bildirgec.org

zeki müren hakkında tüm yazılar

Küçük Hanımefendi ; Belgin Doruk ve Hazin Son

kharis | 05 October 2009 10:51

Türk sinemasının küçük hanımefendi lakaplı biricik yıldızı , Yeşilçam’ın kraliçesi Belgin Doruk 1936 Ankara doğumludur. Çocukluk hayali olan artistlikle ortaokul yıllarında tanışır ve annesininde desteğiyle İstanbul dergisinin açmış olduğu bir yarışmayı kendisi gibi ilerde sinemanın kilometre taşlarından olacak “Taçsız Kral” Ayhan Işık ile birlikte kazanır. Arkadaşları okul sıralarındayken 1952 yılında Belgin Doruk sinemaya geçiş yapmıştır. İlk filmi “Çakırcalı Mehmet Efe’nin definesidir. Hemen akabinde 1953 yılında yapılan Güzellik yarışmasında ikinci seçilir. Duru güzelliği ve hanımefendiliğiyle kısa zamanda hüsnü tesir bırakır . Gamzesiyle ilgi çeken ilk yıldızlarımızdandır da diyebiliriz. İlk filmi Çakırcalı Mehmet Efe’nin Definesi filminde; Türkiye’yi ilk film kamerasıyla tanıştıran, Enver Paşa’nın yeğeni üstelik kendisinden 30 yaş büyük olan Faruk Kenç ile tutkulu bir aşk yaşar ve evlenirler. Sıradan bir insanken kendisini büyük bir servetin ve şaşanın içinde bulur. Yatlar, katlar, hizmetçiler, uşaklar… Fakat bu mükemmel tabloda bir eksiklik vardır muhtemelen. Sinemada ilk parlayışı 1960 yılında Ekrem Bora ile oynadığı Yeşil Köşkün Lambasıdır. 1964 yılında yönetmenliğini Orhan Elmas’ın yaptığı “Duvarların Ötesinde” adlı filmde Tanju Gürsoy ile başrolü paylaştı. Zeki Müren ile de birçok sinema filminde oynamıştır. Kendisi gibi İstanbul Dergisinin yarışmasıyla sinemaya adım atan Taçsız Kral Ayhan Işık’la sıkı bir ikili oluşturular.

Buradan aldığı “Küçük Hanımefendi ” serisi çok tutuldu. Çöküşün başlangıcı diye nitelendirdiğimiz olay daha genç ve yakışıklı olan Özdemir Birsel’e aşık olmasıyla oldu. Ne tuhaftırki eşinin yönettiği sinema filminde kullanılan Aydın yakınlarındaki Çakmak çiftliği Özdemir Birsel’e ait çiftlik evi kiralanmıştı. Faruk Kenç’ten boşandıktan sonra aşık olduğu yapımcı Özdemir Birsel ile evlenir. Bu evlilikten çok zaman geçmeden Birsel’in işkolikliği ve Doruk’a ilgisiz davranışları sebebiyle Belgin Doruk ilaç içerek intihar etmiş; eşinin zamanında yetişmesiyle kurtulmuştur. Ancak bu sefer de alkol tedavisi için yatırıldığı Lape’de korkunç günler başlamıştır onun için. Deli muamelesi görüp zincire vurulmasından tutun da hemşirelerden yediği fırçalar hakaretler sinir sistemini iyice zayıflatmıştır. Hastaneden çıktığında Çakıl Gazinosunda Zeki Müren’in de desteğini alarak başlayacağı şarkıcılık hayali de şarkıların sözünü unutmasıyla suya düşmüştür.

unutulan lezzet gramafon

gulsey | 16 April 2009 15:24

Anneciğimin hayatta çok fazla arzuları olmamıştır.Evlatları onun en büyük arzusuydu.Geriye dönük baktığımda eskilerin bizden daha şansız olduklarını düşünüyorum. Gençliklerini evlat ve koca için harcadıklarını,önlerine gelen neyse ve ne kadarsa onunla yetinmek zorunda kaldıkları hepimizce malumdur.Eğlence anlayaşı Bedia Akartürk ve gramafonuydu.Annemin televizyondan hiç hazmetmediği tam aksine vazgeçemediği taş plakları vardı.Onlar salonumuzun baş köşesini işgal ederlerdi.Dolabın üzerine itina ile gramofonun revaçta olduğu yılların ünlü sanatçıları Müzeyyen Senar, Hamiyet Yüceses, Zeki Müren’in plakları dizilirdi.Sıra hiç bozulmaz altında ki dantel örtü hiç kırışmazdı.Şimdiye döndüğümüzde gramafonun ne olduğunu bilen gençlik çok azaldı.Benim gibi merakı ve tutkusu olan bir ebeveyne sahip gençler hatırlayabiliyor.

Alkışlarla yaşıyorum yeni tasarımında..

JaAaa | 30 March 2009 18:35

Daha önce şurada MYK Medya ile ilgili bir yazı yazmıştım.Şimdi ise MYK Medya bünyesine katılan alkışlarla yaşıyorum’dan bassedeceğim.Hepimizin bildiği severek takip ettiği alkışlarla yaşayanların sitesi yeni tasarımına geçti.Uzun bir bekleyişten sonra böyle güzel bir temayı görmek şaşırtıcı olmaması gerek dimi? Bir sürü yeni eklenen özelliğide cabası.. Hakkında sayfası için buraya,yeni yüzüyle alkışlarla yaşayanların sitesi Alkışlarlayaşıyorum.com‘a girmek için şuraya tıklayabilirsiniz..MYK Medya’ya her türlü çetrefilli ne iş varsa kolaylıklar dileriz.. 🙂

Alkışlarlayaşıyorum.com artık MYK’nın

JaAaa | 12 January 2009 17:22

MYK‘nın yeni girişimi hakkında burada bassetmiştim.Şimdi ise sizlere MYK Medya‘nın satın alarak bünyesine kattığı Alkışlarlayaşıyorum.com‘u bildirmek istedim.Mesut Bahtiyar tarafından kurulan ve kısa zamanda yüksek yerlere gelen alkislarlayasiyorum.com Serdar Kuzuloğlu‘nun ilgisini çeker ve bir buluşma ayarlar..Atlar uçağa İzmir’e gider Mesut Bahtiyar ile uzun uzadıya konuşur.Hikayemizin sonunda alkislarlayasiyorum.com artık MYK‘nın bünyesine katılmıştır ve MYK‘nın satın aldığı ilk site ünvanına erişmiştir.Alkışlarlayaşıyorum.com için MYK Medya’nın düşündüğü planları buradaninceleyebilir,ayrıntılı hikayeye şuradan ulaşabilirsiniz.İlerde çok duyacağız anlaşılan Alkışlarlayaşıyorum.com‘u.. Unutmadan söyleyelim MYK Televidyon‘un sahibi ve pilli network sitelerinden olan 22dakika.org‘da Televidyon‘da program yapmaktadır..

Yazıyorum ama Anlaşabiliyor muyuz?

Culture Orange | 26 July 2008 10:56

Malumunuz ucu bucağı olmayan bir alemin,sanal alemin kalifiye elemanlarıyız.

bakınız ve ne demek istediğini anlayınız!!!
bakınız ve ne demek istediğini anlayınız!!!

Her geçen gün katlanarak çoğalan içeriğin barındığı,doğru veya yanlış binlerce bilginin bulunduğu ve bir o kadar da doğru veya yanlış adamın günde yüzlerce kez girip çıkmasından oluşan bir alem. Kanunlar,ki onlar her şeye cevap verebilen insanlığın menfaatini düşünen yüce olgulardır,onlar bile bu garip alem karşısında “delil yetersizliği” “kanun yok” “suç teşkil etmiyor” “şikayetçi olunmamış” gibi garip gerekçelerle yırtmaya yelteniyorlar. Onlar dediğim kanunlar.Bu olayın toplumsal boyutu idi, bir de bunun bireysel boyutta karmaşa içeren yanları var. Misal duygular,bir gülen surat sizin güldüğünüzü ne kadar anlatabilir? 2 surat koyduğumuz zaman uzun süre mi gülüyorduk yoksa çok sesli mi gülüyorduk? Yazılan yazılarıda okurken sadece yazanı gördüğümüz için,yazıyı yazanı envai çeşitruh hallerinden içine sokuyoruz. Sonra kendi anlamak istediğimiz gibi anlıyoruz. Kızan surat atıyoruz!Konuşurken insanın ses tonu önemlidir söylediği şeyi hangi ses tonu ile dile getiriyorsa o derece şiddetlidir. Ama bunun sanal alemin çoğu ortamında mümkünü yok. Tabiki mühendislerimiz bilek güreşi yapabilen bir sanal kol icat ettilerse ses tonunu birebir yansıtan aygıtıda icat eder ve bireysel kullanıcıya sunarlar…
Tabiki kayıt cihazları sesleri organik olarak muhafaza etmiyorlar. Yine organik. Yani elektronik aksamlar içinde kayıt altına alınan ses,cihazın kendi bildiği yoldan ve kısıtlı çeşitlilikteki bir kombinasyondan yayınlanıyor. Nota bilgim olsaydı daha derine iner bir kaç örnek verebilirdim.