Seni seviyorum dedi. Ben de dedim. Hiç yalan söylemem. Ben de, beni seviyordum. Sen böyle herkesin masasına oturur musun dedi. Hayır dedim sadece bana gülümseyenlerin masasına…

Evet ben sana gülümsedim çünkü çok şeker ve seksisin dedi. Seksi miyim?! dedim. Çok dedi. Artık mütevazı olamazdım, şımardım. Yakışıklı mıyım peki dedim. Çok dedi. Sevimli? Çok çekici? Çok çük? Ço.. Ne?.. Sana demedim dedim. Ne demedin dedi. Sana demedim dedim dedim. Anlamadım dedi. Neyi dedim. Boş ver dedi.

Eve gittik. Çok isterikti. Kahve içmek istemezsen yatalım dedi. Televizyonu açıp kanepeye uzandık. Hala çok isterikti, fakat NBA daha çekiciydi. Üstelik kulağımı yalaması hiç hoş değildi. Daha fazla dayanamadı. İbne misin dedi. Hayır, neden dedim. Deminden beri kulağını yalıyorum tık demedin dedi. Tık dedim. Bozuldu. Bu arada yayın da bozuldu. Hep böyle mi olur dedi. Uçak geçerken oluyor dedim. Ne dedi. Uçak yayını bozuyor dedim. Kulağımı ısırdı. Hep böyle mi olur dedim. Ne dedi. Yayın bozulunca kulak mı ısırırsın dedim. Sırtını döndü ve ağlamaya başladı. Bu arada birinci çeyrek bitmişti. Sıcaktı. Balkona çıkıyorum dedim. Ben de geleyim mi dedi. Hayır dedim sen burada ağla, ben biraz sonra gelirim. Seni seviyorum dedi. Ben de dedim.

Balkona çıktım sigaramı yakıp tek manzaram olan duraktaki taksileri izlemeye başladım. Kapı çaldı, açtım. Geri geldim dedi. Gitmiş miydin dedim. Evet, taksi bulamadım dedi. Yaa.., gelsene ikinci çeyrek başladı dedim. Maç bitince benle biraz ilgilenir misin dedi. Karnın açsa mutfakta yiyecek bir şeyler var dedim. Ağlayarak balkona çıktı. Hemen geri girdi. Gözüme bir şey kaçtı, hiçbir şey göremiyorum, bakar mısın dedi. Baktım. Taksiymiş dedim. Neymiş dedi. Daksilmiş dedim. Sağol dedi. Sen de dedim.

Beni öptü. Ben de onu öptüm. Bunu bir daha yapma dedim. Ama sen de beni öptün dedi. Benim tikim var beni öpeni öperim dedim. Sonra boynumdan öptü. Ben de onun boynunu öptüm. Bunu bir daha yapma dedim. Göbeğimi öptü. Maç çok heyecanlıydı. Eee dedi. Dalmışım. İrkilip göbeğini öptüm. Tekrar dudağımdan öptü. Sıkıldım başka bir şey oynayalım dedim. Çok adisin dedi. Evet dedim.

Masanın üzerindeki resimleri kurcalamaya başladı. Bu sevgilin mi dedi. Hayır dedim Dennis Rodman, süper, Chicago Bulls’da oynuyor. Fotoğraftan bahsediyorum dedi. Sadece dönüp baktım. Güzel basketti değil mi dedim. Kaçamak cevap haa, çok mu acıklı hikayeniz dedi. Susar mısın, yayın bozuk zaten dedim. Şimdi anlaşıldı derdin dedi. Evet yeni bir anten lazım galiba dedim. Karşımızda kırık bir kalp var haa dedi. Hayır Seatle Supersonics’le oynuyoruz dedim. Biraz ciddi olur musun dedi. Evet olurum, gider misin dedim. Kapıyı çarpıp gitti.

İkinci yarı başlamıştı. Kapı çaldı. Yine mi taksi yok diye açtım. Yan komşu, bir şeyin yok ya dedi. Ne aramıştınız dedim. Hayır senin bir şeyin var mı diye soruyorum, gürültü geldi de dedi. Cereyan var, kapı çarptı, hiçbir şeyim yok dedim. İyi geceler dedi.

Salona döndüm, masaya oturdum. Fotoğrafa baktım. Hiçbir şeyim yoktu, sevgilim bile. Rodman iyi oyuncu dedim kendi kendime. Telefon çaldı. Maç çok güzeldi. Telefon tekrar çaldı. Maç gerçekten iyi gidiyordu. Telefon sustu. Televizyonu kapadım. Elimde fotoğrafla kanepeye uzandım. Kapı çaldı. Uyandım sabah olmuş. Açtım. Bir iki saniye sesim çıkmadı. Elimden fotoğrafı attım. Kapıyı çarpıp içeri girdik. Kapı çaldı. Komşu bir şeyin yok ya dedi. Sevgilim var dedim. Kapıyı kapayıp döndüm. Seni seviyorum dedi. Seni seviyorum dedim.

Ferhat Şahin
mavi.net
1998

Not : üçlemenin son halkası burada