bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

fışkıran tarih…Haleplibahçe

nazokiraze | 20 January 2009 12:34

Baba tarafım Şanlıurfa’lıdır. Siirt’ten Urfa’ya göç sonucu oralı sayılırız,arap asıllı babam tayfası üç kuşaktır İstanbul’dadır. Oraları bilmeyiz ancak küçüklügümden beri oraya gitmemiş olmak beni çok yaralar babamın da benim de hiç gitmemiş olmamızın verdiği merak mı? Yoksa gerçek anlamda tarihi içinde barındırdığı için mi ? bilinmez ezelden beri gitme isteğim başıma vurur.

Şanlıurfa’da kentsel dönüşüm projesi için kazı yapılırken bir şey bulundu. Bulunan şey mozaik parçalarıydı ve hemen yetkililere haber verildi, sonuç mükemmel ve şaşırtıcı iki metre aşagıda muhteşem bir buluntu çıktı memleketim olan Urfa’da Şubat ayı kış soğuklarında ortaya çıkan buluntu bir genç kız maskıydı.Milattan önce Seleukos medeniyeti tarafından kurulan antik Edessa Kenti bu maska Edessa Güzeli denilmesine sebeb oldu.Sonraları maskın devamı ortaya çıktı O dönem Roma’ya bağlı olan bu bölgenin eşi bulunmaz sanat eserleri Urfa’nın göbeginde günışıgındaydı artık.

fetullah gülen ve ergenekon(can dündar)

Thing | 20 January 2009 12:20

http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetay&Date=20.01.2009&ArticleID=1048233&AuthorID=75&b=Fethullah%20Gulen%20ve%20Ergenekon&a=Can%20D%C3%BCndar&ver=35

SatıR(larım)

adoxxoda | 20 January 2009 12:12

Bak kimse anlamıyor bizi
Boş boş bakıyorlar satırlarımıza
Sen beyaz sayfa kalemimle kirlenen
Sen kara yazı kağıt üstünde dans eden
Dünyanın sırrınıda verecek olsan
Görmek istediklerinden başka göremezler
Gözleri kararmış yürekleri kararmış
Sevdadan bahsetsen küfür sayarlar
Kilitlenmiş yürekleri kördüğümlenmiş
Anahtar olsan açamazsın kilitlerini
Lokman eli olsan çözemezsin düğümlerini
Anlatamadım sende saklı olanı
Büyük harfler kullandım yine çare olmadı
Dört bir yana astımda sözcüklerini
Yüzünü çevirip bakan olmadı
Dar ağacına mı assaydım seni
Belki böyle çekerdin dikkatlerini

Ağlamak istiyorum

nebilim | 20 January 2009 11:05

zalim dıpçiklerinin alnında patladığı yavruların yaralarını saracak
yavruları kucağında can veren anaları kefensiz gömecek
ebabilin pençelerindeki taşlar gibi zırhları delip geçecek
kurşun biten topraklarda huzur yeşertecek
yaradanın adıyla canına kastedilen mazlumlara yeni bir ruh verecek
dünyada adaleti hüküm kılacak bir devlet kuracak
nil’i yarıp musa’yı kadim topraklara hakim kılacak
yeryüzündeki zulüm yangınlarını söndürecek
gerçekleri rüyadan koparacak
bir gözyaşı ile ağlamak istiyorum
ama biliyorum
hüküm süren öyle bir zulüm ki
bu gözyaşını bile nemrut ateşine atacak

HABABAM SINIFI RIFAT ILGAZ

nrhnmrl | 20 January 2009 10:24

hababam sınıfı
hababam sınıfı

Rıfat Ilgaz ismini eminim çoğu kez duymuşsunuzdur.İzlemekten bıkmadığımız ve ne zaman görsek olduğu yerden izlemeye devam ettiğimiz izlerken de hem eğlendiğimiz hemde hüzünlendiğimiz Hababam Sınıfı’nın yazarı.Rıfat Ilgaz Kastamonu Cide doğumlu.Şair ,yazar ,öğretmen Rıfat Ilgaz.1944 de çıkan SINIF adlı şiir kitabı sıkıyönetim kararı ile toplatılmış.Kapatılmış olan pek çok dergi ve gazetede yazılar yazmış.Gerçek gazetesi,Markopaşa,Dolmuş dergisi bunlardan bazıları…
İsminin yasaklı olması nedeniyle DOLMUŞ adlı dergide HABABAM SINIFI’nı takma adla dizi olarak yayınlamış.
1961 anayasası yürürlüğe girdikten sonra ancak kendi adıyla pek çok gazete ve dergide şiirlerini ve yazılarını yayınlamış
Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra adlı kitabında 1980 döneminde göz altına alınışını ve yaşadığı olayları anlatıyor.Daha ayrıntılı otobiyografiiçin.
Şair de dedik ya işte kendi yazdığı o güzel şiirleri kendi sesinden dinlemek keşfetmek isterseniz buyurun.
Hababam Sınıfı Rıfat Ilgaz’ın kendininve oğlunun okul anılarına dayanarak yazdığı bir roman.Hababam Sınıfı’da ki tiplerin nasıl oluştuğuda buradaki yazıda mevcut.
Hababam Sınıfı’nın yönetmenleri.
Hababam Sınıfı için çeşitli yazarların yazdığı yazılar.
Hababam Sınıfı’na ait birkaç video.
Bir de tabii ki Hababam Sınıfı’nın o eşsiz müziği var.Hangi müzik eseri hızlı çalınınca sevinç ve gülümseme yavaş çalınınca hüzün ve ağlama hissi uyandıra bilir ki.Bunu da tabii ki Melih Kibar başarmış.”Melih Kibar’a Hababam Sınıfına yaptığınız bu müzikten ne kadar telif ücreti aldınız? diye sormuşlar.Melih Kibar’da eğer ben Avrupa’da yaşayan bir müzisyen olsaydım,Siz benimle söyleşi yapmak için tapusu bana ait olan özel aday özel helikopterle gelirdiniz demiş”Varın Rıfat ılgaz’ın alacağı telifi siz düşünün…
Eserlerinden birakaç bölüm okumak isteyenlere
Filme ait bir müzik neler oluyor hayatta
Ölenlere rahmet kalanlara sağlık diliyorum.

Şafak Sökmek Üzere

ceyhunak | 20 January 2009 09:24

Şafak sökmek üzereydi, sabahın o bakır rengi geceme vururken, ben senin kıyılarına vurmuştum. Saat 5’i vurdu, gözlerin gözlerimi. Zaman hiç durmadı koştu, ellerim ellerinde durdu. Saçlarını savurdun, gönlüme doladın, tam boğulmak üzereydim, bir den yok oldun. Şafak sökmek üzereydi, ama ağzımızdan kelimeler sökülüp, dökülmedi. . suskunluğumuzun kelimelerini dinledik, ne çok şey anlattık birbirimize. Sessizliği paylaştık öylece. Paylaşacak ne çok şey var aslında istenirse, bir hayat, bir kader, bir ömür, bir sessizlik… Yan yanayız ama ayrıyız, bir nasıl yaşarız. Bir yüzün aynada, yansıman yanımda, sen kendine bakarken, ben sana bakıyordum aslında. Yansımalar yansıttı seni bana. Şimdi al eline bir mendil, salla ardımdan. Hani şu eski filmlerde ki gibi… Neden mendil sallanıyor şimdi anlıyorum, gideni ardında göz yaşı akıtıldığı için…
Bu şafak hep sökmek üzere. Sökülecek daha çok gece var

Yer Altında Maden Saklama

ozgursfk | 20 January 2009 08:49

Metal Malzemenin Toprak altında gizlenmesi oldukça zor hatta gerekli maksimum özen gösterilmez ise imkansızdır.

Silah Kazısı
Silah Kazısı

Saklanmadan önce mutlaka gres yağı ile kaplanması, hava ve su geçirmeyecek şekilde ambalajlanması gerekir. Kaldı ki normal ortamda bakımı az yapılan bir silahın namlusu bile hava daki nemden dolayı karıncalanma veya halkavi adı verilen korozyona uğrar ve kullanılmaz hale gelir. Eğer malzemeler gömüldükleri yere bir kaç gün içerisinde çıkarılmak amacıyla gömülmemiş ise sarıldıkları gazete sayfalarının tarihlerine bakıldığında çoktan kullanılamaz duruma gelmiş olmaları gerekirdi. Sergilendikleri şekilde pırıl pırıl durmaları bakım yapılsa dahi imkansızdır.

Pırıl pırıl silahlar
Pırıl pırıl silahlar

Dahası diyelim ki demir dayandı şans eseri bir şey olmadı peki mühimmatın barutu nasıl dayandı toprağın nemine. Buda ayrı bir soru tabi.
Bu yazı gösteriyorki bu silah ve mühimmatın bulundukları yere gömülmesi bir kaç günlük bir iştir.

aşk’ın halleri (mi)?

kahramancayirli | 19 January 2009 19:23

gerçek bir sanatçı: zuhal olcay
gerçek bir sanatçı: zuhal olcay

zuhal olcay’ın “aşk’ın halleri” albümünün çıktığını öğrenmemle beynimde şimşeklerin çakması aynı saniyeye rastlar. şaşkınlık, kin, uyuz olmak böyle hepsi birleşti oturdu zihnime. olcay’ın attığı her adımı, her sözü, oynadığı filmlerde her mimiği, jesti bana çok kıymetli gelir. belli ki yeni tertemiz sade bir albümle karşımızda; dinleyelim derinleşelim. ama niye albümün ismi “aşk’ın halleri”? ne olur biri bana bu ismin aşkın nur yengi’nin 2008 yılı başında yayınlanan albümünün ismi (aşk’ın şarkıları) ile bir alakası olmadığını söylesin. tamam, kabul ediyorum önemsiz bir durum üzerinde durduğum, mühim olan güzel sözler, içli tınılar, olcay’ın sesini yeniden duyabilmek (bu satırların yazarı buna da razı)…bu bir satış tekniği olamaz elbet değil mi. kaç kişi nur yengi’nin albümünün ismini tutacak aklında da olcay’ın yeni albümünün ismiyle bağlantı kuracak.