekirse; çok uzun boylu bir erkeğin çok uzun boylu bir kadından hoşlanması gibi. Zira böyle bir durumda ortaya çıkacak yeni türün boyu normallerin üstünde olacak ve tür bir darbe yiyecektir.Eşcinselliğe getirdiği yorumsa; insanların üreme güdülerini yitirmesi! Ne kutsal! Her şeye göre bir kılıf var şu felsefede!Ama felsefenin en iyi yanı da bu aslında; sonsuzluk. Lise zamanlarımda, felsefe hocamla girdiğim ilk sıkı tartışmayı hatırlıyorum da, birlikte okul bahçesindeki kedileri sprey boyayla yeşile boyadığımız arkadaşlarım beni tanıyamaz olmuştu. Sorun değildi, çünkü ben de aslında hiçbirini tam olarak tanıyamadım.Büyük bir sorumluluk hissediyorum omuzlarımda. Bu kitabı aşıklara mı yoksa aşka inanmayanlara mı tavsiye etmeliyim? Aşka inanmayanların hayatında neredeyse hiçbir değişikliğe yol açmayacak olan bu kitap, aşka inananların aklını hayli çelebilir. Ama işte mesele bu; her kitap insan karakterine derin oyuklarla kazımalı mıdır kendini? Bana sorarsanız, bahsedilen kitap aşkın metafiziği ise, evet. Çünkü, kabul etmek gerekir ki, Nietzsche dahil birçok kişinin aşk kavramını şekillendiren Schopenhauer’ in görüşleri, bir kez okunup bir köşeye atılacak türde değil. Yenilir yutulur bir aşk değil yani bizimkisi! İçimi kolay ama hazmı zor!Mutluluğun ve aşkın peşindeyseniz, bu kitabı okumayın. Kimsenin hayatını berbat etmek istemem. Ama mutluluğa ve aşka pek inanmıyorsanız, kaçırmayın bence. Zaten hayat yeteri kadar berbat, bu kitabı bir ayna niyetine kullanıp yaşamın elindeki kartları gizlice kesip oyuna devam etmekle etmemek arasında bir karar vermek en iyisi olur. Çünkü unutmayın; siz ne zaman okeye dönmek isteseniz attığınız o boktan taşla hayat çifte biter.