bildirgec.org

C@nteen yeniden yayı

enigma | 11 June 2001 11:40

C@nteen yeniden yayında…
Türkiye’nin en iyi gençlik dergisi olan c@nteen uzun bir aradan sonra yeni tasarımı ve yeni dizaynı ile tekrar karşınızda… Volkan’ın ellerine sağlık…
www.canteen.com.tr

hay ben şu kapitalizmin…

beatnick-hafif | 11 June 2001 02:57

günlerdir çok şey var yazacak. hatta yazmayı bir nevi uğraş haline getirmiş kişiliklerin genel ruh halidir bu; beyin dürter adamı, küfreder, fırtınaların neticesini bekler… “şu üç noktalar olmasa halim nicedir” diye de hayıflanır durur zavallı et parçası. bize de naivlik düşer, “hadi yazalım” düşer, alıp eline kalemi(klavyeyi) kusmak düşer. bir çeşit sömürüdür aslında bu, zihin sömürür bedeni, elinde olmaz… Global sahip buyuruyor: “Çalış, adam ol, aile kur, para kazan, para kazandır, bırak canavar güçlensin..” Tek dert bu. Bir dergi var, Popüler Tarih diye, orada okudum bugün, Hitler Almanyası’nın bilim adamları(!) arî ırkı yaratmak için bilimum deneyler yapmışlar ikizler üzerinde. Yaptıkları deneyler de ikizlerin “nasıl ikiz oldukları”nı araştırarak Alman ırkının hızla çoğalmasını sağlamak… Bir düşündüm de, pek de farkımız olmasa gerek, elbette o zamanın bilim adamları gibi yüzlerce kişiyi öldürmüyorlar da, ne bileyim, reklamlarıyla, TVleri ve radyolarıyla, kafamıza kafamıza kaktıkları tüketim bilinciyle nasıl arî ırkı daha hızlı çoğaltırız‘ı değil de, nasıl paramızı çoğaltırız hesabı… Tekrarlıyorum, pek bir farkımız olmasa gerek, çünkü bu uğurda bir çok insan öldürülüveriyor sömürünün had safhada yaşandığı memleketlerde… Çalışmak zorundayız -tabii eğer aileden zengin değilsek ya da lotodan voliyi vurmamışsak- ve hayatta kalmak zorundayız. Kurulu düzenimizi değiştirmekten yana değiliz pek, örneğin birisi gelip de, “hadi ulan Ege’de bir sahil kasabasına yerleşip keçi yetiştirelim!” derse burnumuz kıvrım kıvrım olur, o kişiden itina ile uzaklaşmaya çalışırız. Neden? Bu boktan yaşam tarzını çok mu seviyoruz? I-ıh… Peki ya değiştirmeye gelince, Yokuz!… Sebep? – Yahu, boşversene güzelim, otur oturduğun yerde… Yaşamana bak! Tabii, olduğun yere makatını serip de oturmanın alternatifi keçi beslemek olmasa dahi, daracık yaşam alanlarımızda yarattığımız saltanatın yıkılmamasına çalışmaktır söz konusu paranoyanın asıl nedeni… Bilâhare bunu rakı sofralarında açıklarız bazen: “Öpüjem abi, canımsın benim…” Yaaa, canınım da, NEREYE KADAR?.. Bu yabancılaşma ortamının serzenişlerini içine atıp da, helaya gidene ve anüsünden fışkırtana kadar içinde tutmaya devam eden nev-i şahsına pek de mûnhasır olmayan zat-ı muhteremden üç kuruşluk web sitesi için ikametgâh ilmuhabiri istenecektir kuşkusuz. Ve o şahıs, bu duruma eyvallah dediği taktirdeeeee, göresin arkasından gelen meşruiyeti. Sözkonusu hilkat garibeliği ile, “Bu memleket, bu dünya ne kadar daha bizim istemediğimiz gibi devam edecektir?” sorusu her daim cevapsız kalacaktır… Sadede gelince, bazen perdeyi yıkıp da viran eylemek iyidir hoştur… DA. “Da”sı var işte, kiminin kulağını acıtır, kimine sivirisinek vızıltısı kadar rahatsız edici gelir, -alt tarafı tek darbeyle mevcudiyetini sona erdirir bu rahatsızlığın çünkü- kimininse ipinde bile değildir, “maksat yaşamak olsun”dur! Ya, o ki maksat yaşamak olsun, ya da diyelim ki maksat yazmak olsun, başlarım -sondan sayaraktan- kulaklarınıza, ne kadar perde yıktıysak affolmaya, ne kadarını yıkamadıysak bir başka bahara!!!

Şifre içinde şifre mi?

NuMB | 11 June 2001 01:59

ya arkadaşlar bu sonsuzmakat olayında aklıma bişey takıldı! acaba şu çift sayı atanan harfler yani ( a u r t g h ) kendi içinde başka bir şifre mi sizce? ne dersiniz, bunlardan başka birşey çıkar mı? ne bileyim bir yer adı, bir kitap ya da şair adı, bir oyunun adı, …. olabilir mi sizce?