bildirgec.org

Site arşivi: sinepil

Death At a Funeral (2007)

gtufekli | 15 May 2008 15:20

Bir Cenaze Töreni komedyası olarak karşımıza çıkan filmimizin yönetmenliğini Frank Oz yapmış. Senaryosu ise Dean Craig tarafından yazılmış. Başrolünde ise Matthew Macfayden, Peter Dinklage ve Alan Tudyk üçlüsünü izliyoruz. Peter Dinklage filmde bir kenara koysanız bile prim yapabilecek bir fiziğe sahip, bizim Çocuklar Duymasın’daki Hüseyin karakterine benziyor 🙂 (Soldaki resimde geri doğru bakan arkadaş) Neyse konuya bir göz atalım. Ölen bir babanın ardından, aileninde tekrar bir araya gelip aile bağlarının kuvvetlendirilmesi umularak yapılan bir cenaze töreninde en fazla ne olabilir düşüncesiyle filmi izlemeye başladım ama sonrasında gülümsemenizi sağlayacak şeyler başlıyor.

Prozac Nation (2001)

queennothing | 15 May 2008 11:40

Planlarının temelini “geçmişe ait her şeyden uzak durmak” üzerine kuran Liz, yalnızca kendinden kaçmak istediğini henüz bilmiyordu.

Elizabeth Lee Wurtzel, 1967 New York doğumlu bir yazardır. Harvard‘da gazetecilik bursu kazanınca kalem gücünü fark eder. Kendisi henüz çok küçükken sürekli kavga eden annesi ve babası boşanmıştır ve Liz, babasıyla yıllardır görüşmemektedir. Harvard’da yatılı kalma fikri onu alışık olduğu evinden ve sorunlu olduğunu düşündüğü annesinden uzaklaştırıp rahat bir yaşam sürmesini sağlayacaktır. Oda arkadaşı Ruby, gazetecilik ödülü, Rolling Stone yazarlığı,ilk cinsel deneyimi, partiler, gerçek aşk, alkol ve uyuşturucu…

Radyo; hayata tutunma öyküsü

Sonrisa | 15 May 2008 10:15

Radyo, üniversitede eğitim dersinde ‘otizm’ konusunu işlerken hocamızın bize ‘mutlaka’ diye tavsiye ettiği ve sınıftaki herkesin izlediği bir film. Görsel ve kültürel anlamda yorum yapmam bu film için cidden abes kaçıyor. Çünkü filmin vermiş olduğu mesajları izlerken duygulanmamak, üzülmemek mümkün değil. Oldum olası yaşanmış hikâyelerin beyazperdeye aktarılışını sevmişimdir. Radyo’nun yaşanmış bir öyküden yola çıkılarak çekilmesi ona olan ilgimi artırdı doğal olarak. Filmin yönetmen koltuğunda Michael Tollin otururken, göz kamaştıran performansıyla Cuba Gooding Jr. yani Radyo ve koçu Ed Harris başrolleri paylaşıyorlar. 2003 yapımı bu filmde otistik bir çocuk olan Radyo’nun hayatının bir kesimi ele alınıyor. İçine kapanık, insanlarla asla göz teması kurmayan, onları dışarıdan izleyen kısacası toplumun dışında kalmış, belki de dışına itilmiş bir gencin 1976 yılındaki yaşamından bahsediyoruz.

Filmlerdeki Hatalar

Sonrisa | 13 May 2008 18:24

Karayip Korsanlarından bir hata sahnesi
Karayip Korsanlarından bir hata sahnesi

Film izlerken kimimiz sevdiğimiz aktöre/aktrise odaklanırız, kimimizse daha çok işin sanatsal/görsel veya kültürel boyutuyla ilgileniriz. Ama şu sitedekilerin işi film izlerken filmde yapılan hataları yakalamak! Moviemistakes.com, sanırım bu alandaki en kapsamlı site. An itibariyle 5.749 filmdeki 76.553 hatayı barındıran site kullanıcıların katkısıyla gittikçe gelişiyor. Anasayfada verilen bilgiye göre Peter Jackson site için ‘Eğlenceli’ derken, John Landis ‘Bir işiniz yok mu?’ demiş. Site işi biraz daha ileri götürerek oyunlardaki ve kitaplardaki hatalar için de ayrı ayrı websiteleri hazırlamış. Moviemistakes‘in dışında şuraya, şuraya, şuraya, buraya, buraya ve bir de burada hatalar takip edilebilir.

Film Fragmanları

Sonrisa | 13 May 2008 13:42

Charlie Wilson'ın Savaşının fragmanını aşağıdaki sitelerde izleyin
Charlie Wilson’ın Savaşının fragmanını aşağıdaki sitelerde izleyin

Çoğu zaman heyecanla beklediğimiz filmlerden küçük bir parça da olsa izleme, görme şansı yakaladığımız görüntülerdir fragmanlar. Bazen hayal kırıklığına bazen de büyük bir heyecana sebep olurlar. Fragmanları izlemek için birbirinden farklı siteler mevcut. Kimisi doğrudan Youtube‘a tıklayıp izlemek istediği filmin adını yanına ‘trailer’ ekleyerek bulurken, kimisi türkçe içerikli fragmantv‘ye başvuruyor. Bir fragman bir çok alternatif sunarak izlemenizi sağlayan ve çoğu zaman tv spotlarını da içeren comingsoon.net sitesini bilenlerin sayısı çok fazla olmasa gerek. Fragman izlemek için bir başka durak ise Apple’ın ilgili sayfası. Fragmanını izlemek istediğiniz filmin IMDB‘deki sayfasına girdiğinizde ‘trailer’ seçeneğini görmek mümkün. IMDB‘de yüklü bir fragman olmasa bile size istediğiniz filmin fragmanını izleyebileceğiniz websitelerin linklerini veriyor.

Donnie Darko’nun devam filmi geliyor

pillidarko | 13 May 2008 11:00

İlginç atmosferi ve her türlü okumaya açık girift yapısıyla sinemaseverleri büyüleyen, günümüz klasiklerinden diyebileceğimiz Richard Kelly şaheseri Donnie Darko devamlanacakmış. Bu haberin kulağa hiç de hoş gelmediğini biliyorum ve sanırım filmin fanatikleri de benimle aynı fikirde olacaktır. Bu tür eşsiz filmlerin üzerine ölü toprağı serpilip bir daha üzerlerinde hiç oynanmaması taraftarıyım. Çünkü ortaya çıkan iş ne kadar iyi olsa da ilk filmin gölgesinde kalan bir kopya olacaktır. (Tabi burda sözünü ettiğim devam filmleri Lord Of The Rings gibi önceden planlanmış seriler değil).

Herneyse iyi ya da kötü böyle bir film yapılacak ve yönetmen koltuğuna seyirci tarafından en bilinen işinin TV dizisi Chuck olduğunu düşündüğüm Chris Fisheroturtulacak. Filmin kadrosunda bulunması kesinleşen oyuncular Ed Westwick, Briana Evigan ve Justin Chatwin. İlk filmin yedi yıl sonrasında geçen devam filmi Donnie’nin kardeşi Samantha ve arkadaşlarının Los Angeles ‘a yaptıkları yolculukta başlarına gelen garip garip olayları anlatacakmış. Yönetmen her devam filminden önce söylenen sözleri söylemiş ve Richard Kelly’nin filmini çok severim, inşallah bizimki de aynı karanlık atmosferi yansıtacak demiş. Bu arada proje daha önce Kelly’ye de teklif edilmiş ama red cevabı gelmiş.

Münferit (eleştiri)

menese | 12 May 2008 15:15

Fazla eski değil, iki yıl öncesine kadar, çekilen her yeni yerli korku filminin tanıtımında: “İlk Türk korku filmini kotardık, ülkemize hayırlı olsun” gibisinden demeçler verilirdi. Böylelikle, ilk Türk korku filmlerinin sayısı on adeti falan bulmuştu..

Münferit’ i yapanlar belki böyle bir iddiayla ortaya çıkmadılar ama onun takdimini de -naçizane- ben yapayım: “İşte karşınızda, ilk Türk Kara Film’ i, hatta kapkara filmi..”

Bu film, “Hollywood’ da var da neden biz de yok?.” sorunsalımız temelinde, ‘seri katilli yerli film’ eksikliğimize doğrudan değilse de dolaylı bir şekilde çözüm bulmaya çalışıyor..
Yani, -hem milli hasletlerimize daha uygun olarak- ilk, ‘Seri Tecavüzcülü Türk Filmi’ açığımızı da bu şekilde gideriyor.
Tamam, henüz yerli ‘Hannibal Lecter‘ imizi bulamadık ama ondan hiç de eksik kalmayacak bir ‘Telefoncu Bekir‘ imiz oldu.. Ki kendisi, kocaman kulaklıklarıyla, ‘tüplü ve Oscarlı’ Anton Chigurh seviyesinde etrafa gerilim saçabilen, çevreyi psikopat gözlerle süzerek kadınların büyük kabusu olabilen bir anti-kahramanımızdır artık..

Cannes Film Festivali 2008

arapsaci | 12 May 2008 10:24

Cannes Film Festivali
Cannes Film Festivali

Sinema dünyasının en prestijli festivallerinden olan Cannes Film Festivali bu yıl 14-25 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşiyor. Bu yıl 61.’si düzenlenen festivalin jüri başkanlığını Sean Penn yapıyor. Jüride ayrıca ünlü oyuncu Natalie Portman ve Persepolis‘in yaratıcısı Marjane Satrapi gibi tanıdık yüzler de yer alıyor. Fatih Akın da genç yönetmenlere verilen Un Certain Regard ödülünün jüri başkanlığını yapıyor. Yönetmenimiz Nuri Bilge Ceylan yeni filmi 3 Maymun ile festivale katılıyor. Filmin festivaldeki gala gösterimi 16 Mayıs tarihinde yapılacak. Filmin ekran görüntülerine buradan ulaşabilirsiniz.

David Lynch Sineması

david lynch | 11 May 2008 11:18

Sinema denilen olay sırf David Lynch için icat edilmiştir diyen fanatik bir izleyen gurubuna sahip olmakla birlikte David Lynch’in kişisel bir sinema diline sahip olduğunu sanat budalalığı sosuyla harmanlanmış kendini tatmin etmekten öte gidemeyen bir mastürbatör sinema yaptıgını ileri süren Anti-David lynch taraftarı sinema seyircisi de bulunmaktadır.İlk cümlemin sınırları zorladığının farkında olmakla birlikte David Lynch ağabeyimize sevgimizin bir göstergesi olarak algılanmasını rica eder affınıza sığınırız.David lynch sinemasını anlamak için öncelikle konvansiyonel sinema kalıplarından uzaklaşmak gerektigini düşünüyorum. Çünkü David Lynch en kaba anlatımıyla konvansiyonel sinemanın bize sunduğu hiyerarşik hikaye anlatımını paramparça ediyor ve de hikaye üzerine yoğunlaşmıyor. Resim sanatıyla olan ilgisindendir ki Lynch için önemli olan görüntüdür. Son filmi Inland Empire‘de çekimler esnasında senaryoyu oluşturdugunu düşünürsek ne anlatmak istedigim daha net anlaşılır.
Günümüzde her istegine her an ulaşabilen insana eleştiri sunar Lynch… Filmlerini anlamak ya da anlamamak için çaba sarfetmeniz gerekir. Düz (aşagılama kesinlikle yoktur) Hollywood sinemasın hikaye kalıplarını reddeder. Beyin Mikseri lakabını sırf bu nedenden ötürü almış olduğu aşikardır…Çagdaş dünyanın zalimligi altında ezilen insan ruhlarının karanlık öykülerini anlatır en genel tanımıyla lakin hangi hikayeyi anlattığı değil nasıl anlattığı önemlidir. Her ne kadar hikayede bir devamlılık, zaman mekan sorunsalı ve de anlam karmaşası içinde bir bataklığa sürünsekte filmin büyüsüne kendimizi kaptırırız…