Aslında “AŞK” kişiler arasında yaşanan bir şey değildir…Aşk bir idoldür, gizemdir…Tadı merak edilen tropik bir meyve gibidir.Aşk zaten yaşanamadığı/ulaşılamadığı için aşk’tır. Cazibesi de buradan gelir…İnsanoğlu yüzyıllarca bunun için göz yaşı döktü, dağları deldi, şarkılar yazdı ve besteledi. Aşkın ulaşılamazlığı, insanoğluna bunları yaptırdı! Çoğu insanın aşk diye nitelendirdiği şey; cinsel çekimden başka bi’şey değildir. Yani hormonlarının sana yaptığı küçük bir oyun….Aşk aşk diye inleyen bir çok bedenin aslında tek arzu ettiği şey sekstir. Bunları birbirinden ayırt etmek gerekiyor sanırım. O yüzdendir ki ebediyete kadar aşkı arayıpta bulamayanlar olarak hep devam edecek olan bir mücadelemiz olacak…Haberiniz ola!Yani diyeceğim o ki; her şey sahip oluncaya kadar…Aşk, kişiler arasında reel olarak yaşanan bi’şey olsaydı eğer; zaten ona aşk denmezdi…Aşk, sahip olamamanın içsel hüznüdür!Ulaşılmazlığın yegane temsilcisidir!İnsanın kendi içinde sahip olamadığına duyduğu bir özlemdir…Kendi kendine yaşanan bir hesaplaşmadır!Evet… Mantelite olarak iki kişiyi ilgilendirir ama bireysel bir mücadeledir; o aşk dediğimiz şey… Biz bu aşkı yaşıyorsak da sadece sahip olana kadardır o!Her şey sahip olana kadar…Tarihsel olarak baktığımızda ise geçmişte “büyük aşklar” diye nitelendirilen hiçbir ikili ilişkinin sonu, o kişilerin beraberliklerinden söz etmez… hep kavuşamamanın isyanı vardır, hep kavuşmaya çalışmanın mücadelesi vardır!Ölürcesine istediğinizi sandığınız kişi, size uzakken sizi kendine çeker! Yakınınızdayken bir anlam ifade etmez… Yani herhangi bir beraberlikte aşk diye bir şeyin olması söz konusu bile değildir. Ve tüm bunlarla birlikte sadakat, kişinin kendisi ile ilgilidir. Kişi karşısındakini aldatmıyorsa eğer bu onun karakterinin, geçmişinin, gururunun, benliğinin, ahlakının zaferidir! Karşısındakine duyduğu aşkının değil… AŞK genel bir kavramdır ve sadakat konusunda ona gelene kadar daha başka kavramların mücadelesi söz konusudur!Hem karşındaki seni genel anlamda tatmin ediyorsa zaten sadık kalırsın… Eğer bir insan karşısındakini aldatıyorsa zaten bir şeyler tükenmeye başlamış demektir. Bir tatminsizlik söz konusudur. İnsanlar bunu karşılarındakine söyleyebilecek kadar cesaretli olmadıkları için bunlar yaşanıyor! Çünkü karşılarındakine kendilerini savunabilecekleri hiçbir şeyleri yok!Ve kimilerince aşkın en basit tarifi; seks;Seks, bedenin arzuları için yaptığı en büyük ibadettir…Varoluşun ilk koşuludur,Perakende alışverişlerin değil, toptan nakliyatların yapıldığı ticari bir olgudur. Doyasıya yaşanırsa; iki tarafta kar’lı çıkar…Kadının doğurganlığını tetikleyen bir başlangıçtır!İki ayrı bedene ait tutkuların birleşerek şehvete dönüşmesidir…Belki de insanın en büyük zaafı…SEKS yapmak için “aşkın” olması gerekmez!Aşk, seks gibi bir olguya şartlanmayacak kadar naif bir duygudur, karşılıksızdır ve bireyseldir! Ama seks iki kişiliktir… Eminim ki herkesin fiziken hoşlandığı biriyle seks yapma potansiyeli, onu hiç tanımıyor olsa bile %99’lardadır. Bununla birlikte AŞK, kaybetmenin diğer adıdır! Asla kazananın olmadığı kısır bir döngüdür… O kadar şartlı bir duygudur ki o… Sahip olamayacağını bile bile durmadan büyür ve içselleşir…O yüzdendir ki; herkes öyle kolay kolay aşık olamaz! Yada aşk olduğunu sandığı şey gerçekten aşk değildir…