Tepesine gökten aysberg düşünce, hatırladım. Bu arabanın böyle bir özelliği var. bela-çeker. bütün hikayesini anlatayım. belki baybay demiş oluyorum kendisine böylece.
Sene 1992. Bilfiil büyücülük, tarot bakıcılık gibi işlerle iştigal eden, semi-cadı bir hanımla beraberim. Kendisini başka bir yazıda anlatırım. Arabayı edinmeden kısa bir süre önce bu hanımdan olaylı bir şekilde ayrılıyorum. İlişki boyunca, yok beni terkedersen seni şöyle yaparım, böyle kurbağaya çeviririm gibi şeyler dinlediğim için, tırsmıyor değilim.
Arabayı galeriden aldığım an, caddeye çıkarken bir tabelaya sürtüp çiziyorum. Biraz evvel arabayı satmış abiler acı içinde koşuyorlar,.. rötuş boyaları getiriyorlar, rötuşlayıp yola çıkıyoruz. Bu tabii benim acemi sürücülüğüm. Daha lanet aklımıza bile gelmiyor.
Neyse bir kaç olaysız arkadan dokunma, parkedildiği yerde çizilmeler dışında büyük birşey olmuyor. İki arkadaşımla tatile gitmeye karar veriyoruz. Uzun yola çıkacağız yani. Balıkesir civarında iki şeritli bir yolda, karşıdan gelmekte olan bir kamyonun arkasından demir bir çember düşüyor, yuvarlana yuvarlana ve şeritleri ayıran TRETUARI ATLAYARAK gelip bana doink diye çarpıyor. Arabanın önü ördek ağzı gibi yarılıyor. Neyse korkunç bişey yok,.. devam ediyoruz. Tatil bitiyor, geri dönüyoruz,.. yolda bir olay yok,.. olaylar tabii ki arabayı tamire götürüp düzelttirdikten bi kaç saat sonra oluyor. Parkettiğim yerde kapımı göçertiyorlar.
Birkaç gün sonra trafikte bekleşirken, adamın teki beklemekten vazgeçip u dönüşü yapmaya çalışırken farı kırıyor.
Bir kaç ay sonra, teybim yok boş kızak var iken boğaziçinin yokuşunda kesin teybi vardır bunun koltuğun altında diyen bir kırkız camı indiriyor.
Birkaç ay sonra moda çay bahçesinde park etmişim, (hemi de HitNet BBS zirvesi) yandaki araba çıkarken doinklettiriyor. Koşuyoruz,.. adam öderim ben diyor, ehliyetini alıyorum. Bi daha ses çıkmıyor. Meğer ruhsatı almak gerekiyormuş. O ehliyet hala bende. Günün birinde sahte kimlik gerekirse diye saklıyorum.
Bir kaç ay sonra kız arkadaşımla park yerinde kavga ederken arkadaki ağaç gelip bana çarpıyor, bütün arka tampon, bagaj kapağı ve arka cam gidiyor. (tamam, bu benim hatam)
Neyse bu hasarların hepsini sigortadan alıyoruz bu arada,..
Bir kaç ay sonra, yine parkettiğim yerde hatta ben arabanın içindeyken, beton karıştıran dev kamyonlardan biri sol üst çamurluğun üzerinden geçiyor,.. korkudan ölüyorum,.. ama artık tecürbelendiğim için, şöförü karakola götürüp tutanak tutturuyorum filan,.
Yine uzun yolda, otobüs sollamak üzere üzerime kırıyor, o da sağ çamurluğun üzerinden geçiyor. Bu sefer otoyol polisi tutanak tutuyor.
Arada geçen 4 – 5 sene, onlarca kere arabamı parkettiğim yerde vuruk buluyorum. Kâh kapılardan biri göçüyor, kâh tampon düşüyor. Artık o günlerdeki enerji seviyesine göre sigorta ya da sîne yöntemi seçiliyor.
Esas yuh yani bu kadar olur dediğim olay, Karadeniz, Of’ta gerçekleşiyor. Arabayı arkadaşım kullanıyor. Karadeniz turu yapmadan önce hakkında en çok uyarı aldığımız bölge Of. Gıcık olurlarsa kulağımızı keserlermiş. Buradaki bütün devlet erkânının kulakları kesik olurmuş, gibi iç ısıtıcı söylentiler var. Gidişli gelişli bir yoldan gidiyoruz,.. Plana göre Of’un merkezinde sahilden ayrılıp içerilere, dağlara (uzungöl’e) doğru gireceğiz. Tam içeri sapacağımız kavşakta bir otostopçu görüp alıyoruz. Muhabbet ede ede gidiyoruz demiyeyim, çocuk bindikten tam iki dakika sonra karşıdan gelen tepeleme çakıl taşı dolu bir kamyon, virajın savurmasıyla üzerimize bir sürü çakıl taşını boşaltıyor. Cam örümcek ağı gibi çatlaklarla doluyor. Arabanın üstü delik deşik oluyor. Tam, makineli tüfekle taranmış gibi. Yaani,.. o kamyonla orda karşılaşmamız, ve çakıllarını o anda savurması, bana artık inanılmaz geliyor. Kamyonun peşinden gitmeye çalışıyoruz,.. ama cam üstümüze gelecek diye korkuyoruz. Yavaş yavaş Of’a geri dönüp karakola gidiyoruz, polisleri alıp olay yerine gidiyoruz,.. onbeş metre kala polis, burası bizim değil jandarmanın alanı diyor. Okey diyoruz, jandarmayı alıp gidiyoruz,.. tutanak tutturuyoruz. Ama işler uzuyor. Jandarma karakolunda kalıyoruz,.. komutan bizi misafir ediyor. Antalyalı. Çok şikayetçi Of’lulardan çok,.. ama kulağı yerinde.
Çatlakların arasından baka baka Trabzon’a gidiyoruz cam değiştirmeye,.. Trabzon’da cam yok,.. ama araba taranmış ya, bir ihtimam bir ihtimam,.. abi bi emrin olur mu? gibi şeyler soruyorlar. camcı bişey olmaz buna yaa diyip pat pat vuruyor çatlak cama,.. bişey olmuyor hakkaten, bize de güven geliyor,.. tura devam ediyoruz. Sonra Ankara’da camı değiştiriyoruz.
Ayh, hikayecinin zaman kipini değiştirelim,.. Can Dündar belgeseli gibi olmaya başladı.
Bi kere yine tatilde, anahtarını kaybettim. Anahtarcı buldum,.. adam önce kapıyı kanırttı açtı,.. sonra düz kontakla çalıştırdı, dükkana gittik. Kendi arabamı çalmış oldum yani,.. sonra söktü kilidi içini açtı,.. ona uygun bir anahtar yaptı,.. herşey iyi güzel çalıştı,.. ben de arkadaşlarımın yanına döndüm,.. sonra akşam oldu, pansiyona döneceğiz, herkes arabaya doluştu,.. ı ıh,.. anahtar dönmüyor,.. allahın terkedilmiş plajında öyle kaldık,.. uğraştık kurcaladık,.. bunu da düzelttik,.. fakat bu sefer de anahtarı kontakta sürekli yarım çevrili tutmazsan, direksiyon kilitleniyor,.. iyi, öyle tuta tuta gittik,..
Akşam her gece gittiğimiz bara gittik. Arkadaşım öyle otururken birden bire elini minderin altına soktu ve benim anahtarı çıkardı,..
Ama anahtarcı kilidi bozmuş idi ve eski anahtar da direksiyonu kilitliyordu. Ertesi gün yanımda kuzenim oturuyo, benim elim yoruldu, anahtarı tutmayı ona devrettim,.. hafif kıvrımlı bi otoyolda yavaş yavaş gidiyoruz,.. arkadan solluyorlar filan,.. birden birşey tık etti, direksiyon kitlendi,.. fren yaptım, ve yol kıvrıldığı için durana kadar dümdüz gidince karşı şerite geçmiş oldum. Orda kaldım. Ama karşıdan manyak gibi arabalar geliyor. Canhıraş frenlerle arka arkaya patinaj yapa yapa durdular 4, 5 tane,.. bir kaç küfür ettiler,.. biz de dışarı fırlamış olan aklımızı toplayıp arabayı yeniden çalıştırdık, ve 4 km ile gideceğimiz yere gittik,.. bundan sonra, anahtarcıdan gördüğüm üzere kilidi tamamen söktüm,.. arabayı da tamir ettirene kadar 3, 4 ay düz kontakla çalıştırdım. Hep çaldım yani.
Başkaa,.. yüzbinlerce kere benzinsiz kaldım, çünkü uyarı ışığı yok.. yüzbinlerce kere bagajdan girdim, çünkü şöför kapısı açılmıyor. Bazen öbür kapı da yanına araba geldiğinden ya da garajlardaki abiler duvarın yanına parkettiğinden kullanılmaz oluyor. Yüzbinlerce kere aküsü boşaldı, çünkü ışıkları ya da radyoyu açık unuttum. Yüzbinlerce kere otomatik pencereler takılıp açık kaldı,.. güvenli yerler bulmak zorunda kaldım parketmek için,..
Tamam, bunlardan da anlaşıldığı üzere benim büyüye filan ihtiyacım yok. yeterli embesillik düzeyine şahsen sahibim. Ama allahaşkına deyin bana, yukarda anlattığım olayların bazılarının olma olasılığı nedir.
İki ay önce yine tamir dönüşü, parkettiğim yerde bir kadın tosladı arkadan. Artık hiç uğraşmadım bile tamirle,.. şimdi de bu. Hem de tam artık arabayı satayım da bir mobilet midir, vespa mıdır onlardan alayım diye düşünür iken.
Bu arada bütün bunlara ve araba kullanmayı hiç sevmememe rağmen, arabamı çok severim. Kendisi acısıyla tatlısıyla 10 yıllık dostumdur,.. hem de hep böyle, en fazla sinir bozucu, uğraştı
rıcı sorunlar çıkardı (tok, tok, tok). büyük kaza hiç olmadı.
aslında satmasam mı,.. iyiydik yani. neyse,..
yorumlar
bu kadar şey olupta sana hiçbişi olmaması şans dii mi şimdi..<br/>büyücü bayan seni tam tersine kötülüklerden koruyor da olabilir.<br/>zaten bu üstü çizili linkler gözü çok yorar olmuş. veya her refreshte sayfa deişior zaten. bide vespa ne?
hep düşünmüşümdür,.. başına çok lezzetli olaylar geldigi için mi uzunların lezzetli oluyor? yoksa olayları lezzetli anlattıgın için mi?<p>u dönüşü yaparken hapşırmak suretiyle annemin fordununun kontrolunu kaybettigimi, ve bir polonun arka kısmıyla bizim fordun ön kısmını yokettigimi söylemek, bu kadar anlatılandan sonra fazla da küçük düşürücü olmayacaktır kanımca!<p>
aman abi sen serbetli gibisin.ya da ayrildiktan sonra bi sekilde oyle olmussun.
<br /><br />ama bu anlattiklarin film yapilir, gise rekorlarini bile kirar. :))
<br /><br />bence o arabayi satma valla.sakla bi sekilde.
vallahi ne diyeyim bence bi hocaya mocaya git okuttur üflettir telli babaya gidip 3 kulhü bi elham oku falan.. abi bence kısa zamanda arabanı değiştir yeni arabana da ısınırsın prb değil ama şimdi ki arabanı satman zorlaşacak..
hafif-bey diye bi site yap hemen, orda açık arttırmayla sat. Bu efsanevi arabaya sahip olmak için can atmayan hafifçi var mı acaba? Christine gibi bişi bu alet ya.
kesinlikle satma…
<br />şu da var genelde satacağın kişi kaza geçirip geçirmediğini soracaktır.dinledikten sonra bayılabilir mazallah:)
<br /><br />bence kalsın,o kadar olaydan sonra hala ayakta kalması ilginç…
miş cidden araba, “annem annem ben ne günler gördüm, ne acılar cektim” şarkısıyla vuruklar kapanıp, yeni bir kazaya yelken açmak için yaratılmış sanki. Yannız söz konusu yarı cadı, yarı büyücü olan bayanda modern çağların Sauron’u olmaya adaymış. Artık nasıl bi iradesi varsa arabayı perişan etmiş. Gerçi bu kadar olayın içinde köpekli bir şey yaşamamış olman da ilginç, benim bir Ayvalık seferinde yol ortasında beni izlemek için duran bir köpek yüzünden, karşı şeride spin atmışlığım sonrada arabadan çıkıp 30 dakika kadar köpeği aramışlığım var. Yannız oda sinsi hayvanmış, bulamadım bulsam pembeleşene kadar kavurucaktım, takla attırıyodu bana salak.Neyse bence arabayı da satma <a href=http://www.hafif.org>Hafif’in</a> 5. doğum gününde törenle gömüp üstünü kireçleriz.
Aileden oldugumuzdan bu hikayelerin "bazilarini" biliyordum, ama kuzeninle gelirken, (ayrica o gece bize geldigini hatirliyorum!!!!) veee kontagin falan kapandigi…. karsi seride gecmeler, hem de Bodrum yolunda …. !!!!! bunlari hic bilmiyordum, tevekkeli degil bir kac gun hic sesin cikmamisti. Telefon edipte bla bla konusacak halinin olmamasi anlasilir, nasilsin diyecem … ve sen bir sey diyemiicen.
<br />Tam bana uygun bir laf edecegim burada, ve her iste bir hayir vardir, diyecegim. Icin, taa icin ne istiyorsa onu yapasin!
bunlar hafif’in hayal gücü mü yoksa gerçekler mi ayırt etmekte zorlanıyorum. baya bir macera anlattın yahu. bu bayan da korkulu rüyan mı, yoksa koruyucu meleğin mi, pek bir tartışılır vaka olmuş.
evet belki de benim dısımda iki eski kızarkadastan bahis geçip benim adımın ağza bile alınmamasından da yazıyo olabilirim ama gene de yazıcamm. bu kavgalıyken carpma olayı bi daha oldu.. o da soole. hafif bozuktuk bana sinir oluyodu. ve de geri geri giderken park yerinden cıkarken kuut diye direge bindirdik sahane arabayla.. ayrıca daha neler neler var ama arabadan cok hafif hikayesi olcağı için terbiyemi takınıyo ve yazmıyorum…
ya dicle ya,.. benim bile içim sızladı şu yazınla:(<p>
ya şu yukarda yazdıklarını okuduktan sora hala aramızda olduğuna şaşıyorum…(allah uzun ömürler versin bu arada) ben bayaa küçükken (7-8 yaş) bizim arabayıda park halindeyken tank ezmişti (büyük ihtimal asker sarhoştu)… o zamanlar babam naaptı hatırlamıom ama resmini hala saklıyor. şimdiki aklım olcak reha muhtara verir sürüm sürüm süründürürdüm valla askeriyeyi…!
ahahahhahah diye gülmüşüm ahkamı ilk okudugumda. Tank ezmesi süper bi olay direk film sahnesi, fotograf duruyosa scanleyip eklesene hafif’e. süper olur.
ilginç olması lazım.malum öle hergün sokakta tank göremiyoruz…tank mı arabanızı ezdi,yoksa arabanız mı tankın altına yattı?
korktum. harbi korktum. amanin.
bu olay bazılarınıza abartılı gibi gelmiş olabilir o yüzden sizler için araştırdım ve olayın mağduru babamdan duyduklarımı size de yazıyorum…(fotoyu bulğum an scan edip yollıycam bu arada..)
<br />bahçeşehirde gerçekleşen bu olay sonunda emekli bir subay olan babam tankı ve kullanan eri (ki geçiş sırasındaki 5 tanktan sonuncusuymuş) buluyor fakat gelin şansa bakınki tabur komutanı babamın sınıf arkadaşı çıkıyor… erin acemi olduğuna kanaat getiriliyor ve affediliyor. merak edenleriniz varsa olaydan sonra babamın kaç bardak soğuk su içtiğini bilmiyorum.. bende sordum ama pek açıklamak istemedi…
Bu okuduklarım efsaneler.com da liste başı olur valla! Bir de oraya yaz be abi. Ne olur ne olmaz? Olmadı bir de roman yaz!
inanılmaz ama gerçek: benim araba yeni sahibi tarafından da dört beş kez çarpıldıktan sonra geçen hafta çalınmış. zavallı hırsız, neye bulaştığının bilincinde değil.
arabada var bi iş, yoksa arabada fındık mı kırıldı? umumi görüşe göre kaza riskini artırıyor araba içinde öle şeyler yapmak (pardon).
yok hiç fındık kırmadım içinde. yeni haber de şu: çalınan araba geri dönmüş.. bu arabayı ömrüm boyunca takip edeceğim..
nasıl kaçırmışım. “Elm Sokağı Kabusu” gibi olmuş. Kesin bir büyü olayına girilmiş gibime geldi. Çok geçmişler olsun Hafif (olmuş zaten ama)
diye bi film vardı ya(michael douglas başroldeydi, hatta dün rai uno veya due de vardı), o olmasın sakın, bi araştırsaydın arkadaşlar doğum günü(gerçi 10 yılda 10 tane olur) şakalar serisi ayarlamış olmasın..
babam ve arabasi gibisin! :)))