Çingene denilince akla hırsız, pis, ahlaksız ve buna benzer bilumum çingeneleri toplumun dışına iten bir sürü kelime geliyor. Kimi zaman “Ne eğlenceli insanlar bunlar, keşke onlar kadar rahat olabilsek..” dememize rağmen kimi zaman da “Çingenelere benzedin” ve benzeri bir sürü cümleyle aşağlıyoruz onları. Ama içimizde hep bi ukte oluyor onların yaşadığı özgürlüğü dışardan izlerken… Kedi ulaşamadığı ciğere mundar der ne de olsa…Yıllardır toplumların mevcut kurumlarının (hastane, hukuk ve benzeri kamu kurumlarının) kendilerini hep ezmesine ve görmemezlikten gelmesine, görseler de potansiyel suçlu damgasının basılmasına rağmen onları neşelendiren ve hayata tutunmalarını sağlayan en büyük güç nerden geliyor diye sormadan edemiyor insan.Cevabı basit, yüzyıllardır korudukları kültürleri ve bu en sağlam kalkanı olan müzik.Aslen bir Cezayirli olan, Fransız yönetmen Tony Gatlif’te Gadjo Dilo’da bu müziklerden yalnızca birinin, ölen babasının hastayken sürekli dinlediği şarkının sahibini, Nora Luca’yı araştıran, Fransız Stephane’ın(Romain Duris) hikayesini anlatıyor.

Romanya’nın soğuk, bomboş, karlı, çamurlu yollarından birinde yalnız başına kırmızı sırt çantası ve yırtık ayakkabısıyla yürürken görüyoruz ilk Stephan’ı. Yoldan at arabası geçer, içinde Stephan’ın sonradan aşık olacağı Sabina(Rona Hartner)… Ardından elleri kelepçeli, yüzünden hırpalandığı belli bir gencin askerlerle birlikte gidişi…Ama asıl hikaye Stephane’ın sokağa çıkma yasağının başladığı karanlık saatlerde bir pansiyonun önünde sarhoş, bağıran, lanet okuyan, yeminler eden Izidor’la(Izidor Serban) karşılaşmasıyla başlar.Ardından çingenelerin hayatına giriş…Müzikler, eğlenceler, düğünler, danslar, cenazeler, ölümler, yıkımlar, kavgalar, korku, komedi, duygusallık… ve bolca içki şişesi, bolca küfür.Batı toplumunun çingenelere bakışından, çingenelerin yaşamlarına, kültürlerine, ırkçılığa dair bir çok söylemi içinde barındıran ve bunu ustalıkla yapabilen, hem oyunculukları, hem doğallığı ve saflığı, hem de müzikleriyle insanı karmaşık ruh hallerine sokan Gadjo Dilo, kaçırılmaması gereken, Türkiye’deki gadjo’ların (çingene olmayan) izlemesi şart bir film.Lakin yalnızca 1997 İstanbul Film Festivali’nde ve 2004 ekim ayında cnbc-e’de gösterilen filmin orjinalini bulmakta bir o kadar zor.

Bitirmeden önce birde dipnot ekliyelim:Filmde oynayan fransız oyuncu Romain Duris çekimler sırasında bir çingene kıza aşık olmuş ve yönetmen bunun üzerine bu aşk hikayesini de senaryoya eklemiş. Buda rivayet tabi.