bildirgec.org

zengin hakkında tüm yazılar

Tuhaf Varlıklarız

| 31 August 2007 09:02

Tuhaf Varlıklarız

İnsanlar gerçekten tuhaf varlıklar. Belki onları anlamak ve tanımak için 25 yıl yeterli değil ama gördüklerim bana pek ümit vermiyor. Etrafımızda olup bitene o kadar duyarsısız. Çevremdeki insanların hatta kendimin bile bazen bu kadar duyarsız olmasına inanamıyorum. Yanı başımızda yaşanan kederlerin ve sıcaklığını hissettiğimiz korkuların yaşamasına izin veriyoruz. Dermanı biz de olmasına rağmen. Mutluluk sadece biz sahipken mi anlamlı? Yoksa yaşanan bütün duyguların tek hükümdarı ve tekeli biz miyiz? Ya da her şey bizim için ve içimizdeki nankör benliği tatmin etmek uğruna mı var? Belki de biz dünyanın yaşamayı hak eden ender insanlarından birisiyiz. O yüzdendir ki, mutlu olmayı, rahat etmeyi fazlasıyla hak eden bizleriz. Düşünün bir: Siz hiç bir insanın kendisi için istediği şeye mazeret bulduğunu gördünüz mü? Hayır. Kendi için bir şey yapılacaksa insan hemen yapar. Bir şey harcanmalıysa ya da feda edilmeliyse hemen yapılır. Ama ya başka birisi…? Yooo! Kesinlikle olmaz. Neden? Mazeret çok. Ben şunu biliyorum ki her mahalle de, her semtte zengin çok insan var. Bırakın zengin olmayı parasını ve sahip olduğu kabiliyeti boşuna harcayan bir sürü insan var. Halbuki bizim önem vermediğimiz bu şeylere hayatlarını bağlamış gerçekten çaresiz ve hak etmediği bir yaşantıya yelken açan bir sürü muhtaç var. Onlara niye acıyorum biliyor musunuz? İnsanlara muhtaçlar da ondan. Allah kimseyi insana muhtaç etmesin!… Zengin arkadaşlarımız kendileri için milyarlar dökerler. Ama bir milyonu başkasının iyiliği ve mutluluğu için verirken paradaki sıfırları dikkatlice sayarlar. Acaba hangisi daha değerli? Bir milyar mı yoksa bir milyon mu? Bugün toplumun içinde kendine yer bulamayan insanlar varsa ve bu insanlar yaşama haklarını kullanamıyorlarsa bu nefes alan ve aklı çalışan her insanın sorumluluğundadır. Eminim ki, yarın bu insanlar bize hesap soracaktır. Ben bir ekonomist değilim. Ama şuna inanıyorum ki, paylaşmak için verilen her şey en çok kazandıran maddi bonolardan, faizlerden çok daha karlı ve akıllıcadır. Çünkü insanın huzurlu bir gülüşü için harcanılan her kuruş paha biçilemez bir gücün anahtarını sunar. Bugün para, kendi gücünü her saniyede ve karede gösteriyor. Hatta ona delicesine tapan insanlar var. Ama para da en az ona tapanlar kadar nankördür. Şunu unutmayalım, bugün toplumu bozan sesler, eylemler, gözler ve düşünceler varsa bunun nedeni geçmişte yapılan yanlış yatırımların sonucudur. Bazen iyi bir yatırım için işletmecilere ya da iktisatçılara değil, hayattan ümidini kesmek üzere olan umutsuz bakışlara bakmak gerekir. Paranız olmayabilir. Bazen ufak bir gülümseme, tatlı bir söz insanları mutlu etmeye yeter. Aslında aradığımız ya da aramamız gereken gerçek mutluluk bizi bekleyen garip bakışların ardında… Unutmayın! Paylaşmak insanı ölümsüzleştirir. Hayatın bütün güzelliklerini paylaşmanız dileğiyle…

Patlak ampul ve mağazacılık konsepti

kopanisti | 22 June 2007 14:44

Ampul patladı. Daha sonraları mega hipermarkette dolanırken akla patlayan ampul geldi. Ampul reyonundan bir de ampul alındı. Ampul deneme zamazingosu bulunamadı. İlgili ilgisiz her personele soruldu. En sonunda birinden bu ampullerin deneme aparatı yoktur cevabı alındı. Peki bozuk çıkarsa ne olacak diye soruldu. Getirirsiniz değiştiririz cevabı alındı. Eve gidilince denendi tabi ki bozuk çıktı, yanmadı. O sinirle boşver yarış sakin kafayla gidilir değiştirilir denildi. Bir duble rakı, kavun, beyaz peynir ile sinirler yatıştı.
Seal söylüyor. Yumuşak kadife gibi bir ses. Sarışın manken Heidi Klum’un sevgili eşi. Zenci ile sarışının, güzel ile çirkinin mükemmel uyumu. Rakı mı, kavun mu, peynir mi Seal mi, yoksa hepsi birden mi sinirler peluze gibi oldu.
Ertesi gün mega hipermarkete ampul değiştirmek için özel olarak gidildi. Müşteri hizmetlerine şöyle bir bakıldı, en güzel kızın önündeki iskeleye yanaşıldı, palamar atıldı.

Hanfendi iyi günler, ben bu ampulu dün aldım ama bozuk yanmıyor.
Fişinizi görebilirmiyim.
Tabi buyrun.
Değiştirecekmisiniz?
Dün deneme aparatı yoktu, eğer bugün varsa deneyip de öyle almak istiyorum, uzaktayım aldığm da bozuk çıkarsa yıkılırım.
Maalesef bu ampullerin deneme aparatı yok.
O halde riske atmayalım iade edeyim.
Ama ambalajını açmışsınız iade alamam.
Nasıl yani? ambalajı açmadan nasıl deneyecektim?
Maalesef açık ambalajları iade alamıyoruz, bunun yerine başka bir şey alabilirsiniz.
Hanfendi benim başka şeye ihtiyacım yok, ampule ihtiyacım var şu aralar. Lütfen bu yanmayan bozuk ampulu geri alın ve bana paramı iade edin.
Beyfendi sinirlenmeyin ben görevimi yapıyorum.
Bende alışveriş yapıyorum ne var bunda? ampulunuz patlak çıktı, kullanamadım, malınız ayıplı, ayıplı mal için para almak içinize siner mi?
Beyfendi ben size bir iade fişi yazayım, kasadan iadenizi alın.
Teşekkür ederim, çok naziksiniz, sizin devamlı müşteriniz olacağım.
İskeleden palamar çözüldü, rota kasa, istemeye istemeye kasaya dümen çevrilirken, bu enfes organizma, güzel ile aptalın mükemmel uyumu diye düşünüldü.
Kasada mahşer cadısı gibi bir tip, fişi aldı, bilmemkaçlira bozuk paranız var mı? dedi yok dedim. O zaman biraz beklermisiniz dedi? bekleyemem dedim. Ama bozuk para yok dedi. Sen misin bunu diyen? burası koskoca hipermarket nasıl bozuk paranız olmaz bu nasıl zhniyet diye bi yaygara koparmışım, bi baktım etrafım bomboş kaldı.
Güzel ile çirkin burada uyum sağlamadı, Müşteri hizmetlerindeki dilbere yapamadıklarımı buradaki cadıya yaptım. Adalet mi bu ? değil ama sonuçta benim olayım mağazanın konseptiyle ilgili. Güzel çirkin ayırmam.

Napolyon ve Nasrettin Hoca balgamlı tükrüğü hangimize gönderiyor?

NLPMaster | 15 June 2007 12:23

Şirketleri geçtik de
kişilerin değerlerinin bile
sadece bilançolardan oluşmaya başladığı dünyamızda
hâlâ umudum var insanlıktan…

  • * *
    Napolyon’u inim inim inleten,
    fukarayı el pençe divan durdurup dinleten,
    makam önünde demirci çekici gibi arşı inleten para…
    “Varlığın bir dert, yokluğun bir yara!”
  • * *
    Ama biliyor musun ki aslında
    beş para etmezsin 🙂

Ama “dostumuzun yüz karası,
düşmanımızın maskarası” olmamak için kazanacağız seni.

  • * *
    Ama heveslenme;
    TAPMAYACAĞIZ sana!
  • * *

Cahiliye adetleri gibi
sabah tapıp öğle de yemeyeceğiz seni…
Ömer’in helvadan tanrıları kadar da olamayacak saltanatın
kalplerimizde…

haneler

kopanisti | 02 June 2007 14:08

Eski zamanlardan günümüze pek çok müessese intikal etmiştir. Hastane, yemekhane, yatakhane, boyahane, haddehane, gazhane, salhane, kerhane, ticarethane, yetimhane, tabakhane bunlara örnek olarak gösterilebilir. Tarihin tozlu yaprakları arasında kaybolan ve bir araştırmacı tarafından keşfedilmeyi bekleyen öyle bir müessese vardır ki bu müessesenin büyük yangın sonucu topyekün yandığı ve günümüze hiçbir izinin kalmadığı rivayet edilir. Söylenenlere göre tembelhane adı altında kurulu olan bu müessese insanlık yararına çalışan, ürettiğinden çok daha azını tüketen ve diğer müesseselere fevkalade faydalı katkılar sağlayan bir müessesedir ki onun için keşfedilmesi ve yeniden kurulup işletilmesi ümidedilmektedir zannımca.

İnternetin Güçlü Adamlarından Birkaç Tanesi

bulukas | 26 April 2007 09:32

Eric Schmidt, Larry Page ve Sergey Brin

Google‘ın sahibi, yönetcileri ve kurucularından biri olan bu adamlar kuşkusuz internetin en güçlü adamları.

Chad Hurley ve Steve Chen

Bu adamlar belki şu an Youtube satmış olabilirler. Ama 1,65 milyar dolar kazanmaları ve Youtube gibi büyük bir siteyi kumuş olmaları onları internetin güçlü adamlarından yapıyor.

Jerry Yang, David Filo ve Terry Semel

Yukarıda gördüğünüz adamlar Yahoo‘nun yöneticileri. Yahoo arama motorunu Google’dan önce kurmuş olmasına rağmen onu kadar başarılı olamadı. Yahoo çok büyük ve çok kapsamlı bir site. Bu da yöneticilerini internetin en güçlü adamlarından biri yapıyor.

Şöför Kumbalewe

kopanisti | 06 April 2007 15:58

Kumbalewe, çok sevdiği eşine 4X4 cip almak için plazadan içeri girdi, seyehatten yeni döndüğü için üstündeki tulumunu bile çıkaramadan plazanın önüne 2 dorseli tırı ile yanaşmıştı. Karısı Abelebe nin doğum günüydü o akşam ve ona süpriz yapmak istiyordu. Şovrumdan içeri daldı ve cep telefonuyla mesaj çeken sarışın kızın masasının önünde durdu. Lacivert mini eteğinin üzerine giydiği daracık beyaz gömleğinin düğmelerini dolgun göğüsleri patlatacak gibi duran kız, Kaumbalewe ye küçümserce baktı ve hıh diyerek mesaj çekmeye devam etti. Mesajını bitirince de buyrun kimi aramıştınız acaba dedi. Kumbalewe şu yeni konsept 4×4 lerin en son segmentinin benzinli modelinden almak istiyorum ful akseseuarlı olsun lütfen dedi. Kız Kumbalewe yi baştan aşağı tekrar süzdü, heralde benimle kafa buluyor bu deli diye düşündü ama siizzz nasıl yanii, afedersiniz fiyatı 185000 avro da, bir şöför olarak şeyyy ehem dedi. Kumbalewe siz işlemlere başlayın parası hesabınıza yatar merak etmeyin dedi ve kıza bankanın telefon numarasını uzattı. Buyrun arayın bankayı Müdür Malabadi ye hesap numaranızı verin dedi. Güzeller güzeli dilber bu adam deli heralde deyip, bir saniye efendim ben şimdi geliyorum deyip izin istedi ve poposunu sallayarak bekofise geçip bankayı aradı Müdür malabadi yi istedi. Konuyu aktardı, Aldığı cevap karşısında mosmor oldu. Kumbalewe kıtanın en büyük nakliyat şirketi olan Homongolos un tek sahibiydi ödenmiş sermayesi 50 milyar dolar olan şirketinin banka hesabı ful krediydi. Kızcağız suratı şallak mallak vaziyette Kumbalewe nin yanına döndü ve ona beyfendi aracınız hazır alacakmısınız yoksa saralım mı dedi. Kumbalewe kıza bir kart uzatarak şu adrese gönderin dedi. Peki dedi kız. Kumbalewe cebinden bir 500 avro çıkardı ve kıza doğru yaklaşarak göğüs çatalının arasına sıkıştırmak istedi ama kızın göğüsleri o kadar dik ve sertti ki zorlandığını anlayan kız kendini öne doğru uzatarak omuzlarını arkaya çekti ve göğüs çatalının aralanmasını sağladı. Parayı bu pozisyında rahatça araya yerleştiren Kumbalewe elini çekerken taş gibi göğüslere sürtmeyi de ihmal etmedi. Al bu senin hizmetlerin için, şöförüm ama insanım dedi. Kız zevkten dörtköşe olmuştu. Ahhh ne hoş adam üstelik de zengin ve bekar, acaba versem mi diye düşünürken Kumbalewe söze girdi. Hanfendi gördüğüm en güzel sarışın bayansınız bana bir kere verirmisiniz kaç paraysa öderim dedi. Kız Alllaaaahhh körün istediği bir göz allah verdi 2 göz deyip kendisini kasarak puan toplayacağını zannetti ve ama dedi nasıl olur hem benim ücretim pahalıdır, size zor gelmesin dedi. Kumbalewe olsun dedi sen söyle ben öderim. Kız kredi kartı ekstremi ödeyemiyorum, borcu 3milyar yenitürk lirası oldu öderseniz olur dedi. Kumbalewe dışarda bekleyen tırı gösterdi kıza, uzun zamandır yoldayım kadın yüzü görmedim geç tırın içine dedi. Kız koşarak çıktı plazadan ve tırın içine girdi, içerde pala bıyıklı biri daha vardı. Kumbalewe pala bıyıklı olan Kamaşullah a, al dostum senindir dedi, kız ama ben sizinle şey mey deyince Kumbalewe cebinden 5milyar ytl çıkarıp kızın suratına çarptı ve al 3 istemiştin ben 5 veriyorum, kız yere saçılan paraları iştahla topladı ve soyunmaya başladı. Kumbalewe kıza döndü dolgun ve tamamen çıplak kalan taş gibi vücudundan gözlerini alamayarak bak kızım müşteri velinimettir, şöför de olsa zengin de olsa ona insan gibi davranman lazım, sonra unutma ki parayla imanın kimde olduğu belli olmaz hadi size iyi kayışlar dedi ve tırdan dışarı çıkarak Kamaşullah ile sarışın dilberi başbaşa bıraktı.