Size bugün çok ilginç bir filmi anlatacağım. Mümkünse kısa cümleler kurmaya çalışıp, sizi çok da sıkmadan mutlaka izleyin diyerek gırtlağınıza yapışarak yazıyı bitireceğim.2007 Cannes Film Festivali’nde ödül alan ve film ekiminde’de gösterilen, Marjane Satrapin’in çizgi romanlarından sinemaya aktarılan Persepolis Filmi; kelime anlamı olarak perslerin şehri anlamındadır. Pers şehri yani Persler’in başkentidir. İran’ın dışında efsanevi bir antik kenttir.İzlediğimiz bütün çizgi filmler, animasyonlar layyy lomm, hayat güzel, sevelim sevilelim tarzında. Bize eğlenceli zaman geçirten, çıkışta ise aklımzıdan uçup giden bir tarz. Oysa Persepolis bunlardan çok ayrı bir kategoride. Evet, bir çizgi film. Siyah beyaz. Siyah beyaz bu çizgi film çizgisel anlamda da farklı. Kübist ögeler var. Düz çizgiler yerine, üçgenler var. Görsel anlamda böyle farklı olan film, konusu olarak da farklı.İran’lı bir genç kızın Fransa’ya gitmesi; Fransa ile İran arasındaki çelişkilerden etkilenmesini anlatıyor. Bir yanda muhafazakar bir ülke, bir yanda modern bir ülke. Bir yanda gelenek, bir yandan boşluk. Bu esnada büyüme sancıları çeken, kadın olmaya doğru ilerleyen Marjane’nin hikayesi anlatılır. Trajikomik ve politik bir film tanımlaması tam oturacaktır. Trajedi ile birlikte umut da vardır.Marjane’nin annesini Catherina Denevua seslendiriyor. Filmin senarist ve yapımcısı Vincent Paronnaud, Marjane Satrapi.Filmden bir sahneyi anlatarak yazıyı sonlandırayım. Marjane’ye nerelisin diye sorar bir Fransız. Başta İran’lı olduğu için çok ilgi gören genç kız, sonrasında bunun bir küçümseme aracına döndüğünü fark eder. Döner,–Fransızım der.http://www.youtube.com/watch?v=lNMekgoCCVY