sanki şey var gibi, bi ara hafifteki günlüğüne gizlice duygu kusmuş da tezahürcü ve nümayişci üyeler gelip kendisini duygu manyağına döndürmüş, bu da fena bozulmuş. batıda egemen olan duygu dilini benimsemek zorunda mıyız, o da ayrı tabi.
Bu ‘kamuoyu öncüsü’ tutumları her zaman nefretimi kazanmıştır. Türk aydınının temel hastalığıdır. Establishment abla şöyle buyuruyor: ‘… aksi halde, anonim mesajlarımız, ne karşımızdaki bireyi, ne de toplumu zenginleştirip, geliştirecek güçte ve kalitede olamaz.’ Ulan insanın karşısındaki bireyi veya toplumu zenginleştirmek, geliştirmek saikiyle yazdığı şeyin kaliteli olmasına imkan var mı be? Bu tür amaçlar güdülerek yapılan işlerden hayır gelir mi?Sen kendince bişey yazarsın, yaparsın; sonuç olarak zenginleştirir veya fakirleştirir veya ortahallileştirir.En sona da çetin sülalesini pek sevdiği ve diline pelesenk ettiği ‘düello/pusu’ hadisesini yazmış. Uygar ve harbi batı’nın düello (yüzyüze) geleneğiyle, uyuz ve hilekar doğu’nun pusu (arkadan) geleneğini karşılaştırıyor aklınca. Aslında durum tesbiti olarak doğru. Ama bunu ahlaki bir kategori olarak, batı’nınkini olumlayarak yansıtması gayet hıyarca.Yeri gelmişken… Bu pakize hanım’ın oğuz atay’a ait bazı yazıları, adamcağızın ölümünden sonra kendi yazıları gibi gazladığını hatırlayalım. Keşke o zaman kendi ismini diil de, bir nick kullansaydın paki hanım.
yok siz yanlış anlamışsınız sevgili baby700. pakizanım “kendini mahlasla perdeleyerek sunan yazarların (oğuz bey misal) gereksiz etkiler ve belirlemeler yaratmamak için açık kimliklerini gizlemelerinin aynı zamanda ince bir saygıyı gösterdiğini” beyan ediyor. bunu anlamamış olmanız ağlatabilir beni mösyö. kendisini ‘mahlas’ olarak feda etmekte bir an bile tereddüt etmeyecek kadar cesur yürek ve batılı bir zevceden bahsediyoruz burada. oğuz bey’in günlüklerine “elime geçirmişken bir güzel mahlas kimliğime bürüneyim” gibi fedakar bir düşünceyle sahip çıktığından hiç şüphem yok. sizin bu yaptığınıza açık açık ve gayet önden pusu kurmak denir.
son zamanlarda yükselen değer kanat; üzerine günlerce düşünülmüş güzide restoran isimleri bulunarak bir anda açılan meşhur kanatçılar ve entellektüel ağızlarla beyaz örtülü masalarda soslu kanat yemenin dayanılmaz modası… ben yemedim mi, yedim. sevmedim mi, sevdim… amma illa ki haydar ustanın soslu kanadını özlüyorum.
bence objektif filtrelerden geçemeyen sübjektif değer yargılarımız soyle bir ortaya dokulsun once de elimizde ne var onu gorelim. toplumu zenginlestirecek seyler uzaydan beyinlere girmiyor analiz sentezi baskasi yapacagina malzemeyi biz gozden gecirip nasil elbise dikecegimize karar verelim.Bunu biz yapalim yani objektif devletim torpilleri yardimci olmasin.Yaklasiminin kendisi toplumun teba olmasindan yakinirken kendi basina da is yapmayacagini savunuyor.
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
sanki şey var gibi, bi ara hafifteki günlüğüne gizlice duygu kusmuş da tezahürcü ve nümayişci üyeler gelip kendisini duygu manyağına döndürmüş, bu da fena bozulmuş. batıda egemen olan duygu dilini benimsemek zorunda mıyız, o da ayrı tabi.
Bu ‘kamuoyu öncüsü’ tutumları her zaman nefretimi kazanmıştır. Türk aydınının temel hastalığıdır. Establishment abla şöyle buyuruyor: ‘… aksi halde, anonim mesajlarımız, ne karşımızdaki bireyi, ne de toplumu zenginleştirip, geliştirecek güçte ve kalitede olamaz.’ Ulan insanın karşısındaki bireyi veya toplumu zenginleştirmek, geliştirmek saikiyle yazdığı şeyin kaliteli olmasına imkan var mı be? Bu tür amaçlar güdülerek yapılan işlerden hayır gelir mi?Sen kendince bişey yazarsın, yaparsın; sonuç olarak zenginleştirir veya fakirleştirir veya ortahallileştirir.En sona da çetin sülalesini pek sevdiği ve diline pelesenk ettiği ‘düello/pusu’ hadisesini yazmış. Uygar ve harbi batı’nın düello (yüzyüze) geleneğiyle, uyuz ve hilekar doğu’nun pusu (arkadan) geleneğini karşılaştırıyor aklınca. Aslında durum tesbiti olarak doğru. Ama bunu ahlaki bir kategori olarak, batı’nınkini olumlayarak yansıtması gayet hıyarca.Yeri gelmişken… Bu pakize hanım’ın oğuz atay’a ait bazı yazıları, adamcağızın ölümünden sonra kendi yazıları gibi gazladığını hatırlayalım. Keşke o zaman kendi ismini diil de, bir nick kullansaydın paki hanım.
yok siz yanlış anlamışsınız sevgili baby700. pakizanım “kendini mahlasla perdeleyerek sunan yazarların (oğuz bey misal) gereksiz etkiler ve belirlemeler yaratmamak için açık kimliklerini gizlemelerinin aynı zamanda ince bir saygıyı gösterdiğini” beyan ediyor. bunu anlamamış olmanız ağlatabilir beni mösyö. kendisini ‘mahlas’ olarak feda etmekte bir an bile tereddüt etmeyecek kadar cesur yürek ve batılı bir zevceden bahsediyoruz burada. oğuz bey’in günlüklerine “elime geçirmişken bir güzel mahlas kimliğime bürüneyim” gibi fedakar bir düşünceyle sahip çıktığından hiç şüphem yok. sizin bu yaptığınıza açık açık ve gayet önden pusu kurmak denir.
son zamanlarda yükselen değer kanat; üzerine günlerce düşünülmüş güzide restoran isimleri bulunarak bir anda açılan meşhur kanatçılar ve entellektüel ağızlarla beyaz örtülü masalarda soslu kanat yemenin dayanılmaz modası… ben yemedim mi, yedim. sevmedim mi, sevdim… amma illa ki haydar ustanın soslu kanadını özlüyorum.
bence objektif filtrelerden geçemeyen sübjektif değer yargılarımız soyle bir ortaya dokulsun once de elimizde ne var onu gorelim. toplumu zenginlestirecek seyler uzaydan beyinlere girmiyor analiz sentezi baskasi yapacagina malzemeyi biz gozden gecirip nasil elbise dikecegimize karar verelim.Bunu biz yapalim yani objektif devletim torpilleri yardimci olmasin.Yaklasiminin kendisi toplumun teba olmasindan yakinirken kendi basina da is yapmayacagini savunuyor.