bildirgec.org

dram hakkında tüm yazılar

Falling skies 2. sezon sneak peek!

emsvizyon | 12 April 2012 03:41

efenim;
uzaylıların dünyayı istilası üzerine kurulmuş olan, başrolünü noah wyle’ın oynadığı dizimiz falling skies, 2. sezonuna merhaba dedirtmeden önce 3 dakikalık güzel bir video hazırlamış. ilk sezonundaki aile draması dozuyla çoğu zaman bayan falling skies, yine de izleniyordu. ancak bu yeni sezon öttürecek gibi 😉

( bilmeyen varsa ) TNT yapımı falling skies; national geographic’te felaket anları kurguları yapılıyor hani, işte o kurgulardan uzaylı istilasını konu alan bölüm gibi bir dizi, ondan az daha efektli ve aile dramı bol olanı. hatta isteyen olursa dizinin sonunu da söylerim :))

Xinhai Geming (1911 Revolutions) (2011)

Melrajas | 28 December 2011 09:43

20. yüzyılın başlarında Çin’de kriz hakimdir. Ülke savaşan muhalif gruplara bölünmüş, vatandaşları açlıktan kıvranmakta ve son yapılan politik reformlar meseleleri iyileştirmeden öte daha da kötüleştirmektedir. Yedi yaşındaki imparator ve onun acımasız annesi imparatoriçe Dowager Longyu (Joan Chen) tarafından yönetilen ve iktidar olan Qing Hanedanlığı, 250 yıllık sorgulanamayan gücünün ardından tamamıyla dokunulmazlık kazanmıştır. Sıradan vatandaşların açıkça isyan etmeye başlaması ile birlikte Qing Hanedanlığı, isyanları bastırmak için “Yeni Ordu” adı altında güçlü ve modern bir ordu yaratmıştır. Fakat o dönemde silah almak pahalı bir iştir. Umutsuzca para arayışı içinde olan Qing liderleri ellerine geçen her şeyi yabancı ülkelere satıyorlardı. Bu süreçte Çin’in geleceği de satılıyordu tabii ki.

Huang Xing (Jackie Chan) modern savaş sanatı eğitimi aldığı Japonya’dan yeni dönmüştür. Ülkesinin parçalanmaya yüz tuttuğunu öğrenen Huang Xing, kılıcını kuşanıp, gücü elinde bulunduran Qing Hanedanlığı ve Yeni Ordu’ya karşı gittikçe umutsuzca süregelen vahşi isyanlara önderlik etmekten başka şansı olmadığını hisseder.

Sonu Tahmin Edilemeyen Filmler

pozitron | 20 April 2011 17:24

İzlediğim filmler arasında, sonunu tahmin edemediğim filmleri paylaşmak istedim. İzlemek isteyenler olabileceği için, bunların arasında en beğendiğim filmleri kısaca anlatmak istiyorum.

ORPHAN (EVDEKİ DÜŞMAN)

ORPHAN (2009) ABD, Almanya, Fransa, Kanada
ORPHAN (2009) ABD, Almanya, Fransa, Kanada

Film, şimdiye kadar izlediğim filmler arasında, sonuna en çok şaşırdığım filmdi. Filmi izlerken sonunun bu şekilde biteceğini tahmin etmek çok zor. Konusuna gelince; Kate (Vera Farmiga) ve John (Peter Sarsgaard), doğmamış çocuklarının ölümü nedeniyle sorunlar yaşamaktadır. Bu sorunları aşmak için bir çocuk evlat edinmeye karar verirler. Gittikleri yetimhanede Esther (Isabella Fhurman) adındaki küçük bir kız onları çok etkiler ve onu yanlarına almaya karar verirler. Ama filmin afişinde de yazdığı gibi Esther’de bir sorun vardır. Zamanla Kate, Esther’in sevimli maskesi’nin altındaki gerçeği görür. Eşine ve çevresindekilere onun gerçek yüzünü göstermeye çalışır. Eğer izlemediyseniz gerçekten tavsiye edeceğim bir film.

USB EKRAN KARTI!

Beacool | 04 April 2011 10:33

USB EKRAN KARTI!

Sunix Vga2788
Sunix Vga2788

Sunduğu yüksek hızlar sayesinde Usb3 ile hayatımızda birçok şeyin değişeceği kesin. Şuan piyasada çok yaygın olmasa da zamanla usb2 nin tahtına kurulacağı da aşikâr. Gün geçmiyor ki yeni ve ağız sulandıran teknolojik oyuncaklar usb3 ile duyurulmasın. İşte bunlardan biri de şuan size tanıtacağım dünyanın İLK USB3 HARİCİ EKRAN KARTI!…

Sunix firmasının ürettiği VGA2788 ekran kartı süper hızlı USB3.0 arabirimi kullanarak edindiği I/O bant genişliği ile (kendi deyimleri ile) devrimsel bir şekilde pclerin yüksek hız ihtiyaçlarına çözüm üreterek tüketici elektroniği ve iletişim cihazlarına yepyeni bir soluk getirmeyi amaçlıyor. Usb2’den 10 kat daha hızlı Usb3.0 arabirimi ile Sunix‘in VGA2788 isimli kartı vga performansında işlemlerde cpu yükünü önemli ölçüde azaltıyor.

İnsanı şizofren yapan en iyi 3 film

ferfote | 01 April 2011 12:11

Bu tür filmler hep hoşuma gitmiştir..filmi izlersiniz izlersiniz de, herşey filmin sonunda çözülür ya.Hatta film bitene kadar bir sürü komplo teorileri üretilir..işte bu tam benlik diyorsanız size tanıtacağım bu üç film ilginizi çekebilir.(3. film şiddetle önerilir.)

1.High Tension | Web Sitesi| imdb | fragman

-high tension-
-high tension-

Yönetmenliğini alexandre aja’nın yaptığı, başrollerinde cécile de france, maiwenn le besco ve philippe nahon’nun oynadığı bu filmde gerilim bir an olsun durmuyor.arkadaşının çiftlikteki evine kalmaya giden bir kızın başından geçenleri anlatan bu yapımda asıl sürpriz sizi filmin sonun da bekliyor.2003 fransız yapımı bu filmi mutlaka izleyin.

Unstoppable (2010)

karacorlu | 07 March 2011 17:10

Durdurulamaz; yönetmenliğini Tony Scott‘un yaptığı 2010 yılının başarılı aksiyon filmlerinden biridir. Tony Scott’u Top Gun, Spy Game gibi unutulmaz aksiyon macera filmlerinden tanıyoruz. Başrollerinde ünlü aktör Denzel Washington ve Chris Pine oynamaktadır.

unstoppable
unstoppable

Bu sefer ki aksiyonumuz bir trende geçiyor. Kimyasal madde dolu bir kargo treni yapılan ufak bir hatanın katlanarak büyümesi sonucu makinisti olmaksızın raylarda ilerlemeye başlar. Kontrolden çıktıkça hızı artmakta ve aynı hat üzerinde karşı yönden de demiryolu şirketinin düzenlediği bir okul gezisinden çocukların bulunduğu bir başka trende gelmektedir.

Aşk Tesadüfleri Sever (2011)

super hero | 03 February 2011 11:26

Bir aşk filminin konusu ne kadar farklı olabilir? Oğlanla kız birbirini sever, sonra birtakım engeller çıkar; sonra da ya kavuşurlar mutlu son olur, ya da kavuşamazlar hüzünlü son olur.

Birinden biri zengin, diğeri fakir, birinin ailesi despot, biri hasta, birinin zaten süren bir ilişkisi, hatta belki evliliği var, ikisi dünyanın farklı yerlerinde, birisi görev icabı uzak bir yere gitmek zorunda, biri şöyle, diğeri böyle… Ne kadar çeşitlendirmeye çalışırsanız çalışın, konusu bir şekilde tanıdık gelmeyecek bir aşk filmi var mıdır?

Sadece konusuna bakacak olursak, Aşk Tesadüfleri Sever filminin de bize yeni bir şey anlatmadığı hissine kapılırız. Belli bir yaşa gelmiş ve film seyretmeyi herkese, bu “kızla oğlan birbirini sevmiş” hikayesi şu ya da bu şekilde tanıdık gelecektir. Ancak, sinema, asıl olarak aynı hikayeyi farklı şekilde anlatabilme sanatıysa eğer, yönetmen Ömer Faruk Sorak bize Aşk Tesadüfleri Sever filmiyle bu sanatın nasıl yapılması gerektiğinin en usta örneklerinden birini veriyor. Konu itibariyle dibine kadar uzatılmış ağdalı sahnelere fazlasıyla müsait olsa da, daha çok televizyon dizilerinde gördüğümüz bu yaklaşımdan tamamen uzak durup, temposu hayli yüksek bir film sunmuş bize.

Black (2005)

daredu | 28 December 2010 09:45

Black (2005)
Black (2005)

Yönetmenliğini Sanjay Leela Bhansali‘nin üstlendiği, başrollerini
Amitabh Bachchan ve Rani Mukherjee‘nin paylaştığı Black (2005) filmi, doğuştan görme ve işitme engelli genç bir kızın hayata tutunmasına yardımcı olmak isteyen öğretmeni ile birlikte girdiği zorlu yolculuğu konu alıyor. 2005 Hindistan yapımı olan film Amerika, Hindistan, Avustralya ve İngiltere’de vizyona girmiş ve büyük ilgi görmüştür.

Küçük Michelle’in doğduktan kısa bir süre sonra ne duyabildiği ne de görebildiği anlaşılmıştır. Ailesi küçük kızları için ne yapacağı konusunda tamamen çaresizken bu durum gün geçtikçe içinden çıkılmaz bir hale gelmiştir. Ne olduğundan haberi olmayan, karanlıklar içerisinde sadece nefes alan ve bir hayvan gibi yaşamaya çalışan ufak kız ve ailesi için umutsuz yaşam mücadelesi, son çare olarak danıştıkları öğretmen Debraj Sahai ile başarması zor bir yola girişmeleriyle devam eder. Ne görebilen ne de duyabilen birisine yaşamayı nasıl sevdirebilirsiniz ki ? Neler öğretebilirsiniz ? Duyguların ve hislerin kelimelerle karşılık bulamadığı bu dram filminden etkilenmemek elde değil.

Yaşam Sirkinin Hayal Avcıları

firatocal | 31 August 2010 12:44

İnsan ya hayalleriyle yaşıyor ve sessiz sessiz avutuyor doğuştan şansız , zavallı varlığını ; yada hayalleri için yaşıayıp savaşarak kırıyor kabuğunu… Kaybedenlere endekslenmiş zaman nehrinin azgın sularına savrulmuş bi çare sahipsiz kaderine isyan edip , avazı çıktığı kadar yükseltiyor sesini..

Hayalleriyle yaşayıp kırıntılarla avunanlar hiçbirzaman ulaşamaya caklarını bildikleri bir hayat biçimiyle düşlerini dekore etmiş keder mağlubu gönül zengini insanlar oluyor hep… Gözlerini kapattıklarında imrendikleri bu elit hayatın müsvetteleriyle kendilerini avutmaya razı oluyorlar her defasında…

Ruhlarının açlıklarını sadece düşleriyle doyuran kitleler için hayat sorunsalı değiştirilemeyecek çaresiz bir kaderi gösteriyor… … Onların çocuklarının büyük bir kısmı da ölü toprağı ile örtülmüş yaşam enerjisi kaynaklarını kemiriyorlar köşelerinden… Babalarından aldıkları kaybetmeye mahkum yaşam mirasını yeniden ayağa kaldırmanın telaşesiyle geçiriyorlar ellerinde kalmış yoksun ve bitkin düşmüş , savunmasız hayatlarını…

Onlar ne kendileri ne de içinde bulundukları toplum için en küçük bir fayda bile üretemiyor , koca bir ömrün sonunda doğum ve ölüm tarihleri arasına sıkışıp , yerin altındaki karanlık mabetlerinde başka bir bahara ertelenmiş mutluluk hayallerinin başını beklemeye başlıyorlar…