bildirgec.org

Site arşivi: sinepil

Three Amigos

exorientelux | 16 January 2010 10:18

Bazı filmleri, çocukluğumuzun tatlı anılarında nadide bir yere sahip olduklarından herhalde, hep sevmişizdir. Şimdiki neslin büyük ihtimalle bilmediği Three Amigos filmi de benim için sinemasal değeri ne olursa olsun izlediğim en güzel / komik filmlerden biri olarak kalacaktır.

Yönetmenliğini John Landis‘in yaptığı ve baş rollerde Steve Martin, Chevy Chase, Martin Short‘un yer aldığı Three Amigos’un kötü adamı da Alfonso Arau. 1910’lu yıllarda Three Amigos adlı sessiz film serisiyle Hollywood’da oldukça iyi iş çıkaran üç kafadar, zaman geçip de eskisi gibi iş yapamayınca kapının önü koyulur. Bu durumu oldukça içerleyen aktörlerimizin yüzü, Meksika’dan gelen bir mektupla güler. Kendilerine iş teklifi yapıldığını sanıp Meksika’nın bir köyüne doğru yola koyulan amigolar, köylülerin onları köylerine musallat olan bir çeteden korumak için çağırdıklarını anlayınca oldukça müşkül bir duruma düşerler. Zira köylülerin zannettikleri gibi onlar usta silahşörler değil, sadece mış gibi yapan aktörlerdir.

13. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali

queennothing | 15 January 2010 15:15

‘Kadın’a ve ‘kandınlık’ kavramına dikkat çekmeyi amaçlayan ve sinemadaki feminen çerçeveyi genişletmek amacıyla kadın yönetmenlerin yapımlarından oluşan Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, bu sene 13. yaşını kutluyor. Gerçekleşecek yarışmaya katılma koşulu ise, eserini gönderecek yönetmenin (birden fazla yönetmen varsa birinin) kadın olması. Belgesel, kurmaca ya da canlandırma alt dallarındaki filmler, festivalin Ankara’daki adresine gönderilebilir. Son başvuru tarihini 1 Mart 2010 olarak belirleyen kurul, festivalin 6 – 13 Mayıs tarihleri arasında Ankara’da gerçekleşeceğini de bildirdi. Festival ile ayrıntılı bilgilerin yer aldığı ve yerli/ yabancı konukların ve jüri üyelerinin açıklandığı kendi web sitesi de çok yakında yayına girecek.

Karamazovi

exorientelux | 15 January 2010 12:34

Dostoyevski denince akan suları durduranlardansanız, size izlerken mest olacağınız bir filmden bahsetmek istiyorum, Karamazovi.

2008 yılı Çek yapımı, Petr Zelenka‘nın yönettiği Karamazovi adlı film, bir tiyatro grubunun, Dostoyevski’nin Karamazov Kardeşler adlı romanının tiyatro uyarlamasının provalarını yaptıkları bir günü anlatmakta. Bahsini ettiğim tiyatro grubu Polonya’da bir festivalde oynamak üzere davet edilir. Festivalin özelliği oyunun sahnede değil bir fabrikada oynanacak olmasıdır. Böylelikle seyirciyle oyun ve oyuncuların iyice bütünleşmesi amaçlanmıştır.Oyuncular fabrikanın kullanılmayan bir bölümünde provaya başlarlar. Böylelikle biz eşşiz bir romanın usta oyuncuların elinde canlanmasını keyifle izlemeye başlarız. Prova ilerledikçe orada çalışan güvenlik görevlisiyle oyun arasında gizemli bir örtüşmenin de yaşandığına şahit oluruz.

Pandora’nın Kutusu (2008)

queennothing | 15 January 2010 09:45

1960, Trabzon doğumlu sinemacı Yeşim Ustaoğlu‘nun yönetmenliğini üstlendiği 2008 çıkışlı sinema filmi “Pandora’nın Kutusu“, Türk Sineması‘ndan başarılı bir drama örneği. Derya Alabora, Fransız oyuncu Tsilla Chelton, Övül Avkıran, Onur Ünsal ve Osman Sonant‘ın rol aldığı yapım, Türkiye ve yabancı ülkelerde toplam 23 festivale katıldı ve farklı dallarda toplam on ödüle layık görüldü.

Nesrin, kocası ve oğlu Murat üzerinde bir düzen kurmuş, kuralcı ve kontrol delisi, orta yaşlı bir kadındır. Kızkardeşi Güzin ise ablasından farklı olarak, evli bir adamla ilişki yaşayan, özgürlüğüne düşkün bir kadındır. Öte yandan, her iki kadından da farklı olarak, ne düzenli bir işe, ne de gelire sahip olan, rahat bir hayat sürdürmeyi tercih eden Mehmet, hayatın çalışarak geçmesine değil yaşanmasına gerektiğine inanmaktadır. Bu üç farklı kişilik, uzun zamandan beri yüzünü görmedikleri annelerinin ortadan kaybolmasıyla elbirliği yaparak, anneleri Nusret’i aramaya başlarlar.

Türkan Şoray’dan TV programı “Sinema Benim Aşkım”

queennothing | 14 January 2010 18:14

Türk Sineması‘nın değerli ismi Türkan Şoray, yepyeni bir televizyon programına başlıyor. “Sinema Benim Aşkım” adını verdiği TV programında A’dan Z’ye ‘sinema’yı inceleyecek olan Şoray‘ın 16 Ocak Cumartesi akşamı ekranlarda olacak programının ilk konukları 1944 doğumlu aktris Nebahat Çehre ve 1936 doğumlu aktör Göksel Arsoy.
Program, her Cumartesi akşamı saatler 20:10’u gösterdiğinde NTV‘de. Tekrarı Cumartesi geceyarısından sonra 1:10’da ve Pazar günü öğleden sonra 17:10’da.

Atıf Yılmaz Stüdyosu’ndan ” merhaba ” .

mrmurat | 14 January 2010 16:42

Atıf Yılmaz Stüdyosu
Atıf Yılmaz Stüdyosu

5 Mayıs 2006 tarihinde kaybettiğimiz ünlü ve hayatı başarılarla dolu yönetmen Atıf Yılmaz‘ın adını taşıyan bir sinema okulu olan Atıf Yılmaz Stüdyosu çalışmalarına başladı.

Amacı gelecekte iyi işler çıkartabilecek genç sinemacılar, yapımcılar, oyuncular, senaristler eğitmek ve Türk Sineması‘na kazandırmak olan stüdyo, 11 Ocak 2010 tarihinden itibaren öğrenci seçimlerine yönelik atölye çalışmlalarına başladı. 19 gün sürecek olan bu çalışma sürecinde öğrenci adaylarına oyunculuk, fotoğraf, senaryo, yapım – yönetim konulu ücretsiz dersler vererek ilk aşamayı tamamlamayı hedefleyen Atıf Yılmaz Stüdyosu, bu süreç sonunda iki yıllık eğitim vermek üzere öğrencilerini seçecek.

Prayers For Bobby (2009)

queennothing | 14 January 2010 15:17

Laroy F. Aarons‘un kitabından uyarlanan 2009 çıkışlı TV filmi “Prayers For Bobby“, Avustralyalı yönetmen Russell Mulcahy tarafından yönetildi. Televizyon kategorisi altında ‘En İyi Kadın Oyuncu’ dalında Altın Küre adayı olan yapımda Amerikan aktris Sigourney Weaver, Ryan Kelley, Henry Czerny, Scott Bailey, Austin Nichols ve Rebecca Louise Miller rol almakta.

Griffith Ailesi, aynı evde anne, baba, iki kız ve iki oğul ve bir büyükanne olmak üzere hep birlikte yaşayan, dinine bağlı Hıristiyan bir ailedir. Anne Mary’nin öncülüğünde her saatini dua ederek ve Tanrı’nın buyruklarından şaşmayı akıllarından uzak tutarak geçiren aile üyeleri, genç Bobby’nin daha fazla saklayamadığı bir gerçekle sarsılacaktır. Abisi David’e erkeklerden hoşlandığını itiraf eden Bobby, sır gibi sakladığı bu durumdan, bir gün geçmeden tüm ailenin haberdar olduğunu ve kendisine bir ‘günahkar’mış gibi davranıldığını görünce hayal kırıklığına uğrar.

Solstice (2008) beni korkutamadın!

saltindagli | 14 January 2010 11:53

Fragmanı : http://video.google.com/videoplay?docid=-9075631531216610767

http://www.imdb.com/title/tt0473267
Oy ortalaması : 5.4/10
Oy veren kişi sayısı : 1,729

Ay dolunay şeklinde, yer ormanlık alan, 3 kız ve 2 erkek (sonradan 1 tane de kasabanın yerlisi katılıyor aralarına) ve yeni ölmüş yakın akraba.

İkiz kız kardeşler, ki ikisi de sanki aynı kişiye aşıkmış ve aralarında rekabet varmış havası veriliyor ilk başlarda, gün dönümünü kutlamak için toplanıp gizemli eski evlerine ormanın içine yolculuk yapıyorlar.
Gizemli bir kasaba yerlisi ile karşılaşıyorlar, adamın evinde avcılık yaptığı için hayvan postları olması çok doğal ancak adama seri katilmiş havası verilmeye çalışıyor filmde. Meğer ne kadar masum bir kişiymiş adamımız(!)

Her dakikası ölü bir kızdan bahsedilen filmde 1 sahnede hortlak görüntüsü ile 3-5 sn sizi etkilemeye çalışıyorlar.. Ancak benim gibi korku filmi seyretmeyen ve tırsan birini bile korkutamıyor film maalesef.

The Hurt Locker (2008)

queennothing | 14 January 2010 09:46

2008 yapımı olan “The Hurt Locker” (Ölümcül Tuzak), çıkış tarihi bir sene sonrası olduğu için 2009 olarak kabul ediliyor. Amerikan yönetmen Kathryn Bigelow‘un yönetmenliğini yaptığı filmin senaryosu Mark Boal‘a ait. Amerikan aktör Jeremy Renner‘in başrolünde yer aldığı yapımda iki defa Oscar’a aday gösterilen İngiliz aktör Ralph Fiennes, David Morse, Guy Pearce, Brian Geraghty, Anthony Mackie ve “Lost” dizisinde ‘Kate’ karakterini canlandıran aktris Evangeline Lilly rol almakta.

Bomba imha uzmanı Çavuş William James, daha önceden yüzlerce bomba imha etmiş, yüzlerce kez ölümle yüzyüze gelmiş cesur bir erkek, bir asker ve bir babadır. Irak’ta bomba imha eden özel seçilmiş bir grup Amerikan askerinin arasına katılan Çavuş,cep telefonunun bile patlamasına sebebiyet verdiği bombalarla ilgilenirken, grup çalışmasından uzak, kendi bildiğini okumaktadır. Öte yandan, birbirlerini korumakla yükümlü Amerikan askerleri, Çavuş William James’in bağımsız tavırlarından rahatsız olmakla birlikte, herkesi tehlikeye attığını düşünmektedirler. Bomba imha ederken Iraklı insanların seyircilik etmesini birer tehdit sayan Amerikan askerleri, kendilerince aldıkları güvenlik önlemleriyle hayatlarını korumaya çalışırlarken, Çavuş’un kendini bilen özgürlükçü tavırları, her seferinde hem kendisini hem de arkadaşlarını tehlikenin kucağına atacaktır.

İki Dil Bir Bavul

exorientelux | 13 January 2010 18:08

Orhan Eskiköy ve Özgür Doğan‘ın yönettiği İki Dil Bir Bavul, izlediğimiz filmlerden epey farklı, belgesel özelliklerin teğet geçtiği ilginç bir film.

Bir ilkokul öğretmeninin, doğunun bir köyüne atanmasından sonra yaşadıklarını anlatan film; öğretmenin annesiyle konuşurken ağzından dökülen ve çoğumuzun “oralar” hakkında genel kanısını yansıtan bir cümleyle başlar: “Buralarda hiçbir şey yok ya, hiçbir şey…” Evinde suyu akmayan, elektriği habire kesilen öğretmenin tek sorunu bu olsa hadi neyse, okuma yazma öğretmesi gereken öğrencileri de tek kelime Türkçe bilmemektedir. Birleştirilmiş (yani bütün şubelerin bir arada olduğu) bir sınıfta, her öğretmenin makus derdi olan müfredatı yetiştirmek şöyle dursun, basit bir diyalog için bile dakikalarını harcayan öğretmenimiz için günler kolay geçmez. Öte yandan öğrenciler için de aynı şey geçerlidir, karşılarında saygı duyup ondan bir şeyler öğrenmek istedikleri öğretmenleri vardır ama söylediği tek kelimeyi bile anlamamaktadırlar.