bildirgec.org

nazokiraze

11 yıl önce üye olmuş, 527 yazı yazmış. 8804 yorum yazmış.

yazılası bir gün daha

nazokiraze | 14 March 2009 11:35

Ara sıra, normal olmayan günlerimi yazarım burada ben, bugün aslında normal olan ama benim sıradışı geçirdiğim günlerden biriydi. Bende yazayım ,insanlar aman banane dese bile okurlar muhakkak dedim.

Sabah başladı bütün günün olaylarının başlangıcı, rutin olarak aynı sokakta oturan akraba veya arkadaşlarla hafta içi beş gün kahvaltı ederiz biz, bugün bendeydi kahvaltı günü toplaştık evde, çay demlendi, yumurta kırıldı, domatese zeytinyagı döküldü falan filan.. Açlıktan midesi kazınmış olan ben adam gibi yemegimi yerken çıt diye bir şey, bu ses değil bir his, ay bakıyorum sol üst dişim kırılmış, ucu kırılmış kendi sallanıyor,iyi de ne yedimki ben, peynir gayet yumuşaktı, ceviz kırmışım gibi bu ne şimdi, hiç hoşlanmam agzımın ve saçımın kurcalanmasından, sallanan diş dişçi demek, dişçi demek herşey demek. Otuzuna merdiveni dayamış bir kadın olarak eski günlerdeki gibi ip bağlayarak çekmeyi bile düşündüm ama kendimden utandım, hem kartlaşmış bir agızdaki diş, kuzuyken sahip oldugumuz diş gibi çıkmaz ki.

asillerin yemekleri

nazokiraze | 12 March 2009 15:16

Çok eski medeniyetlerin, Osmanlı sarayının ve bazı ünlülerin yedikleri , içtikleriyle bizi hiç ırgalamadıgı halde bilgilendik, yazdık, çizdik, öğrendik.Şimdi sıra kral ve kraliçelerin, asillerin yemeklerine geldi.

Bizans sarayının temel besini balıkken, Fransa kraliyet mensupları o dönem av hayvanlarına önem vermişlerdir.Şarapsız yemek güneşsiz bir güne benzer Fransız atasözü ile sofrada şarapsız yemek yenemeyecegini de anlamış oluruz.1270 te birliği kurulan pasta, o dönem sadece sarayzadelere has bir tattı. Asiller tarafından özel pastacılar edinilmiştir ve halka sadece düğün ve ziyaretlerde pasta satılmıştır.Sadece saraylarda ve zengin evlerinde pasta üreten pastacılar, Fransız Devrimi sonrası, çeşitli yerlerde pasta imalat yerleri açmışlardır.Fransız pastası daha sonra yayılmıştır.
Aşçıların bizzat sosları kraliçelerden öğrendigi bile söylenir.Fransa kralıyla evlenen İtalyan kraliçe Catherine De Medici ülkesinin aşçılarını Fransa’ya getirterek, Fransız mutfagının ilerlemesine etkili olmuştur.Kraliçe kendisi elle yemek yedigi halde,Fransa’ya çatal, bıçagı tanıtmıştır.O zamana kadar elleriyle ve hançerlerle yemek yiyen Fransız soyluları, misafirliklere giderken bu yemek araçlarını yanlarında götürmüşlerdir. Çatal ve kaşığın halk tabakasına inmesi ve yayılması yüzyıl zaman almıştır.Fransa kralı IV. Henry çok iyi bir gurme olarak bilinirdi, bugün bile potage Henry IV adlı etli bir çorba çeşidi tüketilmektedir.Daha sonraki hükümdarlardan XIV. Louis yemek okulları kurdurmuştur.Yine Fransa krallarından VI. Charles,sşçısına şövalye ünvanı vererek, bu ülkenin yemege verdigi önemi anlatır.

Polonya Kralı Stanislaus’un da iyi bir aşçı ve gurme oldugu söylenir, o dönem Fransa kralı XV. Louis ile evli olan kızı saray mutfagını denetlerdi.

oklavayı kaptım

nazokiraze | 12 March 2009 10:40

İki gün önce tam eşimin eve geliş saati, kuzeni geldi canım mantı istedi beş dakikada açıveriyim beraber yeriz diye, tamam falan dedim evde mantıya dair birşey yok:) kıyma buzlukta, un yetersiz falan. Neyse onları evinden aldı getirdi Allah’tan evde kırmızı biber, yogurt falan var. Neyse hamuru yogurdu çabucak açacak, zaten az birşey yapıyoruz, çabuk bitsin diye, bu arada ben mantı hazır olsun da hepsini beraber yiyelim diye, yemek bekleyen eşimi oyalıyorum, masaya çatal götürüp elli saat oyalanıyorum falan.

Hamur hazır açmak için sofra tahtası zaten yok, mutfak tezgahında açılacak , ama oklava yok evde, onun alternatifi yok, bu evde oklava vardı diyor önceden, kayınvalidemin oklavası ama biz onunla akvaryumdan bir şey çıkarmıştık, sonra da atmıştık , bizim mantı tehlikede mi yoksa. Hemen bir sorti yapıp karşı komşuma koştum, oklavayı kaptım geldim, mantı açıldı, sarmısaklar dövüldü, kırmızı biber yakıldı, mideler bayram etti. Hala oklava bende vermedim komşuma, çok hoşuma gitti, bazen içimden elime alıp evdekileri kovalamak geliyor, en kısa zamanda edinmeliyim bir oklava.

tarihe adını kazıyanlar 2. bölüm

nazokiraze | 11 March 2009 13:52

Louis XI ismi Louis olan Fransa krallarından bilmem kaçıncısıydı. Ancak onun bir başka adı daha vardı ‘ Örümcek Kral’ .Evet Louis’in lakabı örümcekti, bunun nedeni ise ülkesindeki bütün soylu kişilerle kavga etmesi, kural tanımazlıgı ve acımasızlıgıydı.Şişman, çirkin, patavatsız olarak bilinen kral, döneminin kardinalini 10 yıl boyunca demir kafeste tutarak herkesin nefretini kazanmıştır.Ünvanları hiçe saydıgı için gerektiginde berberini bile büyükelçi atamıştır.

Kutsal Roma İmparatoru II. Frederick , üç kere afaroz edilmesiyle tarihe geçmiştir.

tarihe adını kazıyanlar

nazokiraze | 10 March 2009 17:15

Tarih her zaman söylediğim gibi yazmakla, okumakla,şaşırmakla, araştırmakla, sevmekle yada nefret etmekle bitmez, ögrendikçe insanı daha da içine çeken bir kara delik gibidir, öğrendikçe araştırır, hayretler içinde kalarak daha da dibe yuvarlanırsınız. Kazanılan savaşlar, kurulan büyük imparatorluklar, yapılan antlaşmalar bazı devletleri tarih sayfalarına altın harflerle yazmıştır. Hatta devletlerin ötesinde bazı liderler nesiller boyu unutulmayacak başarılara yada başarısızlıklara imzalar atmışlardır. Ancak bazı tarihi kişilikler var ki savaş kazanmanın, kaybetmenin, devlet kurmanın veya aşk yaşamanın dışında daha ilginç şeylerle tarihe malolmuşlardır. Yaptıkları ufacık şeyle bile, yüzyıllardır karşımıza çıkan bu kahramanlara göz atmak istedim.

kandiliniz mübarek olsun

nazokiraze | 09 March 2009 09:38

Bugün mevlit kandili, dünya kadınlar günü olmak dışında, müslüman aleminin de mübarek günlerinden biri bugün. Peygamber efendimizin doğum günü olma sebebiyle, İslam aleminde özel bir yeri olan mevlit kandilinin, tüm müslümanlara hayırlı olmasını diliyorum.

Bugün kandil olması sebebiyle akşam kalabalık ailemiz bir araya toplanacak az sonra, giderken gelenek oldugu üzere kandil simidi alacagım, yıllardır denedim, normal günlerde yediğim zaman tat almadıgım kandil simidi, kandil gecelerinde nedense bambaşka bir tada bürünüyor. Bugün yakınlarımızı arayalım, uzakta olmayanları ziyaret edelim, bir küçükken kandillerde el öper karşılıgında mendil ve harçlık alırdık. Şimdi kandilleri sms ve msn sayesinde kutlamaktan, ziyaretlere fırsat bulamayanlarımız çoktur.

kadınlara tasarımlar

nazokiraze | 01 March 2009 18:37

Kadınlar için hayatı kolaylaştıran bir kaç tasarımdan bahsedecegiz bugün.Tasarımlardan ilki Aurelien Banerjee ve Olivier Picard tarafından tasarlanan seyyar mutfak, elektirikle çalışan mutfak sizinle istediğiniz yere gelip, dilediğiniz yerde, dilediginizce yemek yapmanıza olanak veriyor.

Transportable Kitchenette bagaja sığabilecek büyüklükte.

Evlerle ilgili tasarımcılarıyla tanınan D-Vision mutfakta çığır açacak gibi görünüyor. Resimdeki Small Apple Dish adlı tasarı elma yedikten sonra çöpünü atmaya üşenenler için, gerekliligi tartışılır bir kap.

D-vision Ürün Geliştirme ve Endüstriyel Tasarım staj programı adı altında ,tasarımcıları teşvik etmek için kurulmuş bir projedir.Proje kapsamındaki stajyerler, tasarılarını çeşitli ülkelerde sergiler.

Tasarılar arasında sandalyeden maus pedine, hayvan mama kabından yastıga kadar pek çok çeşit mevcut.

mucize tasarımlar

nazokiraze | 27 February 2009 17:28

Son yıllarda artık işe yarayacak herşey icat edilmiştir, başka birşey kalmamıştır diye düşünürken her geçen gün yeni yeni şeylerle karşılaşıyoruz. Hayal gücünün sınırı yok, yeni,işlevsel pek çok icat paylaşacagız burada. İlki elektromanyetik endüksiyon sistemi ile taşların ısınmasından faydalanılarak yemek pişirmeyi sağlayan bir tasarımdan bahsedelim.

Taşlar ısınıyor ve üzerlerinde yemek pişiyor, temizlenmesi ise sadece suda yıkanarak kolayca hallediliyor.The Flaming Stone cooker Ki-hoon Yoo tarafından tasarlanmış.Şimdilik ne kadar kullanılır bilinmez.Zira biz milletçe tencereden yemeyi severiz, taşlar ne derece ragbet görür belli değil.

mutlu ayaklara layıksınız

nazokiraze | 27 February 2009 15:19

Vücudumuzda belki de en çok yükümüzü çeken organımız ayaklarımızdır. Bütün gün bizimle birlikte yolları,işi, gücü ,yükü paylaşan ayaklarımız elbette, bakteri üretmeye en müsait organ, hele spor ayakkabı giyenler bilirler ki , ayak terler ve mikroplar gözle görülmese de dolar taşar.

Tasarımcılar Sang-hoon Park ve Jong-Hyun Kim ultraviyole ışınlarıyla mikropları yok etmeye yardımcı bir alet tasarladı.Tasarım sayesinde ayakkabıların hem içi, hem dışı hijyenik olabiliyor.Happy Feet adı verilen tasarı , 2005 yılında ödül aldı.

arıkopter

nazokiraze | 26 February 2009 16:33

Ülkemizin ilk helikopteri arıkopter seneye deneme uçuşunda. İlk Türk helikopteri olarak üretilen arıkopter, 35 milyon lira kaynakla hayata geçirildi.Yüzde yüz Türk helikopteri olarak tasarlanan arıkopter, ‘Havacılık Araştırma Geliştirme ve Uygulama Projesi’ nde üretilecek.

Arıkopter beş kişi alacak şekilde tasarlandı ve yüksek güvenilirlige sahip.Projede 150 kişi yer aldı , ayrıca proje için başbakandan da randevu alınmış.

İstanbul Teknik Üniversitesi’nde (İTÜ) tasarlanan arıkopter, Ankara TUSAŞ tesislerinde montajlanıyor.Arıkopter, yangın,kurtarma gibi hizmetlerde kullanılacak. Proje şimdiye kadar saklanmıştı, bunun sebebi ulusal proje oldugu içindi.