bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

es ki cüz ahkam

mengu yincge | 25 January 2009 13:43

1 (muayyen)

kırk kere kırık olmasın
son yere başa vurmasın
al yaşmak boşa toz konmasın
gelen ay dolun ay büyün bozulmasın

2 (katıbe)

bırak bırak kendini
yükünü tutarım günahların
sen düşsen ben gerçeğim
özüm doğru sözde yalanım
muhasebe satan seytan
kalan atım itim otum yosma vatanım

3 (cüz)

es ki üç dört
canım bir susuşun başta
değer canım ruhun yüreğe
sihir çalan oyun oynan zaman içün
yağmur gölgede güneşte düşse
düşse de kapıma açık tüm yalnızlık
ağlayan sen anlamayan ben
ters yoksa da hiçbir olmaz say da
başka sadece başta sonsuz kaçırmayan

“OY”nak AFŞİN’İN KEÇİSİ

sevde837 | 25 January 2009 13:01

“ Seçim de yaklaştı! Bir vatandaş olarak soruyorum size: “Kaçımız Afşin’in Keçisi olmuş sandık başına gidiyoruz …
Oy atmaya mı yoksa kendimizi oynatmaya mı BU KADAR KOŞULLAN MIŞIZ? ”

AFŞİN’İN KEÇİSİ

“ Bir zamanlar Afşin adında muhterem bir kişi varmış. Yaşamını idame ettiği medresede eğitim vermek isteyince ahaliye haber salmış. Okuma-yazmaya istekli çoluk çocuk, yaşlı genç demeden herkesi medresesine çağırmış. Günler geçmiş, gelen giden olmamış. Bakmış bu böyle olmayacak: beslediği bir keçisi varmış, onu ahırından çıkarıp boynuna geçirdiği iple medreseye getirmiş ve karşısına aldığı keçiye başlamış tüm bildiklerini anlatmaya. İş bu ya her anlattığı bilgiden sonra keçiye anlayıp anlamadığını soruyor ve anladığını görmek için bir eliyle tuttuğu ipi çekiyormuş. Böylelikle keçi başını sallıyor ve Afşin de keyifleniyor ipin ucunun elinde olduğunu unutuyormuş. Gel zaman git zaman günler böyle geçmiş. Afşin anlatmaya devam etmiş, keçi de dinlemeye…Artık yapmak istediği şey öyle bir hal almış ki keçi ipi çekmeye gerek kalmadan her söylenene başını sallıyormuş. “

Bu hikayenin sonunu siz tamamlamak ister misiniz?

NEFRET

westblue | 25 January 2009 12:15

Neden sorusuyla çözebilecek hiçbir şey yokmuş gibi kargaşaya atılıyorum atmak istiyorum satmak istiyorum kendimi geleceğimi geçmişimi dilimi. Dinimi. Işıkların kaynağında yanarak erimek savrulmak donup parçalanmak istiyorum. Perişanlığım içinde tenezzül etmeden kafamı önümden kaldırmamak kaldırmak isteyenleri öldürmek istiyorum işkence yaparak. Uyanmamak uyumamak yaşamamak doğmamak istiyorum. Yeni bir günün olmamasını diliyorum. Hissetmiyorum istiyorum.

Bir dilenciyle sevişip bir polisle kavga etmeyi bekliyorum sokağın bir ucunda. Ellerimle solucan parçalayıp yemek istiyorum daha sonra dini evlere kusarak çarmıha gerilmek taşlanmak istiyorum tüm halkın önünde onlara bakmadan ahlamadan ağlamadan gülerek. Cezaların en ağırında görev almak rol almak ve en erken dövülmek istiyorum. Tebessümle.

Dilin Yozlaşması

mcen | 25 January 2009 10:43

Dil, bir toplumun kültürünü ve karakterini yansıtan en önemli varlıktır.
Dilimiz gelecek nesillere aktaracağımız koca bir miras. Ancak bunun bilinçsizliği dili yozlaştırmamıza neden oldu. Lâf arasına sokuşturduğumuz yabancı kelimeler ve düşüncelerimizi kısa yoldan nasıl anlatırız fikri , dilimizin basitleşmesine yol açtı. Üstüne üstlük bir de mantıksızlık eklenince, dilin yok olmasındaki tehlike farkında olmadan had safhaya ulaşıverdi.
Geçenlerde çarşıda gezerken bunun birkaç tane örneğine rastladım. Vatandaş gitmiş üçüncü sınıf lokantasının ismini “Lokanta Restaurant” koymuş. Daha bir havası olsun diye koyduğu açıkça belli ama mantıklı düşünülmediği de ortada.
Üniversite bittikten sonra alanda uzmanlaşmak adına “yüksek lisans” yapılır. Ancak ben bunun “mastır yapmak” olarak adlandırılmasına karşıyım. Bir de bunu Türkçe bir kelimeymiş gibi “master” yerine “mastır” olarak yazmak mantığın sınırını zorluyor.”Master” ‘ ın kelime anlamı “uzman” veya “usta” dır. Şimdi kelimeleri yan yana getirelim. “Usta yapmak”, “uzman yapmak” . Hiçbir anlam taşımadığı açıkça ortada.
Başka bir yozlaşma etkisini internet üzerinden hissediyoruz. Sanal sohbet ortamlarında kullanılan kısaltmaları anlamak için kafa yormak gerekiyor. Öyle kısaltmalar var ki beş-on dakikada zor çözebiliyorsunuz. Bu işin abartısı ama bunun böyle olduğunu da biliyoruz. Ancak geçen yıllarda bir sohbet odası yöneticileri dili iyi kullanım adına önemli bir adım attı. Eğer, üye Türkçe yazım kurallarına uymaz ise sistemden uzaklaştırılıyor. Bu da kullanıcıyı dili iyi kullanıma itiyor ve dilin gelişim ve korunumunda önemli bir adom oluyor.
Son olarak şunu söylemek gerekirse dilimizin korunumu , milletimizin irade ve vicdanına bağlıdır.Unutmayalım ki dil, toplumun kültürünü oluşturan ve onu ayakta tutan CANLI bir varlıktır.