bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Eski atta yeni süvari

uykusuz kutup ayisi | 06 January 2009 14:53

http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetay&ArticleID=1043398&AuthorID=75&Date=06.01.2009&b=Eski atta yeni suvari&a=Can Dundar&ver=92

mutfagın altın çağı…

nazokiraze | 06 January 2009 12:32

Dünya yemek tarihi hakkında araştırma yaparken iki ünlü kişiye rastladım bu alanda birisi Careme ,döneminin dahi aşçı ünvanlı başaşçısı.Fransız mutfagının en önemli sanatkarı.

1800 lü yıllarda dünyada mutfagın altın çağı olarak bilinen dönemde tüm dünya bi aşçıbaşıyı konuşuyordu.

Marie Antoine Careme çeşitli baronların, dışişleri bakanının dışında Polonya Karalı ve Rus Çarı gibi önemli kişilerin aşçısıydı.Aslında mimar olmak isteyen Careme küçük yaşta amcasının lokantasında çıraklık yapmaya başlayınca yemek sanatının temelleri atılmış oldu. Sofrada çorba sunuşundan yiyeceklerden yaptıgı heykellere, pek çok aşçıbaşı yetiştirmesinden yazdıgı eserlere kadar o dönem herkesçe takdir edilen bir aşçıydı. Yaşadığı dönemde Fransa’da yüksek aşçılık sanatı denen bir yemek tarzı oluştu.Napolyon Bonaparte zamanına denk gelen Careme Fransız mutfagına pek çok şey katmıştır.

tantuni yememiş insan çeşidi

nazokiraze | 06 January 2009 11:46

Bundan altı yıl evvel eşimle Avcılar’da geziyorduk, birden hadi tantuni yiyelim dedim eşim bana öylece bakmış tantuni yememekle kalmamış ne oldugunu bile bilmiyordu. Bende hiç sormamıştım biliyor sanıyordum.

Tantuniye yumulmasıyla bitirmedi bir olan eşçagızım bundan bunca yıl mahrum olmasına anlam verememişti. Tantuni şalgam suyuyla daha güzel gider limonda sıkacaksın ama 25 yaşındayken tantuniyle tanışan eşim kolayla falan götürdü tantunileri.

Mersin’e has bir kebap tantuni, sıkma denen lavaşların içine konarak yeniyor Arap kökenlidir.Et satırla dogranıyor saç üzerine yapılıyor. İçindeki baharatlarrın miktarı,çeşidi, yag oranı değişkenlik gösteriyor. Hatta tescil edilerek markalaşmış durumda tantuni.

Tam bir ÇarkıFELEK !

Ertugrul1986 | 06 January 2009 10:58

Hiç düşünen olmuşmudur gerçekten merak ediyorum. Evet Mehmet Ali Erbil’in sunduğu Çarkıfelek’ten bahsediyorum. Kimsenin elimde bariz bir kanıt yok ama göz var be birader… Sen bilmem ne iline bağlanıyorsun Araba, 100 TL vs. veriyorsun. Toplasan 10 dk sürüyor. Peki programın başından beri orada olan 3 yarışmacı? Hadi 3 yarışmacıyı geç. Kim kazanırsa deriz olur biter. Ya finalist? Bir dikkat edin lütfen Finalist ile bilmem ne ilinde bağlanılan kişiye sorulan sorular aynı mı ? Soruyu bırak kazanılanlar aynımı? Peki biraz daha çevireyim çarkı, feleğe gelelim biz. 15-20 tane renkli zarf var. Önce zarflar seçiliyor, sonra sorular soruluyor. Yani anlayacağınız sorular zarfa göre soruluyor. Zarfta araba filan varsa finalist yandı. Kazık bir soru patlıyor hemen ardından.Sonrası ? Sonrası ”Ayy ayy maalesef eğer bilseydin 18 senin olacaktı. Bakalım 18 de kaybettin..Araba !”… Sıkıyorsa şunu yapsınlar bizde görelim. Zarfların hepsi aynı renk ve numarasız ve sorular önce sorulursun… O zaman n olur söyliyeyim oradaı ki hakkı ile kazanır… Hep kazık sorulursa zaten kimse başvurmaz diye düşünüyorum. Peki birde şunu soralım canlı yayınla bağlanılana neden hemen araba veriyor ? Sizce bu hak mı ? Peki neden canlı yayındakine ? Bunu programın sonunda anlayabilirsiniz az çok. ”Yarın Ankara’dayız, Mersin’deyiz” vs… Anlayacağınız oranın halkı ile alakalı. Halk ertesi gün acaba bize gelirler mi diyerek ekran başında kilitli kalması… Yalnız şunu söylemeliyim ki gidilen yer önceden belirleniyor. M.Ali Erbil zaten ağzı ile söylüyor.Süpriz filan yok. Bu yazdıklarımı bilmeyen yoktur ama ben yinede yazmak istedim.

Masalsı

ceyhunak | 06 January 2009 10:09

Bir varmış, bir yokmuş;
Masal misaliydi.
Bu masaldan söz etmediler..
Hiç bana bundan bahsetmediler;
Bana senden bahsetmediler.
Tanıştık ve Ayrıldık;
Mazisi olmayan bir şeydi bu,
Hatırası da olmayacaktı,
Çünkü çok kısaydı..
Ayrıldık..
Bu en büyük ceza bana..
Sana ne desem artık boş;
Yüreğinde ki ışık loş,
Böylesi artık çok boş.
Çekme ellerini üzerimden,
Benden ve şiirlerimden.
Dilim bile varmıyor,
Bu son sözü söylemeye..
Gitme,
Gitme,
Ardına bakıp da;
Böyle bırakıp gitme.

ÖZGÜVEN

teacher07 | 06 January 2009 09:23

Gerek toplum yaşamında, gerek çalışma dünyasında başarının temeli, kişinin kendine güvenidir. Üstün yetenek, kişi bunu kullanacak güvenden yoksunsa yeterli olmaz. Ancak, herkes kendine olan güveni artırabilir. Herkesin övgüye değer nitelikleri vardır. En utangaç, en çekingen kişiler kendi kendine güvenir duruma nasıl gelirler acaba?

Kendine güvenir biri olma isteği çağımızın olaylarındandır. Teknolojik toplum içinde, kendine güvenme konusu kaygılar yaratmaktadır. Kişi, kendini insan olarak kabul ettirmek gereksinimi duymaktadır. Toplum, küçük, dağınık tarım toplumu olduğu çağlarda, bireyler yerlerini bilmenin güveni içindeydiler. “Üstün” ve “Aşağı” ların kimler olduğunu biliyorlardı. Sanayi merkezleri, modern şehirlere dönüşmeye başladığında, söz konusu rahatlık kayboldu. İlk bakışta çok kolay görünen, insanın ne isterse olabilme durumu çekiciydi. Ancak bu o kadar kolay değildir. Kişinin bir takım yetenekleri olmalı, bunları ortaya koyabilmek için kendine inanması gerekmektedir.