bildirgec.org

sbaskentli

11 yıl önce üye olmuş, 125 yazı yazmış. 295 yorum yazmış.

yorgunum bu gece hayattan ve yaşamaktan

sbaskentli | 10 February 2006 01:17

Saat gece yarısını biraz geçiyor.Bilgisayarın başına oturdum maillerime mesajlarıma baktım bir kısmına cevap yazdım cevap bekleyen bir kısım resmi mailler ise sırada bekliyor. Sabah tahminen 06:00 sularında kalkıp yeni güne başlamam gerekecek tabi biraz da ha burada oyalanırsam hiç yatmama bile gerek kalmayabilir.

Şöyle camdan dışarı bakıyordum 2 dk önce yazmaya ara verdiğim bir boşlukta. Ne kadar da hızla akıp gecmekte zaman denilen kavram. Daha dün ilk aşkımı kan kardeşleriminde sevdiğini öğrenip yıkıldığımı hatırlıyorum henüz ilkokul sıralarındaydık o zamanlar…

M U T L U L U K

sbaskentli | 08 February 2006 19:25

Günün batımını seyretmek istedim bugun başka hiç bir şeyi düşünmeden yalnızca güneşin deniz üzerinde süzülerek ortalığı kızıla boğmasını sonra yavaşça kaybolarak kızıllığın yerini ay ışığına bırakışını yudumlamak istedim.

Aldım cigarımı yanıma bir kaç şişede bira yürüdüm sahildeki kayalıklara….Bir oyuncak bebek kolunun biri kırık saclarının yarısı kaybolmuş, elbisesi ıslak ama hala üzerinde …
Güzelde bir yüz yapmış usta eller bu oyuncak bebeğe çakır gözler var maviye boyanmış kocaman dudaklar gülümsemek için arkaya doğru gerilmiş.. İşte o an dona kalıyor insan oracıkta. Usta bir el mutluluğun resmini çizimişti bu oyuncağın simasına. sormanıza ya da onun anlatmasına gerek yoktu ki o gözleri ile , gülüşü ile anlatıyor size hatta ne anlatması adeta haykırıyor size tüm masumiyeti ile yaşanmışlıklardan ve yaşanabileceklerden uzak çırılçıplak saf ve duru bir mutluluk. derken şiddetli bir dalga kavrıyor bebeciğin o ufacık oyuncak bedenini ve tüm saldırganlığı ile kayalara vuruyor .

Bizim Millet uykuyu seviyor

sbaskentli | 07 February 2006 22:19

Bu belki de haber niteliği taşımıyor ama ben genede yazacağım. Siz ister yayınlayın ister yayınlamayın.

Bizim milletimizi uykuyu seviyor ve yıllardır da uyutuluyor.

Zaman zaman Cumhuriyetden önceki kurulan devletlerimiz gelir aklıma. sürekli savaş ve mücadele içindelermiş dolayısı ile vatan millet duygusu herşeyden önce gelirmiş tüm toplum için. Tabiki o dönemlerinde kusurlu yanları var imiş ancak ne varki bir bütünlük söz konusu imiş bir millet olma olgusu var imiş. Ne zaman biz savaşmayı mücadale etmeyi bırakmışız işte o andan sonra gaflet ve dalalet içerisinde derin bir uykuya sürüklenmişiz. Biz bu uykuda iken aramıza sızmışlar ve bir çok kabusların tohumlarını sinsice aramıza serpiştirmişler. Ne de olsa asırlar boyu kanla alamadıkları toprakların yegane sahipleriyiz. Ve bizim meşhur değirmenci dede ve oğulları hikayesini uygulmaya koymuşlar. Ne ilginç dir değilmi hikaye bizim ama uygulayan onlar…

Beni pek mutlu etmiyor ama mutluluğun formülünü buldum arkadaslar

sbaskentli | 07 February 2006 20:50

Hepimiz yaşam dediğimiz süreç içerisinde sık sık ve hatta çoğu zaman mutsuzlukdan yakınır dururuz.

İşimizden mutsuzuzdur.Evimizde mutsuzuzdur.Arkadaş çevresinde sorun lar vardır.

tabi ki bunların hepsi bir arada yaşanacak diye bir teşhis koymk çok yanlış olur. Dönem dönem bu sınıflandırmaların herhangi birinde mutsuz oldğumuz zaman birimleri yaşanmaktadır.

Ama işin aslına indiğiniz zaman mutsuz olmamızın sebebi kendimizle alakalı olmamakla beraber çevremizdekiler ile alakalıdır. Ya birilerini mutlu etmeye memnun etmeye çalışırken mutsuzluk girdabına düşmüşüzdür. Ya da başkalarının sorunları na dertlenirken hüzünlenmişizdir.

bir girişimcinin batışı 2

sbaskentli | 29 November 2005 13:59

Banka müdürü şöyle bir yüzünü ekşiterek iyi de arkadas kefalet ne olacak………

Yakınlardaki bir obüs bataryası atışa başlıyor o anda kasaba yerle bir oluyor taş üstünde taş kalmıyor .. ardından derinlerden gelen bir çatırdı ile sanki 9 şiddetinde bir deprem oluyor. bütün bunlar sanki saatler duruyor ….

Herşey olup bitip ortalık sakinlerştiğinde girişimci hala banka da müdürün karşısında olduğunu fark ediyor. Tüm o patlama ve yıkımlar kendi beyninde yaşanan yıkımın bir halüsülasyonundna başka bir şey değildi………

Bir Girişimcinin Batışı

sbaskentli | 28 November 2005 17:35

Yanlış okumadınız arkadaşlar….Bir şiketin , holingin ya da bankanın değil bir girişimcinin batışı…

Girişimci de batarmıymış demeyin vallah öyle bir batıyor ki banka manka halt etmiş yanında. Çünkü banka batıranlar zaten alacağını almış yada başka bir takım ve şirket ya da kuruluşlar vasıtası ile kendini garantiye almış oluyorlar. Ve borçlarının neredeyse tamamına yakını kurumsal borçlar oluyor. Dolayısı ile beyefniler vahanımefendlier başları dik gezebiliyorlar.

Ancak bir de bizim girişimcinin batışı var …

3-4 ay kadar belli bir sektörü sürekli mercek altına almış….

Dost kalmak dedikleri

sbaskentli | 03 November 2005 21:48

Bugün hiç yazasım yoktu aslında arkadaslar. Yarım saatlik bir zaman boşluğumu değerlendirebilmek adına maillerime bakmak için bir intenet cafe ye girdim. Tabi maillerden sonra doğal olarak kendi yazılarım geldi aklıma ve bir gezineyim dedim.

Ama klavyenin tuşlarına bir kez dokundum mu , kelimelerin ekrana biribirinin peşi sıra dökülüşünü bir kere gördüm mü kalkası gelmiyor insanın bu teknoloji kutusunun başından.

Başda dediğim gibi çoğu zaman olduğu gibi bu günde şunu yazayım diye oturmadım bilgisayar başına . Zaten bunu düşünmeye gerek kalmıyor bu makinenin başında insan otomatik pilota bağlanmışcasına uçuşa geçiyor. Ulaşacağı nokta koordinatlar yok belki ama güzel olan da bu değil mi ?????

Düşünceceleri yazmak mı yoksa okunsun diye populer basına çanak tutmak mı mesela Cem Uzan hakkında

sbaskentli | 30 October 2005 23:00

Ne güzel aşk dan , hayattan dostluklardan ve hatta düşmanlıklardan bahsediyoruz bugün Ahmet Altan ın köşesinde anlattığı gibi…

Yani sonuçta kendi düşüncelerimizin arasından sıyrılıp gelen yaşama dair bir şeyleri paylaşıyoruz. Bir şeyler yazarak kendimizce. Kimi zaman okunan yazılarımız oluyor kimi zaman hiç yüzlerine bakılmayanlar. Ama sonuçta hepsi kendimize ait düşünceler hiç kimse tarafından beynimize enjekte edilmemiş tamamen duygularımızın ve yaşam içerisinde biriktirdiklerimizin sonucu olarak dökülüyor klavyeye parmaklarımızın ucundan. Kimseyi suçlamadan yermeden yargısal hükümler vermeden özgürce yaşama dair birşeyleri paylaşıyoruz.

Sevmek de Akıl İşi Olur mu Demeyin

sbaskentli | 30 October 2005 17:12

Başlığa bakıpta hemen kızmayın bana ..

Bende biliyorum ki sevmek gönül işidir akıl işi değil.Derler ya hani sevmek yürek ister diye gerçekten de öyledir sevmek yürek ister hemde mangal gibi bir yürek…

Bu yürek öyle olmalı ki sevdiği uğruna her şeyi feda edebilmeli ve şarkıda söylendiği gibi asla ona boyun eymemeli , bir bakışına bir gülüşüne tüm cihanı feda edebilmeli hemde hiç gözünü kırpmadan…

Peki böyle bir yüreği böyle bir sevgiyi hangi yar hak eder, ya da sevilen bunu hak etmelimidir ??

Birisini sizi sevmediği halde delicesine sevebilirmisiniz ???

avrupa mı ????? neresi orası bilen var mı ???

sbaskentli | 08 October 2005 15:03

Siz ne istediğinizi nereye koştuğunu biliyormusunuz Allah aşkına ..Durun ve bir düşünün ….Avrupa birliğine girecekmişiz…EeeeeeeeeeeeeeeeSonra çok mutlu olacakmışızzzzzzzEeeeeeeeeeeeeeeeeeHayat pahalılığı kalmayacakmışHadi canım sendeeHele işsizlik hiç kalmayacakmışUlen ne imiş bu Avrupa birliği denen şey adamlar mükemmel hayatı yakalamışlar ve bizde bunu istiyoruz galibaaa…..Bakın arkadaslar benim derdim bir biliğe girmek ya da girememek değil..

Hadi buyrun girelim avrupa birliğineAma bir durun ve düşünün ALlah aşkına nedir bu Avrupa..