bildirgec.org

nazokiraze

11 yıl önce üye olmuş, 527 yazı yazmış. 8804 yorum yazmış.

küçüklük hatalarımız

nazokiraze | 20 October 2008 08:39

Küçükken ya da büyümüşken yaptığımız irili ufalı saçma sapan zararlı zararsız pek çok hata, dalgınlık yada kötülük yapmışızdır. Büyüdükçe hatalarımız fazlalaşmıştır ama türü değişmiştir. Şimdi küçükken yaptığımız hatalar bize komik gelir ama hala ve aslında çok daha zararlı şeyler yapmaya devam ediyoruzdur.

İlkokul beşe giderken sokağımızın sonunda terkedilmiş bir ev vardı ve biz çocukların çogunun yaptığı gibi oraya perili, lanetli ev adını takıp kendimizce macera yaşıyorduk. Bu maceralarımız kocakafalı sarı bir kedinin oraya yavrulamasıyla daha hareketli bir hale dönüşmüştü. Gidip gelerek anne kedinin bizede alışmasını asğlayan biz yardımsever veletler evden cebimize Allah ne verdiyse yağlı sulu yiyecekleri cebimize doldurup sürekli lanetli evin yolunu tutardık. Bebeklerin gözleri yeni açılmışken biz onların bizim fasülye, pilav, köfte yememelerine kızar ve şaşırırdık. Nedense ben müthiş fikrilerimden biriyle! onlara süt vermemiz gerektiğini orta attım. Artık süt verecektik, yaşasın bitlenme tehlikesi kalmamıştı. Biz yemek götürmeyince tabi anne çere çöpe yemek bulmaya gitmeye başladı, biz de dadılık yapmaya iyiden iyiye başladık. Duvar boyası kapakları bulup onlara süt doldururken sevinçten zıplıyorduk bebeler iyice doyacaktı annelerinin sütü bizce yetmiyordu. Henüz gözleri yeni açılmış bir yavru kedinin hiç derin olmayan paslı boya tenekesi kapağından süt içemeyecegini anlamamız çok uzun sürdü eve bunu büyüyünce anladık. Biz yardım etmeliydik öyle ya biz onların dadısı olan acaip yardım sever iyi çocuklardık. Kafalarını, çenelerini süte batırmamıza ragmen tık yok, üstelik üstleri başları süt oldu hele benim kendime ayırıp özel ilgilendigim sarı kedi iyice süte bulanmıştı. Yıkamak gibi çok parlak fikir hemen aklıma geldi ve muslugun başında toplaşmamız uzun sürmedi.

benim ayşelerim

nazokiraze | 17 October 2008 13:38

İki evimde de karşı komşumun ismi Ayşe idi. İkisi ile de samimiydim ikisi de hayatıma çok şey kattı.

İlk Ayşe’yi anlatayım öncesinde eşi devlet memuruydu tek çocuğu vardı onun. Taşınır taşınmaz yardımlarıyla gözüme giren komşumun tek kolu digerinin yarısı kadardı yani özürlüydü, ama her işini en az her kadın kadar yapardı daha fazlası olarak herkesten daha sosyaldi.

Ayşe dünyanın en tatlı eşine sahipti devlet memuru olan eşi çok kibar, anlayışlı, yakışıklı biriydi kendisi ek iş olarak geceleri saksafon çalan bir müzisyen oduğundan gittiği her etkinlige eşini de götürüyordu.Ailece samimiydik ve birbirimizden memnunduk.

işte burayı seviyorum

nazokiraze | 17 October 2008 08:59

İstanbul’un hala İstanbul gibi olduğu yerlerden bahsetmek istiyorum, hani çocukluğumuzda olduğu gibi Adile Naşit filmlerinde olduğu gibi yerler. Sokaklardan hala eskici, nayloncu, kalaycı geçtiği, ramazan davulcuların mani söyledikleri, bakkaliye denilen mini bakkalların leblebi tozu sattığı yerler.

Alışveriş merkezlerine, bol güvenlikli sitelere rağmen kapı önünde inadına çekirdek yiyenlerin, sokaklarlarda kına gecesi yapıp göbek atanların, lüks apartmanların arasına görünen eski cumbalı evlerin olduğu yerler.Hala İstanbul’da yaşadığımı hissettiren yerler.

verem edilmek

nazokiraze | 16 October 2008 13:20

Yıllar öncesi tüberküloz geçirdim, ve hastanede yattıgım aylar(tüberküloz çok uzun tedavi gerektiren bir hastalıktır.)pek çok kişi tanıdım ve verem ettin beni deyiminin gerçekliğini öğrendim.

Arkadaşım Selma son aşamasında gelmişti, bie çocuk annesi 20 li yaşların başındaydı.30 kiloya kadar düştüğü için yürüyemiyordu, hemşireler ona iğne yapmakta zorlanıyorlardı, çünkü kalçasında et yoktu ve kemigini buruşmuş bir deri kaplıyordu.

Tüberküloz tedaviyle iyileşebilen bir hastalıktır. O yüzden doktorlar ailesine çok umut verdi. Bir ay boyunca yürüyemedi Selma, çok zor nefes alıyordu. Biz de hastaydık ama o kadar ilerde değildik yürüyor koridorda bahçede cirit atıyorduk.

intihar bilgileri

nazokiraze | 15 October 2008 15:02

İntiharlar karşımıza her zaman çıkar. Kendinden nefret eden kişilerce işlenen olaylardır. Çelişki, umutsuzluk, suçluluk intitahat zemin hazırlar.

İntihar çeşitleri

  • Fedakarlık sonucu intihar.
  • Felsefi intihar.
  • Dini intihar
  • Dayanılmaz bir durumdan kaçmak.
  • Cinayet işleyenlerin önemli bir kısmı intihar eder.
  • Aşırı alkol ve narkotik kullanımı.
  • Romantik intihar.(ikili anlaşmalı intihar)
  • Yıldönümü intiharı.
  • Bulaşıcı intihar.
  • Başkalarını manipule etme girişimi
  • Kişilere isteğini yaptırma amaçlı intihar.
  • Sihirli düşünce,fantezi ve ceza amaçlı intihar.
  • Toplum onaylı intihar.(Japon toplumu)
  • Kendi ızdırabı için suçlayacak dış kaynak bulamamak.

Dünyada ortalama 3 saniyede biri intihar etmektedir. Ölümle sonuçlananlar ise 40 saniyede bir kişidir.

sabah sabah aşk yazısı

nazokiraze | 15 October 2008 11:49

Bir ilişki sona erdiğindei genellikle ardında çok büyük bir kızgınlık ve öfke bırakır. O kızgınlık nesnesi ayrıldıgınız insan kişisi bilmemne dağlarına gitmiş salatalık yetiştiriyor olsa bile, bu duygular yıllarca kalabilir. İşte o yetiştirdigi salatalıkları cacıga mı dograsam öyle tuzlayıp mı yesem diye keyifle dolanırken siz kimbilir onun neler yaptıgını düşünüyorsunuzdur. O sizi düşünmezken belkide yeni sevgilisine ne hediye alsam diye telaşlanırken siz hala öfkeden deli gibisiniz.

Oysa ayrıldıktan sonra ki ilk karşılaşmada kalbiniz yine yoldan çıktı degil mi? Çünkü zaten gecelerce ona öfkeden kudururken bir yandan da onu sevmeyi ihmal etmediniz. Yeni sevgilinizle birlikteyken bile hep aklınızda o, o bunun gibi yürümezdi, çorbayı böyle sevmezdi, onun pantalonu daha çok yakışıyordu vs.

bazen böyle şeyler okumalısınız

nazokiraze | 14 October 2008 17:48

Yalan çeşitleri

  • Adi yalanlar.(günlük hayatta bir şeyden kaçmak için yada abartmak için söylenen yalanlar)
  • Mesleki yalanlar(meslek icabı söylenen yalanlar, örneğin:patronun sekretere kimseyi bağlama soranlara toplantıda de diye söylettiği yalanlardır)
  • Aşk yalanları.(evlilik, flört ve kur döneminde birbirlerine söylenen yalanlar. Seni seviyorum gibi)
  • Sosyal yalanlar.(soyal çevrede bir işi yapmamak için söylenen mazaret yalanları)
  • Pembe yalanlar.(sevdiklere söylenen zararsız yalanlar)
  • Beyaz yalanlar.(Meslek hayatında insanların çıkar elde etmek için başvurdugu yalanlardır.Patrona bu sefer çok para kazanacağız gibi)
  • Suç yalanları.(kanunca suç sayılan olaylarda, suçüstü yada şüpheli yakalanan kişilerin söylediği yalanlar)
  • Alışkanlık yalanları
  • Gurur ve kibir yalanları
  • Kızdırmak için söylenen yalanlar.
  • Bilmiyorum dememek için söylenen yalanlar.
  • Kötülük yapmak için söylenenler
  • Yapamayacağı şeyler için söylenen vaat yalanları.
  • Yıpratmaya yönelik yalanlar

Yalan piskolojik bir hastalıktır.Yalancıları tanımanın yolları.

Yelizin aşkı hepimizi deldi

nazokiraze | 14 October 2008 16:17

YELİZ VE SEVGİLİSİ
Biz bir grup arkadaş komşuyuz. Evlerimiz yakın,Yeliz bekar olanımız ,sevgili ile yaşıyor.

Yeliz çok duygusal bir kadın, sevgilisini de öyle bilirdi.Ama artık öyle olmadığını anladık sülalecek, şiddetle kınadık , adamı değil tabi Yeliz’i..

Yeliz duygusal laflar ederken, bu herif çiftetelli oynar. Yeliz ağlar,biz güleriz.Adam o esnada ekmek arası peynir domates yemeye başlamıştır bile, hemde pul biber doldurmuş arasına.

Bu adam kişisi kız gündem haberlerini internetten takip ederken bile biz yoksak önünü okşar, eğer varsak burnunu karıştırır.Zaten sürekli çorabı da yırtıktır. Makara yaparız kendisiyle anlamaz, sırıtır. Yeliz kahrolur, biz kızarız Yeliz’e bu salağı çok sevdiği için.

aşklı meşkli yazı

nazokiraze | 13 October 2008 16:29

Görülmemiş derecede adi, ileri zekalı ve ağlatacak derecede güzel..Ararım dediğinde asla aramaz, sözlerini yerine getirmez, olmadık saatte arar ve konuşmanızı bekler, konuşmassanızda kızar, hesap sorar.Öylesine yalan atarki bir halı olsa duvardan duvara olurdu.Onunla ayrılsanızda başka biriyle olamıyorsunuz. Bunun nedeni onun için eridiğinizden değil başka bir salakla uğraşmaya üşendiğinizdir.(siz kendinizi öyle kandırıyorsunuz eriyorsunuz işte)Tanışalım dersiniz onu ilk gördüğünüzde ,buda lanet olası bir sorumluluktur yeni birini yanımak.Yıldız falınızda da yeni bir aşk görünüyor yazmıştır nasılsa iyice azıtırsınız ve verirsiniz coşkuyu.Kulağınıza bir ses (ya hayatının erkegi şu an karşınızda sigara içiyorsa ya tanışamazsan asla pişmanlıktan kurtulamazsın)diye fıs fıs fısırdıyor.Sizde zaten hayatınızın doğrusunun peşinde degilsiniz ki,ama o ses (koşman gerek)diyor ne olcak?Aşka inanmıyordunuz nasıl olduda hemen kabul ettiniz?Kabul ettiniz ve baktınız herşey kötüye gidiyor.Yinede aşk herşeyden üstündür diyip yaptıklarına katlanıyorsunuz degil mi? Berbat bir aşk hiç olmamaktan iyidir diye düşünüyorsunuz.Bazen günlerce aramaz ,olmadık anda ortaya çıkar ve gönlünüzü alır.Tam kızacakken yumuşuyorsunuz.Her yer boy boy yanlışlarla, hatalarla,acılarla dolu ama siz bunlarında tadını çıkarmak durumundasınız.Çünkü o ses kulağınıza durmadan(şimdi gidersen yada onu kovarsan sonsuza kadar yine mutsuz olacağın başka bir salakla tanışıp yine yanlış işler yapacaksın)diye fısırdamaya devam ediyor.O ses biliyor. Her ayrılık sonrası yürekteki yaralar iyileşmeye başlayınca yaralayacak başka bir hain çıkar nasılsa karşımıza .Güçlüyüm vazgeçebilirim denir,ama asla vazgeçilmez.Son günler hep onun ne yapmak istedigini anlamaya çalışmakla geçmiştir.Sonuç sıfırdır.Kendinizi ona adapte etmek zorundasınız,sevmek zor iş,hele sevilmeye layık olmayan birini sevmek en zor şey.Bir yerden sonra acımıyor insanın içi,zorla gelmedi ya yanınıza siz can attınız tanışmaya.Dertsiz başınıza dert açmaya gönüllüyseniz o ne yapsın?İyi zamanlarınızda o ses (keşke bunu daha evvel yapsaydın) diyor ama kötü anlarda ses çıkarmıyor.(kalk aşık ol)derken iyi (ama üzülüyorsun bırak şunu)diyen yok.ama oda haklı bu olmasa bir başka birini tanıyıp boyunuzun ölçüsünü alacaksınız.Hep aynı korkular vardı o sesi duyana kadar:* ya severseniz,* ya sevilirseniz* ya karşılıksız olursa* aldatılırsanız* şiddet görürseniz* yalan söylerse* ya kullanılırsanız* acı çekerseniz* adınız çıkarsa* reddedilirseniz* ya aşktan geberirseniEh kimse oturup omlet yerken bugün kalkayımda aşk arıyayım,bulayımda düz duvara tırmanayım diye düşünmez.Karşınıza çıktı ki sevdiniz sevdinizki üzüldünüz.Üzüldünüz ki ayrılmak istediniz ve o ses yine kulaklarda(bir iki sıçrıyayım diyorsun ama kaç cm sıçrayacaksınki yine üzüleceksin en iyisi alıştığınla idare et )diye geveliyor.Yanlış salağa dogru salakmış gibi davranmalısınız onu mu demek istiyor?Yoksa unutmaya çalıştıkça unutmamak ve unutmak adına her gün sımsıkı bağlanmak …bunu mu görüp uyarıyor.Hadi itiraf edin acıda çekilse aşk güzel şey,her telefona heyecanlanmak, her şarkıdan haz almak fena şeylermi? Hayat ta yaşanmamışlıklarla yaşamak, merhaba yada elveda diyemeden geçip gitmek daha mı iyi? Kimine tutulursunuz,kimini unutursunuz.Kiminden korkarsınız, kimine yenilirsiniz ama hep etrafta birileri vardır bişey yaşanacak.Asıl gercek kurtulamamak degil kurtulmak istememek değil mi zaten? Nelere üzülüp neleri bekler insan hayatta,neleri özleyip neleri uğurlar.O ses hep kulakta olur(teslim ol) diye fısıldar.Ömür boyu bir şeylere teslim olursunuz .Dün dayandınız bugünde dayanabilirsiniz .O ses birinden ayrılsanızda bir başka biri için tekrar kulaklarınızda olacak .Bu işler böyle aşktan kaçılmaz .