bildirgec.org

yazı hakkında tüm yazılar

yazılarımı nerde yayınlayabilirim

radyobukovski | 23 September 2008 02:51

ya ben bayağı bildiniz edebi kaygı(çok fazla olmasa da)taşıyan yazılar yazıyorum..hani bunlara günlük denebilir..ama bildirgeçte yayınlanan yazıların genel konularına bakıyorum;edebiyattan epeyce uzaklar..yanlış yerdemiyim..eğer öyleyse pilli gibi ticari yönü de olan başka siteler önerebilir misiniz yazılarımı yayınlayabileceğim..şimdiden teşekkürler..

karakterleri kopyala yapıştır

bakiyyebemolu | 20 September 2008 19:41

zaman zaman yazılarımızda klavyemizde olmayan karakterlere ihtiyaç duyuyoruz. ben ms word’un simge ekleme özelliğinden yararlanıyordum. bir diğer yol da sembol yazı karakterlerini kullanmak. yazının konusunu oluşturan web aracı ise Copy Paste Character. sitede bulunan simgeleri fare ile seçerek kopyalabiliyorsunuz ve istediğiniz yere eklebiliyorsunuz. bana bunların html kodları lazım diyorsanız şuraya ve şuraya bakabilirsiniz.

Ben bu bildirgeç’i kırarım!

f205 | 05 September 2008 23:04

Yıllar geçti popülaritesi benim için asla düşmedi. Her gün girip tonlarca yazı okuyup, binlerce konu hakkında bilgi ediniyorum.

Hiç bir zaman kirlenmemiş ne güzel sitem canım bildigeç’im.

Ya ben anlamadım, ya da bir gariplik, her seferinde bildiri girmekten biraz daha soğuyorum.

Bu bildiler kaç günde online oluyor?
Bildiriler neye göre online oluyor/olmuyor?
Bu yazıları kontrol eden dostlarımız kimler?
Sistem nasıl işliyor?

Anlayamıyorum, yazı yazmak istedikçe, bildirgeçe yazmaktan soğuyorum.

Dinliyorum?

boğazın soluğu çınarlardaydı

aylakadamveben | 05 September 2008 13:25

emirgan çınaraltında,çaybahçesinde oturuyorum,yanımda insanlar..şimdi iyice zor..gerçi şu kızlar.leman falan okumuşlukları var onların.yine de genel düzeyin düşüklüğünden bahsedilebilir.bana göreliğini de ekliyelim.biraz komik görünüyolar.onlar farkında değiller tabii.kıyafetlerinin çizgisi hemen hemen aynı her zaman.bir tek renkleri.. biri ne renk giymişse,diğeri zıt renk giyiyo,giymeye çalışıyo.bu zıtlık bi tür bağımlılığı peşisıra getiriyo sanki.hissediyosun yani.bi kızkardeş ben şunu giyiyim dediyse,diğeri bakıp hee o bu renk giydiyse ben de şu renk giyiyim diyo.birbirine görelik.efe kucağımda bi sağa bi sola eğiliyoruz.bunu tekrarlıyoruz.çok hoşuna gidiyo efe’nin.annesini haberdar etmek istiyo bu hoşnutluktan.bi süre uğraşıyo bunun için.sonunda beceriyo.annesi bize dönüp gülümsüyo.ama yapmacık bi gülümseme bu.efe’nin kahkahalarla gülmeye devam etmesi..sonunda anlıyo anne efe’yi güldüren olayı.annenin bi süre durumu kavrayamamasına hak veriyorum.çünkü ben de pek ihtimal dahilinde diye düşünmüyodum efe’nin bu kadar hoşuna gideceğini bu sağa sola sallanmaların.sen de sallanarak oku bu yazıyı..nasıl okunuyo o ya.yani ingilizce mantığıyla çözmek gerekiyo heralde.yolda durup hangisine oturalım dediklerinde de ben bu ismi zor mekanı seçmiştim.bank benzeri tahta koltukların üzerine turuncu minderler koymuşlar hem kıçının altına hem sırtının yaslanacağı yere.çok rahatmış gibi duruyo ya.kıçımın aklı o koltuklarda kaldı valla.isim ve koltuklar değil yalnız fark.bir sosyal statü farkından da bahsedilebilir.tikimekanı diyo bizimkiler.koltuklardan üzerinde oturanlara çeviriyorum bakışlarımı.pek şaşırtıcı bi görüntüyle karşılaşmıyorum.hani söyledikleri doğru ama,bu tür mekanların genel profili budur ki..tavla oynayan yaşlı insanlar.işte bu görüntü asıl farkı yaratan ve bizim mekanın diğerinden ayrılığını vurgulamaya çalışırken ‘halk’ kavramını kullanmaya götüren bizi.yandaki mekanın adı mı ne..tamam söylüyorum.ama dikkat et çözmeye çalışırken moralin bozulmasın;sheesha..aynen böyle yazılmış..iki bardak çaydan sonra bi fincan da sütlü kahve geliyo.sütlü içerim ben.sütlü ve şekerli.o sabah baktım evde nescafe kalmamış.markete gitmeye de üşeniyorum.hızır gibi yetişen türk kahvesini buluyorum buzdolabında ve çocuklar gibi seviniyorum.içince farkediyorum ki bu türk kahvesinin tadı nescafeden daha hoş.yok üstüne içimi yumuşak falan yazmışlar da..hayır efendim,ne kadar yırtınarsan yırtın bu türk kahvesinin yerini tutmaz senin nescafen.ha duyanı ağzını bi karış açık bırakacak bi hayretle başbaşa bırakacak olan türk kahvesine süt katma durumu var..sen ne diyosun bilmiyorum ama ben pekala orjinallik diyebilirim ve diyorum buna..sen bunca öv türk kahvesini sonra ertesi sabah evde hala türk kahvesi bulunmasına rağmen markete yollan nescafe almak için..ne diyim..alışkanlık diyim mi..kafamı sağa çevirip,kucağımdaki ali efe’den uzakta tumaya çalıştığım elimdeki fincan sabit dudaklarımı fincana doğru uzatıyorum..biraz sonra tepsiyle yeni çaylar geliyo isteğimiz dışında,hiçbirimiz almıyoruz..bu zorla çay içirtme politikasından rahatsız söyleniyo içimizden bir kaçı..kimbilir belki de o an karar veriyoruz ortak bir içgüdüyle,bi daha gelirsek ismi zor sheesha’da oturmaya..

Şarap

fevkulbeser | 30 August 2008 16:09

Efendiler, Ömer Hayyam beyden dinleyip, aklımda kaldığı kadarı ile size “şarap” içkisinin tarihini anlatayım.

Fevkâlade evvel zemanda bir acem kralı yaşar imiş. Bu acem kralı avlanmaya meraklı ve de pek yetenek sahibi imiş. Bir gün yâverleri ile avlanırken havada bir kartal görmüş. Kartalın boynunda bir yılan kartalı boğuyormuş. Bu temâşa karşısında okunu ininden çıkardığı gibi yılan hayvanını, kartal kuşunun boğazında vuruvermiş. Krala keskin bir bakış fırlatan kartal kuşu, süzülerek mekândan ayrılmış ve kralın yâverleri, kralın harikulâde isabetli atışını o günün saray muhabbeti olarak dilden dile anlatmışlar. Gel zeman git zeman bir gün kral yine avlanırken aynı kartal kuşu çıka gelmiş ve kralın ayağının altına bir kaç tohum bırakıb oradan uzaklaşmış. Kral bu tohumları ekmiş ve çıkan nebâtatın meyvasının suyunu çıkartıp, bir küpe doldurmuş ve mahzene kaldırmış. Kral küpteki suyun zehirli olduğuna inanmakta imiş.

rastgele seçilmiş fasulye mercimek veyahut nohut…

miau | 19 August 2008 14:59

Rastgele seçilmiş fasulye mercimek veyahut nohut…

Yüzlercesinin arasından seçildiğini bilerek pamuktan yatağına sereserpe kurulacak!

Diğerleriyle birlikte aynı kefeye konmadığından hayli rahat,burnu büyük ilgide hatta…

Zamanı geldiğinde pamuktan çarşafını canı acımadan delecek,
onca emeğe,bekleyişe,ilgiye karşılık,topraksızlığına rağmen “özen” e yeşererek cevap verecek!

köklerinin toprağa gömülmesini bekleyecek….

rasgele seçilmiş fasülye mercimek veyahut nohut

yerleştiği kap “Deney”in sonunda yıkanıp rafa kaldırılacak!
Oysa “birtanecikliğine” binpişman kuştüyünden yatağıyla birlikte çöpe atılacak….