bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Moai: Dev Heykellerin Sırrı

admin | 27 February 2009 13:06

Başındaki Pukao'suyla bir Moai
Başındaki Pukao’suyla bir Moai

En yakın kıtaya 3700km, en yakın yerleşim olan kara parçasına 2000km mesafede, 165km²’lik ufak bir ada: Paskalya Adası. Doğru düzgün sahili olmayan; ne bitki örtüsü, ne coğrafi özellikleri, ne de yeraltı kaynakları ilgi çekici olmayan bu volkanik adanın dünya çapındaki şöhretinin tek sebebi var: Moai.

Adaya Easter Island ismini, Avrupalı kaşiflerden biri, bir Paskalya Bayramı arefesinde adaya çıkması sebebiyle vermiş. Ancak adanın gizemi, Avrupalılar tarafından keşfedilmesinden çok çok öncesine dayanıyor. Adaya ilk ayak basan Polinezyalı denizcilerin adaya nasıl ulaştığı, aylarca açık okyanusta nasıl hayatta kaldıkları bir sır, adayla alakalı çok sayıdaki gizemden sadece biri.

İlk yerleşimciler hızla evler ve köyler inşa etmeye başlamışlar. Elips şeklindeki bu ev inşa tarzının, adaya ilk gelenler tarafından ev ihtiyacını en pratik şekilde karşılamak için teknelerini ters çevirmek suretiyle ortaya çıktığı sanılıyor.

Tekne-Ev Temeli
Tekne-Ev Temeli

Adanın bitki örtüsü çoğunlukla palmiye ağaçlarından oluşuyordu. (Bugün sadece çayır çimen kalmış) Yerleşimciler yüzlerce yıl boyunca ev, tekne vb. temel ihtiyaçları dışında, Moai inşaası için de bu bitki örtüsünü tamamen yok etmişler. Adada nüfus arttıkça, değişik yerleşim bölgeleri, köyler oluşmuş ve kaçınılmaz olarak ada halkı klanlara bölünmüş. Birbirleriyle devamlı çatışma halinde olan bu klanların tek bir ortak noktası vardı: Moai inşaası ve bunun etrafında oluşmuş kült.

hat

admin | 27 February 2009 11:36

tepeden bakınca
amansız bir düştür
yaşamak
altımda karıncalar
üstümde bir şarap şişesi
içimde cennet

hadi bu defa sen yemin et beni
terk etmeden ölmeyeceğine
ki ben çoktan incittim tanrıyı
çoktan değiştirdim yolumu
korkularım vardı
kendinden menkul acımasızlıklarım
yenildim defalarca
ve
yeniledim zamanı
kırmızı bir memenin ucunda

ki
tepeden akınca
benzersiz bir düştür
aşk
altımda peygamberler
üstümde parmak izin
içimde kedi

bu gece yine
bir zürafanın içinde inlemeli

celâl hikmet
27209 istanbul

CHP’Mİ GARİP YOKSA TOPLUM MU ?-1

admin | 27 February 2009 10:21

C.EREN ÇELİK

Yıllardır bu ülkede CHP’nin politikaları ve Deniz Baykal eleştirilir durulur…

CHP’nin sol parti kimliğinden uzaklaştığı, sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini uygulamadığı gibi pek çok nedenle eleştiri okları bu partiye yöneltilir…(Kİ bende bu eleştirilere canı yürekten katılırım)

Ancak işin ilginç tarafı 1980 askeri darbesinin ardından yeniden açıldığı 1992 yılından bu yana CHP’nin ilginç bir oy grafiğinin olması…

CHP 1992’de Deniz Baykal liderliğinde yeniden kurulduktan sonra ilk olarak 1994 yerel seçimlerine katıldı…

Masumiyetin Sessiz Sesleri…

admin | 27 February 2009 09:51

Kar yağıyor şehrime.
Sessiz ve o kadar masum.
Hangi doğa oluşumu bu kadar sesiz ve masumdur?

Yağmur yağar seslenir gri bulutlardan.
Melodiler saçar sessizliğe,
Gök gürleyişiyle.

Yıldırım düşer yüreklerin uç noktalarına.
Işıklar saçar ürkütür tüm sesliliğiyle yürekleri.

Dolu yağar en saydam şekliyle.
Camlara vurur irili ufaklı.
Hissettirir farkını.

Rüzgar çığlıktır , fısıldar sessizliğiyle
Savurur yüreklerdeki sırları gökyüzüne.

Çığ düşer masum ama bir o kadar hain varlığıyla.
Kaplar tüm ruhunu sessizce.

uzun bir masal..

admin | 26 February 2009 17:57

Mola bitiminde otobüsteki iki numaralı koltuktaki yerimi aldım. Bir numaralı koltuk boştu, fakat benim değildi. Üç numaralı koltuk dolu olmasına rağmen boştu. Muavin, kelle sayımında, teyzenin yokluğunu fark etmiş, -uyanık olduğundan, karıştırdığı otobüsten teyzeyi alıp doğru adrese teslim etmeye uğraşıyordu. Yalnız kendinin duyabileceği sesle de söyleniyordu.
Bastonunu girişe doğru bıraktı. Olabileceği en hızlı şekilde merdivenleri çıkmaya çalışıyordu. Üç sene öncesinin ürünü patates elleri, ayağımın ucuna düştü. Artık ayaklarının tek başına taşıyamadığı vücudunun ağırlığını, elleriyle bölüşerek, bir basamağı uzun yıllar gibi ardında bıraktı. İkinci basamağa doğru uzandığında, avuçlarımın arasındaki tenin yaratttığı o soğuk, katı hissi ve dahasını unutma şansımın olmadığının bilincinde tepelerden düşmeye başladım. Tenim kırışıyor, saçlarım aklanıyor, idrarımı tutamıyordum.

Sevdâlı olmak, aşktan da öte…

admin | 26 February 2009 17:28

Günü mahsunca yapayalnız bitiren kimseler değiliz artık… Akşamüstlerinin sinsice insana bulaşan o ağdalı suskunluklarını gürültüye, sevgiye boğan kocaman bir sevdâ’ ya teslimiz.

Doğanın sabaha hazırlamak için güneşi çekip almasına rağmen iki kalbi ısıtan aşkın güneşi hep pırıl pırıl, bu sevdâ’ nın nöbetinde, sonsuz devriyede…

Hayat acımasız; türlü çeşit fırtına var, engebe, meşakkat…

Ama insan bildiğinde sevdâ elinde olduğunu, hayattaki mücadelelerine karşı bir – sıfır önde başlıyor, birliktelik zırhında tüm savaşlara hazır hissediyor…

Faydalı Muhabbetlerin Adamı Ömer’im

admin | 26 February 2009 17:26

Ömer abinin ölüm haberini aldığımda biraz uyur olduğumdan, başucumdaki bisküvilere el attım yedim biraz da su içtim, sonra cigaramı yaktım. canım kahve istedi.. aklıma ömer’in ispirto ocağı geldi; ocağını ateşleyen ispirtoyu midesine indirirdi..
Ömer ne idi ne değildi ben bilmem, lakin bildiğim şu siktiğimin boşluğunda meskensiz yaşamayı becermiş, derd-u gamdan azade kalabilmiş dehşetli bir meçhul derdin müptelası olduğudur..
Ömer abi öldü dediler..ikindiye göztepeden dediler..
maamafih bir kaza ve tesadüften ibaret hayattan külahını çıkartıp gittin ha?
tütüncü memed efendinin musallasına, ömer götvereninı yatırmışlar, avlu semtin esnafı ile dolmuş;

AhlakSız TekliF

admin | 26 February 2009 16:15

Daha önceki yazımı okuyanlar hatırlayacakdır. Okumamış olanlarda burdan kısaca bir göz atabilir.

Sekiz doğurup daha sonra kendisine yardım kampanyası için bir web sitesi oluşturan kendi reklamınıda bu web sitesi üzerinden epeyce yapıp sonunda ünlü olan Nadya hanım amacına ulaşmış.

Gerçi çok ahlaksızca bir teklif fakat Nadya suleman için bu böyle olmasa gerek. Zaten çocuklarını bir ticaret kaynağına dönüştürmüş biri için büyük bir başarı!

İstediğide bu değilmiydi zaten?