bildirgec.org

beeezy

11 yıl önce üye olmuş, 49 yazı yazmış. 19 yorum yazmış.

Dersliklerin Değişimi

beeezy | 29 January 2006 04:02

Ülkemizde bloglar, bir kaç istina dışında, tamamen bireysel nitelikte. Hemen hemen hiç bir aktif eğitim bloğu yok gibi. Varsa da sanırım ben farkında değilim.
Eğitim blogları, tüm bloglar içerisinde tartışmasız en önemlisi. Eğitim kalitesinin yükselmesi için, blog ve diğer bazı web tabanlı uygulamalar inanılmaz yararlar sağlayabilir. Türkiye gibi eğitime ayıracak sınırlı bütçesi olan ülkeler için, bu uygulamalar daha da çok önem taşıyor. Çünkü, senelerdir eğitimcilerin hayal edip de sahip olamadığı “Eğitim Yönetim Sistemleri”ne göre çok daha ucuz ve hatta ücretsiz. Üstelik de, en az onlar kadar etkililer.
Nedir bu web tabanlı uygulamalar?
Blog,
Podcast,
Vlog ya da vodcast
Wiki,
Skypecast
Eğitimciler, bloglardan;
-Arzu ettikleri her türlü içeriği yayınlamak,
-Bir topluluk oluşturarak bilgi ve birikimleri paylaşmak,
-Öğrencilere yol gösterecek ip uçlarını bildirmek,
-Derslerle ilgili duyurularını postalamak,
-Öğrencilerin okumalarını tavsiye ettikleri yazıları ya da linkleri yayınlamak,
-Bilgiyi ve birikimi arşivlemek ve yönetmek şeklinde yararlanabilirler.

yazar, blog ve podcast

beeezy | 26 January 2006 23:47

Bloglar toplumun bir kesiminin içindeki yazarlığı ortaya çıkardı ve sadece okuyan değil, aynı zamanda yazan bir topluluk oluşmasına araç oldu. Bazı blogcular icin yazma tutkusu eminim haftada birkaç sayfa fikir yazısı postalama kalıplarına sığmayacak kadar fazladır ve bu dürtü onları geleneksel basılı kitap yazma serüvenine taşıyacaktır. Ancak okuyucusu olmayan bir yazarın kitabını hangi yayın evi basar ki?

Yeniler için, okuyucu kitlesi yaratmanın bilinen yolu, yine geleneksel gazete ve dergilerde yazılarına yer bulmaya çalışmaktı. Fakat zaten sayıca az olan bu dergilerde yer alabilmek, çeşitli nedenlerle o kadar da kolay değildi.
Bloglar, genç yazarlar için oldukça cesaret kırıcı olan bu serüveni, bir parça kolaylaştırmış durumdalar. Bloglar yazar adayı bir blogcunun yayın evlerini ikna edebilecek kadar geniş bir kitleye ulaşabilmesini sağlıyabilirler. Fakat bu noktada yine karşımıza ülkemin insanın okuma özürlü olması bir engel olarak çıkıyor. Herhalde ancak bir elin parmaklarından az sayıda blogcu, yayın evlerini tatmin edebilecek kadar geniş okur kitlesiyle kendisini kanıtlamış durumdadırlar.

apple’ın hedefi üniversiteler

beeezy | 26 January 2006 01:20

digg sitesinde apple’ın “itunes u” yazılımında yaptığı geliştirmelerle, üniversitelerin ders notları ile eğitim içeriklerinin daha fazla online ortama taşınmasını hedeflediğine dair bir haber var. “itunes u” yazılımı, eğitimcilerin herhangi bir bt uzmanının yardımı olmaksızın, istediği içerikleri kolayca postlayabilmelerini sağlıyor. daha önce georgia collage, stanford, duke ve university of michigan tarafından test edilen “itunes u” yazılımının şimdi başka üniversiteler tarafından da denenmesi bekleniyormuş. umarız başka üniversiteler arasında türkiye’deki üniversiteler de vardır.

ABC blogosphere’in neresinde?

beeezy | 10 January 2006 02:34

Technorati ‘ye göre, ağ üzerinde 24 milyondan fazla blog mevcut. Yaklaşık 50 milyon internet kullanıcısı düzenli blog okuyucusu. Hergün yaklaşık 700.000, her saat yaklaşık 33.000 blog postalanıyor.
Diyelimki ABC diye bir şirkette çalışıyorsunuz. Eğer ABC büyük bir şirket ise, ABC’nin bir blog’u olsa da, olmasa da, hakkında yazılar yazılacaktır. ABC’nin bir blogu olması, hakkında yazılan ve konuşulanlara güçlü bir sesle cevap verebilmek için güzel bir ortam yaratacaktır.
Eğer ABC küçük bir şirket ise, henüz bir kaç bile diyemeyeceğimiz kadar az şirket blogunun bulunduğu Türkiye’de, ABC’nin blogu, rakipleri arasında, şirketin kurumsal bilinilirlik ve lider imajına büyük katkı sağlayacaktır. Hatta, ABC’nin blogunun, şirketin kendisinden daha popüler olma olasılığı dahi yüksektir. Biraz daha abartalım, Fortune 500 şirketlerinin dahi sadece %3’ünün kurumsal blogu olduğunu göz önüne alacak olursak, dünya markası olmayı hedefleyen ABC’nin blogu, hayal bile edemeyeceği kadar geniş bir global tüketici kitlesine ulaşmasını sağlayabilir.
2005 tarihli bir araştırma, gazetecilerin %51’inin blogları takip ettiğini göstermiştir. Bu istatistik, “ne yapsak da medya bizi fark etse” diye çırpınan bazı şirketlerin, aslında denklemi ne kadar kolay ve ucuza çözebileceklerini göstermektedir.
ABC’nin blogundan elde edeceği en büyük nema, tüketicileriyle kuracağı direk temas ve bunun sonucu edineceği değerli geri beslemeler olacaktır. Bu geri beslemeler sonucu, tüketicilerin, ABC’nin ürün ve hizmetlerinde yapacağı geliştirmelere tanık olması, çok daha yüksek bir tüketici sadakati ve hızla artan bir marka değeri sağlayacaktır.
Tabii ABC’nin şirket blogu serüveni her zaman bu kadar pembe tablolarla dolu olmayabilir de. Hatta ABC bir blogu olduğuna pişman dahi olabilir.
Pek çok kurumun endişe edeceği gibi, bir kriz durumunda, kurumsal bloglar izleyicilerin kolayca hedef tahtasına dönüşebilir. Ancak önceden yapılmış hazırlıklarla bu istenmeyen durumu da yönetmek ve blogu, krizin etkilerini en aza indirmek için, bir araç olarak kullanmak mümkündür. Bu durumu herkesden çok, Kryptonite firmasını usandıran bir örnekle anlatalım.
Hikayenin gelişiminden de anlaşılacağı gibi, başına kötü şeyler gelmeden önce “Kryptonite” blogu olmayan bir kurummuş. Kryptonite, kendi bisiklet kilitlerinin bir tükenmez kalem ile kolayca açılabildiğine dair blog mesajlarını farketmekte geç kalmış. 10 gün içerisinde blogları bu kilitlerin nasıl açıldığını anlatan yazı ve klipler sarmış. Kryptonite’ın duruma müdahale edebildiği 10 günün şirkete bilançosu Fortune dergisine göre 10 milyon USD olmuş. Hoş Kryptonite, “çözüm üretmek 10 gün sürdü, blogumuz olsa ne değişecekti” der. Takdir size kalmış.
Kurumsal bloglarının gerçek bir başarı öyküsü olduğunu düşünen şirketlerin başında ise Sun Microsystems yer alıyor. Sun çalışanlarının oluşturmuş olduğu 2,000 kadar blog var. Sun bunları bir çatı altında toplayıp bir faydaya dönüştürebilmek için oldukça uğraşmış. Sun için, elde ettikleri faydaların pek çok göstergesi mevcut. Bunlar arasında en önemli ölçülebilir gösterge, bir zamanlar, popularitede 99. sırada oldukları sunucu sağlayıcılar listesinde bugün 6.cı sıraya yükselmiş olmaları.
2006’ya kurumsal blogu ile adım atmaya karar veren ABC’ye başarılar diler ve blogundan daha fazla yarar sağlayabilmesi için bir kaç ayrıntıya dikkatini çekerim.
1. Blogunuzun odaklandığı bir konu ve amacı olmalıdır. Odaklanan konular çok farklılık arz ediyor ise birden fazla blog oluşturulması daha uygun olabilir. Organik süt ve yoğurt üreticisi Stonyfield’ın dört farklı blogu bu konuda güzel bir örnektir.
2. Blogunuzu çalıştığınız şirketin gönüllüleri, doğal dilleri ile yazsın. Halkla İlişkiler bölümünün profesyonel yazıları tüketiciler tarafından itici bulunacaktır. Çalışanlar neleri yazmaması konusunda eğitim almakla beraber, nasıl yazacakları konusunda özgür bırakılmalıdırlar.
3. Blogunuzda hem olumlu, hem de olumsuz yazılara yer olmalıdır. Aksi takdirde blogun çift yönlü diyaloğa dönüşmesi mümkün olmayacaktır.
4. Blogunuzu haftada en az bir defa güncelleyemeyecek iseniz, blogunuza ilgiyi canlı tutmanız mümkün olmayacaktır.
5. Bloğunuzu sezsizce başlatınız. Yeterince emin olmadan blogunuzun tanıtımını yapmayınız. Hatta emin oluncaya kadar blogunuza erişimi dahi şifreli hale getirebilirsiniz.

otomotiv sektörü rekor kırdı

beeezy | 09 January 2006 13:50

NTV-MSNBC’nin haberine göre “2005, Türkiye otomotiv tarihinde ilk kez 2 yıl üst üste rekorun kırıldığı bir yıl” olmuş. Otomotiv Distribütörleri Derneği’nden (ODD) yapılan açıklamaya göre, geçen yıl binek ve ticari araç satışlarının toplamı, bir önceki yıla oranla 19 bin 182 adet artışla 710 bin 408’e ulaşmış. Buna göre yıllık satışlar yüzde 2.8 artmış. Bu haberin bir iyi bir de kötü yönü var. İyi yönü, satışlardaki artış, ekonominin çarklarının döndüğünü gösteriyor. Kötü yönü ise artış detayına baktığımız zaman, ne kadar çok araç ithal ettiğimizi ve dolayısıyla, ne kadar çok istihdam kaybımızın olduğu ve ne kadar çok dövizimizin yurt dışına gittiğidir. Binek otomobil satışları 438 bin 597 olarak gerçekleşmiş. 2005’te satılan yerli otomobil sayısı 136 bin 708, ithal otomobil sayısı ise 301 bin 889 det olmuş. 11 aylık cari açığımız 19 milyar USD olarak gerçekleşmiş. Yıl sonu cari açık değerinin 22,7 milyar USD gerçekleşmesi bekleniyor. Kabaca bir hesapla 30,000 usd ortalama araç değerinden gidecek olursak, 300 bin ithal araç 9 milyar USD yapacaktır. Tabii ki bizler 300 bin ithal binek aracı tercih etmeseydik de, toplam cari açığın 9 milyarlık kısmı sıfır olmayacaktı, fakat çok önemli ölçüde azalacaktı. 300 bin daha yerli aracın tercihi ise, yüz binlerle ifade edilecek istihdam artışı sağlayacaktı. Binek araçlar, yerli malı, ithal tartışmasının en önemli kalemidir. Çünkü pahalıdırlar. Okullarda bize yerli malı bilinci kazandırmak için dikkatimizi çekilen incir, portakal gibi şeylere hayatımız boyunca ayıracağımız para, bir otomobile ödenecek para yanında komik kalır. Eğer yerli malı kavramına önem veriyor iseniz, gelin otomobili, 2006 yılının en önemli yerli malı olarak dilinize dolayın. 2006 daha az döviz kaptırdığımız, daha çok istihdam yaratılan bir yıl olsun. İyi bayramlar dilerim.

e ink, wifi ve rss

beeezy | 07 January 2006 17:22

Önümüzdeki bir kaç yıl içerisinde okuma alışkanlıklarımızın değişmesine katkıda bulunacak teknoloji üçlüsü e-ink, wifi ve rss. Steve Rubel, kendi blogu micro persuasion ‘da, sony’nin rss destekli bir e-reader ‘ından bahsetmiş.
e-ink, inceliği ve esneme kabiliyeti ile gazete kağıdına alternatif olmaya aday bir teknoloji. Bu teknoloji, rss ile desteklendiği zaman, ilgilendiğiniz haber ve blogların konforlu ve zahmetsiz okunabileceği bir ortam sunuyor. Böyle bir cihazda rss ‘i desteklemesini bekleyeceğimiz bir diğer teknoloji ise wifi.
Philips de iRex isimli cihazı ile bu konuda iddiası olduğunu duyuran bir baska üretici.
Aslında wifi destekli bir tablet pc’niz ya da avuçiçi bilgisayarınız var ise, bu olanaktan, konforlu diyemesek de, zahmetsiz bir şekilde hemen yararlanmanız mümkün. Ücretsiz hotspot ‘ların daha fazla yaygınlaşması dileğiyle.

türkiye 66. sırada

beeezy | 04 January 2006 19:31

dünya ekonomik forumu2005-2006 global rekabetçilik raporu‘nu yayınladı.
Bu rapora göre ilk üç ülkenin yeri değişmedi.
1. Finlandiya
2. ABD
3. İsveç
Bu üç ülkeyi Danimarka, Tayvan, Singapur, İzlanda, İsviçre, Norveç ve Avustralya takip ediyor.
Türkiye 66. sırada. geçen yıl da 66. sıradaymış.
Türkiye’den az farkla daha rekabetçi on ülke, Brezilya, Kosta Rika, Namibya, Hırvatistan, Kazakistan, Trinidad, Gana, Bulgaristan, Kolombiya ve El Salvador.

top 10 podcast

beeezy | 28 December 2005 12:13

2006 sonunda türkiye’de de top 10 diyeceğimiz 10 podyayın olur umarız. bkz