… geçer gider
Ocaktaki yemeği, kahvedeki okeyi, komşudaki dedikoduyu bıraktık 3G ile yatar-kalkar olduk. Sabah oldu 3G akşam oldu 3G… Her ne kadar iyi özellikler getirse de telekominasyon camiamımıza bir noktadan sonra da sadece gına getirmeye başladı.Nedir ki canlar bu 3G derseniz ki diyen pek çıkmayacaktır çünkü her detayını öğrendik. Örneklerle açıklamak için can atıyorum.* Maillerine bakacağın mı tuttu, gir cebinden internete, bak maillerine.. Cevaplayacaksan cevapla, cevaplamayacaksan çık git, yazıyor çünkü… İşte bu imkanı sana 3G nimeti sağlıyor.* Evde televizyon karşısında göbek büyütmeyi seven şahane bir kocan var. Adama tişört alacağın tuttu. Ee ne duruyorsun, ara kocanı, göster kameralı cep telefonunla tişörtünü, beğendi mi beğenmedi mi gör, ona göre satın al. Sonra eve gidince “ne biçim tişört bu ?!”, “ben bunu giymem !” tartışması olmasın.* Tuğberk bugün seni terk mi etti ? Kankinle(!) dertleşmek, karşılıklı hüngür hüngür ağlamak mı istiyorsun ? Ee hiç kasma kendini. Ara kankini kameralı 3G’li telefonundan, sabaha kadar hüngür hüngür hüngürleyin.
İşte 3G dediğin budur canlar. Uzağı yakın ederken bir yandan da yakını uzak etmektedir, haberi yok ! Tüm yaşamını, hayatını, duygularını 10100111001…. diye kodlara dökmektedir bu 3G. Senin bir kafede, dostlarınla muhabbetin tındır artık 3G için. İçtiğin kahvenin kokusu yalandır. Büyük bir heyecanla mağaza mağaza dolaşman, beğendiğin bir kıyafeti giyip boy aynasında denemen umrunda bile değildir 3G’nin. Herkesler 3G ile artık yataklarından kalkmadan maillerine bakarken sen maillerine bakmak için internet kafeye mi gidiyorsun ? Sen iyice çıldırmışsın be arkadaş !Evlerde “ne biçim tişört bu ?!” tartışmaları yerine kriz konuşuluyorsa, ülkenin toprakları piksel piksel satılıyorsa, savaşsız, kavgasız, cinayetsiz bir ana haber bülteni bile izleyemiyorsak eğer; dört bir yanım 3G olmuş, banane !
3G dediğin, sen herşey dahil bir otelde balayındayken evinin soyulması gibidir. Mutlu mesut yaşarken açılan şemsiyeyi hissetmemektir.