bildirgec.org

Site arşivi: sinepil

o’ horten

schizophrenia13 | 07 December 2008 11:50

o' horten
o’ horten

iş hayatının son haftasından başlayarak emekliliğinin ilk günlerini izleme fırsatını bulduğumuz 67 yaşındaki makinist odd horten‘in, son seferini kaçırmasıyla başlayan olaylar zincirini bent hamer yazmış ve yönetmiş.

o' horten
o’ horten

büyük zevki piposuyla tam anlamıyla maceradan maceraya soğukkanlılıkla atılan horten‘in gerçeklerle yüzleştiği sahnelerde soğuk kanlılığını sözde koruması ise oldukça eğlenceli, aslında dahil olmadığı o sıradanlıktan sıyrılmak ya da sıyrılmamak arasında bocalarken biran kendinizi düşünmeye başlamanız olası.
alışık olduğumuz tarzına factotum‘dan sonra bu filmde tekrar dönen hamer’e, müzik konusunda ise birçoğunuzun kaada‘dan tanıdığı patton‘ın kankası john erik kaada el atmış.

o' horten
o’ horten

filmin fragmanları şurada.

“Başkalarının Hayatı”na girmek

ashg | 06 December 2008 10:03

Başkalarının Hayatı”, Kasım 1984 tarihinde Doğu Almanya’da başlıyor. Bu tarih ilk bakışta Orwell’ın klasik romanı “1984” ü hatırlatıyor. Film, Doğu Almanya Devlet Güvenlik Bakanlığı’nda görevli olan “Stasi” ajanı Weisler karakterini tanıdığımız bir açılış sekansı ile açılıyor. Devlet Güvenlik Bakanlığı’nın yüksekokulunda aynı zamanda öğretim görevlisi olan ajan Weisler hem kendi hem de Stasi’lerin çalışma yöntemi hakkında bizi bilgilendiriyor. Komünizm düşmanı olduğundan şüphelenen birinin sorgulanması bakanlık ve yüksekokul arasında paralel kurgu ile anlatılıyor. Yönetmen Floran Hendel von Donnersmarck, filmin hemen hemen tümünde kullanılacak olan bu anlatım tekniğini seyircilere tanıtıyor. Sorgulama teknikleri hakkında bilgi veren ajan, Stasi’lerin özgün delil toplama tekniklerini öğrencilere anlatıyor. Burada Stasi’lerin bu konuda ne kadar disiplinli ve ayrıntılı çalıştıkları seyirciye aktarılıyor. Bu sahnede filmin anlatımında büyük rol oynayan ses kuşağının nasıl kullanıldığı çok dikkat çekici. Yönetmen, farklı mekanları bir birine bağlamak için gizlice yapılan ses kayıtlarını ve ses kayıt cihazını kullanıyor.

Sahnenin sonuna doğru Ajan Weisler’in(Ulrich Mühe) okul arkadaşı ve Stasi’lerin başında olan Grubitz, Weisler arasındaki yakınlıktan bahseder. Böylece yönetmen filmde önemli yer tutan bir karakteri hızlıca seyirciye tanıtmış olur. Weisler ve Grubitz, Kültür Bakanı Bruno Hempf’in katıldığı bir tiyatro oyununa giderler. Bir yazar olan George Dreyman’dan şüphelenen ajan Weisler, Kültür Bakanı’nın da isteği ile Dreyman ve sevgilisi Crista Maria Sieland’ı gözetlemeye başlar.

Bu sahneden sonra Weisler karakteri hakkında birçok ipucunu evinden alabiliyoruz. Evin yalın dekorasyonu, soğuk ışıkları, Weisler’in yalnız biri olduğunu… Diğer bilgiler ise : Weisler’in kendini işine adamış ve bunu büyük bir titizlikle yapan, katı, disiplinini bozmayan, Doğu Almanya’ya inanan bir karakter olması olarak sıralanabilir.

Wild Child

serversistemci | 05 December 2008 15:45

Wild Child
Wild Child

Wild Child filmi, Gençlik çağındaki Amerikalı, asi ve isyankar kişilikli, genç ve güzel bir kızın komik hayatını anlatıyor. İngiltere’de katı kurallarla dolu bir kız okuluna babası tarafından gönderilen kızın, eğlece dolu maceraları 19 Aralık 2008 de sinema severlerle.

Film hakkında;

Gösterim tarihi : 19 Aralık 2008
Yönetmen : Nick Moore
Oyuncular : Daisy Donovan , Emma Roberts , Vanessa Branch , Aidan Quinn, Lexi Ainsworth

The Black Hole ( Kara Delik)

osmanxx | 05 December 2008 14:25

Virgin Media Shorts 2008 festivalinde büyük ödülü kazanan ve sanal alemde seyirci rekorları kıran ilginç bir kısa film. Filmde şans eseri bir kara delik keşfeden ofis çalışanın yaşadıkları anlatılıyor. İnsanların ne kadar aç gözlü olduğunu, tatminkarsız ve ders çıkarılması gereken bir kısa film olmuş. Hollywood yapımcıları bu kısa filmin uzun metrajını çekmek isteyeceklerdir.

Phil&Oily’nin senaryosunu yazıp yönettiği filmi izlemek için;

Virgin Media Shorts tıklayın…

nói albínói

schizophrenia13 | 04 December 2008 17:24

nói albínói
nói albínói

2003 tarihli dagur kári filmi nói albínói, seyrederken hiçliğin ortsındaymışsınız hissini yaratan izlanda’nın küçük bir balıkçı kasabasında büyükannesi lína ile yaşayan 17 yaşındaki nói ve yine aynı kasabada başka bir evde taksi şoförlüğü yaparak yaşamını kazanan alkolik babasının sıradan hikayesini aktarır.

nói albínói
nói albínói

herkese ve herşeye karşı, zeki olsa da başarısız olmayı seçen nói’nin aslında kaybedecek birşeysi olmasa da kaybetme öyküsünü, mavi tonlar ve slowblow eşiliğinde karlar içinde izleriz.

nói albínói
nói albínói

tómas lemarquis’nin oldukça başarılı oyunculuğuna eşlik eden görüntüler bazı izleyiciler için sıkıcı gelebilir, oysa ki sıkıcı olan bu dinginlik ve sıradanlık kári‘nin belgesel denebilecek kadar başarılı olan anlatımından gelmekte, filminin hikayesinin de ona ait olduğunu belirtmekte fayda var.
avrupa ve özellikle kuzey sinemasını sevenlerin kaçırmaması gereken bir film, kári ve bir arkadaşından teşkil slowblow‘un müzikleriyse oldukça başarılı.

nói albínói
nói albínói

the station agent

schizophrenia13 | 04 December 2008 15:26

2003 yılında vizyona giren thomas mccarthy filmi the station agent, başarısını ödüllere taçlandırmış bir bağımsız film örneği.
model tren dükkanında çalışan finbar mcbride, dükkan sahibinden miras olarak kalan bir tren istasyonuna hayatının bütün monotonluğuyla taşınmaya karar verir. trenlerin bile uğramadığı bu istasyon ve hareketsiz küçük kasabada edindiği ya da edinmeye mecbur kaldığı arkadaşları, onların hikayeleri minvalli film izleyiciye birşey vaat etmeden mutlu etmeyi başarıyor. peter dinklage ve patricia clarkson‘ı başrollerde izlediğimiz filmin senaryosuda yönetmene ait.

new in town

schizophrenia13 | 03 December 2008 16:38

new in town
new in town

romantik komedi tarzının dışında görmeye alışık olmadığımız renée zellweger, new in town‘da bizi yine şaşırtmıyor. şehir hayatına adapte olmuş lucy hill, bir farbrikanın yeniden yapılandırılması için görevlendirilir, buz ve kardan başka hiç birşeyin bulunmadığı bu yerde doğa koşullarıyla mücadele ederken, karşısına ted mitchell çıkar. senaryosu ken rance ve
c. jay cox tarafından yazılan, 2009 ocak ayında amerika’da vizyona girecek filmin yönetmen koltuğuna jonas elmer oturmuş, fragmanları ise şurada.

Gadjo Dilo

kirmizifare | 03 December 2008 13:26

Çingene denilince akla hırsız, pis, ahlaksız ve buna benzer bilumum çingeneleri toplumun dışına iten bir sürü kelime geliyor. Kimi zaman “Ne eğlenceli insanlar bunlar, keşke onlar kadar rahat olabilsek..” dememize rağmen kimi zaman da “Çingenelere benzedin” ve benzeri bir sürü cümleyle aşağlıyoruz onları. Ama içimizde hep bi ukte oluyor onların yaşadığı özgürlüğü dışardan izlerken… Kedi ulaşamadığı ciğere mundar der ne de olsa…

Yıllardır toplumların mevcut kurumlarının (hastane, hukuk ve benzeri kamu kurumlarının) kendilerini hep ezmesine ve görmemezlikten gelmesine, görseler de potansiyel suçlu damgasının basılmasına rağmen onları neşelendiren ve hayata tutunmalarını sağlayan en büyük güç nerden geliyor diye sormadan edemiyor insan.

Gycklarnas Afton (The Naked Night)

queennothing | 03 December 2008 09:55

Orta yaşlarında, sarışın, güzel bir kadın, bir grup askerin tezahüratıyla denize giriyor. Kalabalık tamamen erkeklerden oluşuyor ve gittikçe kalabalıklaşıyor. Hepsi Alma’nın (Gudrun Brost) kendisine ‘hala çekici olduğunu’ kanıtlamaya çalışmasıyla dalga geçiyordu.
Durum Alma’nın kocası Frost’a (Anders Ek) haber veriliyor ve Frost hemen denize gidip, Alma’yı çıkarıyor.
Saf karakterli Frost, ‘kadın ve aşk ikilemi’ni sorgusuz sualsiz içinde taşıdığını bütün kasaba halkına ispat ediyor.