bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

tart-ı-ş-ma.

morfik | 26 January 2009 14:05

_uyurken sakladığın kelimeler rüyalarıma ait olmamalıydı sevgilim..günün en dinç anında söylemeliydin.acizliğimizi yenebilecek bir zamanda.

_Vışşşş, yaz bunu bi kenara. teraziye koyulan kkilogram şeysilerinin ozel bir adı var mı?

_son zamanlarda kalbime ayaklarımın ağır geldiğini biliyorum. on ton kalmak istiyorum. özelsiz- adsız bırakma beni yeniden söylüyorum

_.sevgilim benim, bana dair ,bana ait. hoşuna gidiyor sandım ama hoşuna giden benim sanırım.

_bir kitap okursun hoşuna gider. sevdiğin bir müziği dinlemek hoştur. tiramisuyu yemek de öyle. ve sohbet etmek. hoş.. hayatım hoşluklarla dolu zaten. daha fazlasını istiyorum.

Yaşam ve Yaşamak

sudenayay | 26 January 2009 12:07

Dünyayı çok çeşitli insanlarla ortak kullanırız. Dünyayı bir mekan olarak düşünürsek ,aslında diğer insanlarla paylaştığımız şeyin açılımı hayattır. Neden mi, yaşadığımız hayatı dünyada yaşıyoruz. Bu mekanda ki kişiler farklıdır; dolayısıyla çok renklilik ve seslilik de beraberinde geliyor. Hayatı herzaman olduğu gibi kabul edip, yaşamak lazım. Yani karşımızdaki insanın kişiliğini, davranışlarını, dış görünüşünü vs… olduğu gibi kabul etmek aslında…Tabi ki onun yanlışlarıyla değil, doğru olan yönleriyle kabul etmek; sonuçta yanlışlarını düzeltecek olan da kişinin kendisidir.

Hayatta herzaman yaşanılan yada görülen, işitilen davranışlar akıl süzgecinden geçirilerek bir sonuca varılır. Bunun adına kabaca mantık da denilir. Aslında bu kabaca tanımından hiç hoşlanmadım; bunu değiştirirsek ortalama dersek kanımca daha uygun olur.

26 Ocak ve Televizyon

| 26 January 2009 10:49

http://punto-punto.blogspot.com/2007/01/26-ocak-gn-bir-ey-hatrlatyor-mu-size.html

niye ??

morfik | 26 January 2009 10:31

Bir yol. Parke taşları olmaksızın, topraksız, tozsuz , kokusuz..sadece yol.
ve kırk üç insan adım adım ilerliyor varacaklarına.
Kimi geç kalmış beş on dakika. Kimi gidemeyecek. Kimi erken davranmış. Kimi tam zamanında. Kimi, zaman kavramından mahrum.

Siyah paltolu adam heyecanlı, baklava dilimli adam, kot pantolonlu delikanlı, koyu kahve gömlekli adam hepsinden heyecanlı, mavi yeşil karışımı gözlerine bakmadan geçtiğim bitkin delikanlı da bitkinliğine rağmen heyecanlı..
Muhtemelen gri iç çamaşırlı bakir sevgili, siyah çoraplarını özenle giydiğini düşündüğüm umutsuz baba, beyaz atletini dün giymiş anlaşılması zor hasta, beresinin içerisinde dağınık saçlarını saklayan abi, siyah kol saatini bir süs olarak taşımayı çoktan bırakmış evlat, abiden daha heyecanlı..
bağcıklı siyah ayakkabılarıyla evden ilk çıkan kardeş, elleri narin ve kapalı müzisyen , heyecanlı, burnuna darbe almış adamın- her insana özgü bulunan o parçacık ne ise kırılmış işte, o da heyecanlı..
kirli sakallarıyla avare mühendis, kolları bir maymununki ile aynı uzunlukta olan çocuk da heyecanlı..

YOBAZLIK

YALINSAK | 26 January 2009 09:46

Yobazlık, kendi doğru bildiğinin dışında doğru kabul etmeyen, kendi yanlışını başkasının doğrusundan üstün gören sakat bir anlayıştır. Yobaz ilme, akla önem vermez. Sert ve kırıcı olur. Yobazlık şifasız bir illettir. Örnek vermek gerekirse;

Müstehceni mübah göstermek gayretiyle demokrasiden, hukuktan, insan haklarından, estetikten, sanattan, medeniyetten dem vurup, çıplaklığı, çirkinliği, aklâksızlığı, namus katlini alışkanlık haline getirenler karşı taraftabaşına eşarp bağlayan hanımlar için “irtica” yaygarası kopartıyorlarsa, bilin ki yobazlık burada zirveye çıkmıştır. Bunlara “Devrim Yobazları” diyebilirsiniz.