8 Mart kadınlar günü 1990 lı yıllardan beri ülkemizde de kadınlar yılı olarak olarak kutlanmakta.Gerçi ben bu yürüyüşlere hiç katılmadım.Benim katılıp katılmamam o kadar da önemli değil.Benim katılmamla birşeylerin değişeceğini bilsem hiç kaçırmam ama 8 Mart kadınlar gününde kadınların kullanılması korkunç.Anlayan anlamıştır,rahmetli Duygu Asena bile kadının adı yok demişti,Ya Nazım Hikmet soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen kadınlarımız demiş.Bir günlük kutlamalardan fazla hoşlanmıyorum.Ben her gün kadınım ve hergün kadınlar günümü,anneyim her gün anneler günümü kutluyorum.Ben bir güne sığamam,yaşadığım var olduğum her gün benim günüm
yorumlar
8 Mart; Dünya Kadınlar Günü’ymüş… Her 8 Mart gününde, gündemde kadınlar var; biz kadınlar…Nazım’ın dizelerinde; sofradaki yeri öküzümüzden sonra gelen, Duygu Asena’ya göre; adı olmayan kadınlarımız…Biz kadınlar; erkeğin kaburga kemiğinden yaratıldığı ileri sürülen, Adam’ı cennetden kovdurtan Havva’nın kızları…Biz kadınlar; zorda kaldığında kendini savunurken ya da erkeğine saldırırken, dişiliğini de kişiliğini de silah diye kullanan biz kadınlar, cins-i latifler…Gözyaşlarıyla erkeği kaçırtan da kandıran da…Dilberliğiyle; erkeği ağlatan da, aldatan da…Biz kadınlar; sınırsızca kıskanç, kaprisli, ama sınırsızca sevecen , özverili…Öldüren de, güldüren de…Rezil de eden, vezir de…Biz kadınlar; eksik etek, kaşık düşmanı…Biz kadınlar; erkeğin baştacı, gönül yoldaşı…Biz kadınlar; ne olabildiğince özgür, ne de ezik…İşte öyle biryerlerde…Ve işte 8 Mart bizim günümüzmüş; DÜNYA KADINLAR GÜNÜ diye…Oysa hangi gün bizim değil ki?…Hergün bizim günümüz…Çünkü biz kadınlar; bir kez olmaz dedik mi, Dünya durur, akan sular kurur. Kolay mı öyle; erkekçe öfkelenip de isteklerimize boyun eğmemek?…Kolay mı öyle Dünya’yı biz kadınlara sormadan değiştirmek?…Bütün bunların tersini söyleyecek biri varsa, beri gelsin…Desin ki; “Ben; dört duvarın arasında kadının tutsağı değilim”. Desin ki; “Ben kadını kendime tutsak ederim”. Var mı böyle bir yiğit?…Biz kadınlar; böylesi bir Dünya’da, yine de bir tek günümüz olduğundan yakınır, tüm silahlarımızı takınır, haykırırız; “Siz erkeklere karşın, biz varız” diye…Bazan da sömürülen Anadolu kadını öykünmelerimiz, dayak yiyen kadın yakınmalarımız…Onlar da kadının değil, yaşamın işvesi, cilvesi…Yasalarımızdaysa kadın; olabildiğince haklı olabildiğince ayrıcalıklı ( yeterki peşine düşsün haklarının kadın )…Üstelik de günümüz yaşam koşullarında olabildiğince özgür, olabildiğince bağımsız… Ama bunlar 8 Mart DÜNYA KADINLAR GÜNÜ’nün getirdikleri mi?..Yok canım; ATATÜRK İLKE VE DEVRİMLERİ’nin Türk kadınına verdikleri…İşte böyle bir günde; ben öncelikle Ulu Önderimiz Kemal ATATÜRK’ümüzü saygıylan anar, O’nun İlke ve Devrimleri’nin aydınlanmasında yaşayacağıma ant içerim, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne mi?…Yalnızca gülüp geçerim…Sayın “akoni”; yazdıklarınıza ve yazdıklarıma, bakın nasıl saldırılar gelecek 8 Mart “Dünya Kadınlar Günü” değil, “Dünya Emekçi Kadınlar” günüdür eleştirileriyle…