Uyarı: Bu yazı filmin sürpriz gelişmelerini açığa çıkarmaktadır. Lütfen filmi seyretmeden yazıyı okumayınız.
Yaratcılıkla ilgili basit bir önerme vardır: Tersine düşünmek yaratıcılıktır. Ama bu önerme her yerde her zaman geçerli değil. Rian Johnson’ın “Brick” inde de olduğu gibi…

“Brick”

2005 yapımı “Brick” Rian Johnson yazıp yönettiği ilk uzun metrajlı film. “Brick” Güney Kaliforniya’ da bir lisede geçen aşk, cinayet ve uyuşturucu konuları üzerine kurulmuş. Yönetmen başlıca karakterlerini Amerikan gençlik filmlerinin klişeleşmiş tiplerinden farklı bir biçimde sunuyor: Sosyopatik seks düşkünü yerine tiyatro kulübünün kraliçesi, polis şefi yerine müdür yardımcısı, dedektif niyetine gözlüklü bir “inek”, kötü adam yerine adı çıkmış bir liseli uyuşturucu satıcısı, femme fatale olarak ise her Amerikan lise filminde mutlaka bulunan ponpon kız… Joseph Gordon-Levitt, kız arkadaşının öldürülmesinin ardından gerçeğe ulaşmaya çalışan ana karakter “inek dedektif” Brendan’ ı canlandırıyor.Yönetmen bu ilk uzun metrajlı film deneyiminde bir kara film ekseninde türler karmasına beyazperdeye aktarmaya çalışmış. Oldukça zor bir işe girişen Johnson bana göre tüm filmi eline yüzüne bulaştırmış. Bunun nedenleri arasında öne çıkan ilk özellikler filmin bir bütünlükten uzak olan yapısı ve karmaşık bir olay örgüsüne sahip olması.

Hayatkurtaran yakın planlar
Hayat kurtaran yakın planlar

Filmin iki saate yaklaşan süresine rağmen sorduğu sorulara doyurucu cevap vermediğini düşünüyorum. Ayrıca filmin inandırıcılıktan uzak olan oyuncu seçimini ve canlandırdıkları karakterleri de ekleyebiliriz. Tüm bunlara rağmen “Brick” açılış sekansında öyküsünün en dramatik sahnesini seyircinin zihninde soru işaretleri uyandıran sürükleyici bir başlangıçla açılıyor.Bu türe yakın olan çoğu seyircinin refleksi öykünün nereden geldiği üzerine zihninde kurgular hazırlarken diğer taraftan da filmi takip etmek olur. Yönetmen Rian Johnson da bunu düşünmüş olacak ki filmin ana karakteri Brendan ile “Emily Kostich Cinayeti” ni araştırmaya başlıyoruz. Tüm film Brendan ile hareket ediyoruz ve olaylar hakkında alabileceğimiz bilgi onun elde ettikleri ile sınırlı. Ama bazı sahnelerde “zeki çocuk”(1) bizi ardında bırakıyor ve bilinçaltından gelen bir güçle – öyküdeki yeri çok önemli olan küçük kâğıtlara yazılan – şifreleri çözüyor. Aslında Brendan ile en güçlü özdeşlemeyi yediği yumruklar sırasında yaşıyoruz. Bunun dışında yalnızca seyrediyorsunuz.

Brendan ve The Brain toplantıda
Brendan ve The Brain toplantıda

Yönetmen, Brendan’ a en yakın arkadaş ve yardımcı olarak Brendan gibi inek bir tip olan The Brain(2)(!) seçmiş. Filmi seyrederken en çok takıldığım nokta buydu. Oldukça klişe olan ama amacı da bu klişelere meydan okumak olan yönetmen The Brain tipinde resmen sınıfta kalıyor. The Brain kriminal bir uzman gibi çalışan ama eve döneceği otobüsü beklerken kütüphaneden çıkamayan bir tip. Filmin femme fatal’i Laura da ise yine yönetmenin tersine düşünme eğilimi görüyoruz. Laura’ yı kısacık saçları, hokka gibi burnu ve ufacık suratı ile Nora Zehetner canlandırıyor. Laura’ nın filmin sonunda “Emily Kostich Cinayeti” nden sorumlu olduğunu öğrendiğimizde ise Brendan’ a sunduğu neden tamamen hava da kalıyor. Filmin sonunda Brendan gibi bizde bir tatminsizlik yaşıyoruz.

3G devrinde dar açıyla gerçekleştirilmiş fetiş bir  telefon kulübesi çekimi
3G devrinde dar açıyla gerçekleştirilmiş fetiş bir telefon kulübesi çekimi

“Brick” teknik açıdan incelendiğinde ilk olarak Johnson’ ın kamerasını öykü anlatımına odaklandığını görüyoruz. Özellikle kullandığı yakın planlarla ipuçlarını zihnimizde tutmamıza yardımcı oluyor. Bazı kurgu numaraları ile zaman ve mekân hissini bozan anlar da filmde karşımıza çıkan ilgi çeken sahneler. Bunun yanı sıra “Brick” in ilgi çeken bir özelliği genel atmosferi bir kara film olmasına rağmen neredeyse tamamının güneşli bir havada, açık alanlarda dış mekânlarda geçiyor olması.Sonuç olarak “Brick” yoğunlaşan olay örgüsünün içinde boğulan karakter olamamış tipleriyle doğrudan aktarılan bir edebiyat uyarlamasının üçte biri gibi algılanıyor. Ayrıca filmden aklınızda kalan hiçbir film unsuru bulunmuyor. Bu da Sundance’ den eli boş dönemse de “Brick” in etkili bir film olmadığını gösteriyor. Son olarak “Coffee and Pie Oh My”(3) demek istiyorum.* İlk bakışta filmin lisede geçmesinden dolayı eğitim sistemine yapılan bir gönderme gibi dursa da aslında filmin sıradanlığı hedeflenmiştir.(1) Filmde Brendan karakterinin bu özelliği birkaç kez dialoglarla “smart boy” diye altı çizilerek vurgulanıyor.
(2) İng. Birincil anlamı beyin. http://translate.google.com/translate_t?hl=tr#en|tr|Brain(3) Filmde yer alan süper-zeki şifrelerden biri.