C.Eren ÇelikHepimize hayırlı uğurlu olsun, nur topu gibi bir “Agartha” mız oldu… Hemde “sızma” Agarta…Manşetlerde Agartha, köşelerde Agartha var. Agartha Agartha olalı böyle ilgi alaka görmemiştir herhalde…Kimileri hala diyor ki “Agartha tarikatı gibi şeyler Ergenekon iddianamesi içerisinde yer alıyorsa durum sulandırılıyor demektir”Vay be tespitteki muhteşemliğe bak.O ne derinlik, o ne birikimle donatılmış bir tespit… Peh,peh,peh…Neden böyle diyorum, çünkü bu tip sulandırma çabaları bana şaşırtıcı gelmiyor hatta çoktandır böyle uçuk şeyleri bekliyordum..Neden mi ? Çünkü ben bu Ergenekon Davası açıldığından beri aynı şeyi savunuyorum: Ergenekon Davası, Ak Parti’nin Kapatılması ile bire bir ilişkilidir…Nasıl mı? Anlatayım…Sayın Mahir Kaynak’ın “Türkiye’de Derin Devlet Yok, Derin Çeteler Var” tespitine saygısızlık etmek istemem ancak benim kanaatim hiç de o yönde değil…Bu ülkede “derinlerde” belli güç odakları var. Ancak son zamanlarda yaşanan sorun şu ki ;bu güç odakları kendi arasında bir çekişme içerisine girdiler…Ergenekon’cu olarak da nitelenen kanat ABD’nin önümüzdeki 20 yıl içerisinde ekonomisinin çökeceğini çünkü bu tüketim ve savaş ekonomisini daha fazla sürdüremeyeceğini öngörüyorlar.Bu kanat Avrupa Birliği’nin de önümüzdeki 20 yıl içerisinde dağılacağını öngörüyor ayrıca Avrupa Birliği’ne girilmesi halinde üniter devlet yapısından vazgeçilecek olmasından son derece rahatsız.Kendilerini ulusalcı olarak da tanımlayan bu kanat Rusya-Çin ve İran ile yakınlaşmayı hatta NATO’dan ayrılınması gerektiğini savunuyor…Bu grubun yargı içerisinde de önemli bağlantıları var.Nihai hedefleri ise Türkiye’nin Orta Asya’yı da nüfuzu altına almış bir biçimde konvansiyonel bir güç olması…2. Grup ise 1950’li yıllardan beri ABD ve NATO paralelinde sürdürülen ilişkilerin devamını Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası için olmazsa olmaz olarak görüyor.Bu kanat için AB üyeliği de fevkalade önemli. Yıllardır devlet politikalarının da ABD endeksli olması nedeni ile bu grup devlet içerisinde daha etkin ve arkasına ABD desteğini de almakta.. .Ancak devletin “derinliklerinde” son zamanda dengeler değişti.Tüm Dünya genelinde yaygınlaşan ABD karşıtlığı Türkiye’de farklı olarak, yanıbaşımızda Irak’ta ABD’nin uyguladığı yanlış politikalar nedeni ile daha şiddetli hissedilirken, AB’nin Türkiye’ye olan çifte standardı da AB’ye karşı kamuoyunun olumsuz bir tavır takınmasına neden oldu.Tüm bu geliişmelere Türkiye’nin enerji politikaları gereği Rusya ile yakınlaşması da eklenince Rusya yanlısı kanadın eline belki de yapılanmaya başlamalarından beri ilk kez “derinliklere” hakim olma şansı geçti…Ve işte oyun bundan sonra başladı…”Oyun” diyorum çünkü bundan sonra yaşananlar tam anlamı ile bir satranç oyununa dönüştü…”Derinlerdeki” ABD yanlısı kanat, diğer grubun hamle yapacağını anlayınca bu grubun en çok deşifre olmuş, en zayıflamış halkalarını hedef alarak Ergenekon Operasyonu’nu başlattı…Bir süre “bekle-gör” taktiğini uygulayan Rusya yanlıları ise başlatılan operasyonun küçük bir güç gösterisi olmadığını, karşı bir hamle yapmadıkları taktirde tamamiyle tasfiye edileceklerini anlayınca karşı hamlelerini yaparak yargı içerisindeki güçlerini kullandılar ve AK Parti’ye kapatma davasını açtırdılar.Ve bir noktada bu bilek güreşine dönen güç savaşı sonrasında Türkiye AK Parti’nin kapatılması davası ve Ergenekon soruşturması ile karşı karşıya kaldı…Bir süre sonra bu iki grup bir uzlaşmaya vardılar. Buna göre AK Parti kapatılmayacak, Ergenekon Davası ise net bir sonuca ulaşmayacak, daha ileriye gitmeyecekti. Ayrıca Rusya yanlıları AK Parti’deki bazı isimlerin kellesini de istemişlerdi.Buna uygun olarak Cüneyt Zapsu tüm görevlerinden istifa ettirildi, Egemen Bağış pasifize edildi. Bir anlamda Erdoğan yalnızlaştırıldı.Ancak anlaşılan o ki taraflardan birisi bu ateşkese uymadı ve yeni hamle arayışlarına girdi.Son gözaltı dalgalarının nedeni de işte bu…Ancak Dengir Mir Mehmet Fırat’ın “AK Parti kapatılmayacak” açıklamaları gösteriyor ki uzlaşma yeniden sağlanmış durumda…İşte o nedenledir ki Ergenekon İddianamesi’nin Agartha gibi tarikatlarla ilişkilendirilmesi, sulandırılması çok doğal.Bu sulandırma operasyonu kasıtlı olarak ilerleyen süreçte de yapılacak, dava ana mecrasından çıkarılarak magazinselleştirilecek ve sonuçsuz biçimde akamete uğratılacaktır.Aynı şekilde Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç da kapatma davası ile ilgili olarak “Kıyamet mıyamet kopmaz” diyerek AK Parti davasında bir kapatma kararının gelmeyeceğinin sinyallerini verdi.Tüm bu yaşananlar Türkiye’nin “derinliklerinde” yaşanan bir güç çarpışmasının bizim görmemiz istenilen kısımlarıdır.Bu çekişmede iki taraf da oldukça yıpranmış, oldukça zarar görmüşlerdir.O nedenle artık bu geçici ateşkesi “bir süreliğine” de olsa bozmayacaklarını tahmin ediyorum.Yukarıdaki hipotezimin doğru olup olmadığını zaman içerisinde göreceğiz…Ancak Türkiye’nin önümüzdeki döneminin nasıl şekilleneceği aslında 30 Ağustos’da yapılacak Yüksek Askeri Şüra’dan sonra belirlenecektir…Nasıl mı? O nu da bir sonraki yazımda sizlerle paylaşacağım…