Yıldızsız bir geceydi… Yalnızdım, üşüyordum. Dışarıda deli bir rüzgâr, yüreğimde hüzün vardı. Hasretinin en dayanılmaz olduğu yerde, istemeden gitti ellerim eski resimlerine… Saatlerce baktım her birine… Ne güzel gülümsüyordun ne güzel, ayrılmayacaktık sanki günün birinde…
Çekip o resimlerden çıkardım seni
Duruldu birden gülümsemen.
Olsun gelmiştin ya bana… İşte ellerin, işte gözlerin… Yanımdaydın.
Nerelerdeydin, dedim yıllardır neredeydin?
Hiçbir şey söylemedin.
Bir mektup da mı yazamazdın? Öyle çok bekledim ki…
Üzüldün, yere eğdin başını. Tekrar gittin fotoğrafların arasına, tozlu albüm sayfalarına… Ve yeniden gülümsedin bana…
Biliyor musun? Kimse bana mektup yazmadı… Hep ben yazdım, hep ben yolladım cevabı gelmeyen mektupları.
Ve o gece sevgilim farklı bir şey yaptım.
Oturup kendime bir mektup yazdım.
Dışarıda yağmur başlamıştı. Şemsiyesiz çıktım sokaklara… Avarece dolaştım kentin ıslak kaldırımlarında… Uzak bir yerlerde en çok sevdiğim şarkı çalıyordu.
Hiç yürümedik seninle şöyle yağmurda,
Hiç ıslanmadık birlikte…
El ele tutuşup koşmadık mesela, yetişmek için kalkmakta olan bir vapura…
Denize taş atmadık, martılara simit vermedik.
Bir kış günü vapur güvertesinde bir bardak sıcak çay içmedik..
Kırlarda çiçek toplamadık hatta…
Hatta hiç çiçek vermedin sen bana.
Ne çok şey varmış yaşanmamış, her şey yaşanıp bitti sandığımızda.
Koşa koşa gittim köşedeki çiçekçiye… Gül istiyorum, dedim “kırmızı gül”.
Çiçekçi gülerek baktı suratıma, “ıslanmışsınız” dedi “hayrola”?
Belki de deli sandı beni. Kim gelirdi ki akşamın dokuzunda, bu yağmurda bir tek gül için ona…
Biliyor musun? Kimse çiçek vermedi bana…
Ve ben o gece farklı bir şey yaptım. Kendime kırmızı bir gül aldım. Sonra okşadım ve öptüm onu
Ve o gece
Ben o çiçeği
Sen vermişsin gibi defalarca kokladım… Senin yerine bastım bağrıma… O çiçekle uyudum sabaha kadar
Ve sabah uyanıp farklı bir şey yaptım.
Hep başkalarına yazmıştım şimdiye dek
İlk defa kendime bir şiir yazdım…