Hayatımız ahkam oldu. Ahkamsız hiçbir işimiz rast gitmiyor. Sabah kalkandan gece yatana dek herkese, her şeye ahkam kesiyoruz. Sessiz kalsak sanki ömrümüzden ömür gidecek…
Adama araba çarpmış, kafa göz kan revan içinde ambulansa bindirilirken burnuna dayanan mikrofondan “ olay hakkında ne diyeceksiniz” diyen sese adamın iniltileri karışıyor.
Yazıktır günahtır ya, adam can çekişiyor elinin körünü diyecek !
Hayatımızın geneline yayılan bu durumdan hafifte payını düşene alıyor haliyle.
“Atın iyisi alaydan, kabın iyisi kalaydan” demişler. Peki bloğun iyisini aşağıdakilerden hangisine göre değerlendireceğiz o halde ???
a) başlıktan
b) yazardan
c) konunun güncelliğinden
d) orjinalliğinden
e) bilgilendirici olmasından
f) uzunluğundan
hiçbiri değil elbette, ahkamlardan. Bloglarda türlü türlü ahkam gırla gidiyor.Dilinizin ucuna kadar gelene engel olamadığınız için haliyle dökülüyorsunuz. Ahkamın tadını biraz fazla kaçırınca da bu kez dışlanıyorsunuz, iki ucu boklu ahkam anlayacağınız.
Ahkamlara baktığınız zaman 41 çeşit zekeriya sofrası gibi, her cinsten herkese yetecek kadar mevcut. Tabi ahkamlardan çıkan renkli profilleri de es geçmemek lazım..
Yazıların yavanlığından şikayet edenimiz, kalitenin düştüğünden sızlananımız, karşısındakine embesil muamelesi yapanımız, ısıtıp ısıtıp kültüründen dem vuranımız, cehaletini cesurca sergilemekten kaçınmayanımız, patavatsızımız, sivri dillimiz,ukalamız, kibarımız,yırtık dondan çıkanımız, alınganımız, sevimlimiz, vatan millet Sakaryacımız, dini bütünümüz, mim budalamız, aşk yazısı harici kalem oynatmayanımız, marjinalimiz, akan sümüğüne bile blog yapanımız, nicki sadece görüntüden ibaret olanımız, her kavgada bel altı vuranımız, hakaret vs için 2.3 nick kullananımız, bir bardak suda fırtına koparanımız, dinime küfreden Müslüman olsamız, İki lafı bir araya getiremeyenimiz, bana dokunmayan yılan bin yaşasıncımız, bokunla kavga edenimiz, gizli düşmanımız, aleni düşmanımız, sırra kadem basanımız vs.vs.vs..
Geçen bir blogta okuduğum yoruma “ haklı vallahi, böylesini alnından öpmeli, bravo ” diye düşünürken biraz aşağılarda gördüğüm sivri dilli, yorumuna “e pes yani, amma ileri gitmiş” dedim.
Aynı sayfadaki iki ahkama tekrar baktım ki, ikisi de benim ahkammış iyi mi :)))
Bazen çarşaf gibi, ucu bucağı olmayan ahkamları okurken kafam hepten karışıyor. Okuma başarısını gösterdiğim bir ahkamın sonuna geldiğimde, okuduğum ilk 100 satırı unutmuş oluyorum.Tekrar başa çıkıp okumaya başladığım zaman da devamında ne yazdığını hatırlamam mümkün olmuyor. Bazen “ahkamcılık” adında bir meslek var da benim mi haberim yok diye ciddi ciddi düşünüyorum. Şu ahkamları abartmayıp, maksadına uygun, anlaşılabilir, kısa ve öz tutsak sanki kıyamet kopacak.
Hele bir de ahkam içinde ahkamlar var ki, evlere şenlik. Matruşka mübarek çık çık bitmiyor..
Bizde bu her önümüze konana balıklama dalıp, ahkam kesme merağı olduğu müddetçe ömür biter ahkam bitmez.
Bol ahkamlı yazılara….