bildirgec.org

türk telekom adsl satislarina yeniden baslamis. bu kendileri adina acilabilecek sorusturmalari da beraberinde getiriyormus. detayli bilgi icin haberin buldugusayfaya gidebilirsiniz.

Efendim okullara ADSL ile başlayan ve bir süredir internet kullanıcılarının gündemine yalan yanlış bilgilerle dolan bu konu hakkında kullanıcı bazında bazı bilgiler vermek ve kişisel düşüncelerimi naçizane açıklamak istiyorum. Çünkü birçok forum, tartışma ve webloglarda gerçekten yüzyılın potları kırılıyor. İsterseniz önce ADSL nedir ile başlayalım.Burada asıl kavramamız gereken olay DSL kavramıdır.DSL:Digital Subscriber Line-Sayısal Abone Hattı.
Şimdi DSL’in başına H, S gibi burada bizi ilgilendirmeyen harfler koyabileceğimiz gibi A:Asyncron koyaraktan ADSL elde ediliyor. Eşzamansız olunca ne oluyor? Herkes biliyorki klasik bir modemin download ve upload hızları toplam band genişliğini ikiye böler. Örneğin 56K modemin (generic class) download hızı 28K upload hızı 28K dır. Birtakım akıllı mühendis arkadaşlar oturmuşlar düşünmüşler, demişlerki: Biz internetten hep bilgi alırız, çok fazlaca bilgi göndermeyiz, onun için band genişliğini ikiye böleceğimize dowload’a fazla yer açalım, upload’a az yer açalım. İşte bu sebepten dolayı eşzamansız bir modem üretmişler. Band genişliğinin 3/4’ünü download’a 1/4’ünü upload’a ayırmışlar. Dolayısıyla örneğin 160K lık hızın 128K’sı download 32K’sı upload için ayrılmış. Bu ayırma işini yaparken yine akıllının biri demişki madem bunu yaptık, ses kanalını da ayıralım, vatandaşın telefonunun çevir sesini kendine bırakalım demiş ve bunu da yapmışlar. İşte tüm telekom şirketlerini kurtaran buluş! Neden mi?
Şimdi efendim biliyoruz ki dial-up modemle internete bağlanırken internet ile aramıza bir başka ağ giriyor:PSTN. Oysaki ADSL PSTN’i tümüyle devre dışı bırakıyor. Evimize kadar ulaştırılan bakır devrenin ucu bir düğüm noktası oluşturularak ve bu düğüm noktasında ses bandı ayrıştırılarak PSTN’e, data sinyalleri kısmı da DSLAM’a bağlanıyor. DSLAM mı? DSL kısmını artık bilmeyen yoktur herhale. AM kısmı ise Access Multiplexer-Erişim Çoklayıcı oluyor. Yani mevcut hattımız hem telefon santraline hem de DSLAM’a irtibatlanıyor. Bu DSLAM’ın arkasını da internete bağladınız mı olup bitiyor. Şimdi dikkatinizi çekerim:PSTN’in çökmesi asla internet bağlantınızı etkilemiyor. Hatta ona ihtiyacınız bile yok! (Yalnızca bakır kabloya ihtiyaç var) Dolayısıyla telefon numaranızın ADSL irtibatıyla teknik anlamda bir ilgisi yok. Hatta isterseniz telefon numarası olmadan da yalnızca ADSL çalışabilir. Ama gelgelelim size ADSL satarken ille de telefon numarası soruyorlar. Çünkü PSTN müşterisini kaybetmek istemiyorlar. VoIP var bilmem ne var değil mi?Bu durumda bir bakalım elimizde ne var?1.Yüksek hızda internet2.PSTNYani 2 adet ağa bağlanmış oluyoruz. Biri çökerse diğerini kullanabiliyoruz (tabi kablonuz kopmazsa). İsterseniz kalite isterseniz ucuzluk, ne ararsan var. Böylece hem telekom şirketi mutlu oluyor hem müşteri. Gelecekte muhtemelen PSTN devre dışı kalacak ve hatlarımız yalnızca DSLAM (veya başka bir şey) cihazlarına bağlı olacak. Bunların arkasında da muhtemelen akıllı ağlar olacak.İzninizle şimdi Türk Telekom’a bazı eleştirilerim ve sonra da özel sektördeki duruma göz atacağım.İlk eleştirim tarifeye. Daha önce örneğin 2MB bağlantının tesis ücreti 17 milyon aylık kirası da yanlış hatırlamıyorsam 2 milyar küsürdü. Oysa ki şimdi aylık kira 465 milyona çekilirken tesis ücreti de bu fiyata getirildi. Acaba tesis yaparken ne değiştide bu ücret alınıyor? Şimdiye kadar neredeydiniz de tam ses tekelinin kalkmasına yakın ADSL dağıtımına başladınız?Peki özel sektörün durumu ne? Onların hedef kitlesi plazalar ve siteler olacak. Çünkü evlerimize bakır kablo çekmeleri mümkün gözükmüyor. Bu durumda kendi içinde tesisatı olan yerlerde şanslarını deneyecekler. Biz de kim ucuza satarsa ondan alacağız.Yaşasın ADSL!