bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

BENİM AİLEM BİR OTOBÜS…

Aret Can Bal | 01 March 2011 23:48

Benim ailem bir otobüs. İçinde binbir çeşit insan var. Farklı inançlar, farklı bakış açıları, farklı yaşta insanlar. Sanki bu otobüsün bir şoförü ve bu otobüsü yıllarca durmaksızın, uyumaksızın kullanıyor. Aynı zamanda muavinin de işini yapıyor.Bu otobüs tıkış tıkış değil. Herhalde çok uğrak yerlere gitmiyor. Otobüste herkes köşesine çekilmiş, kulaklığını takmış kendi müziğini ve iç sesini dinliyor. Bu otobüs en fazla üçüncü , bilemedin dördüncü vitesle gidiyor. Vitesi beşe atacak cesareti yok. Belki de şoför korkuyor kaza yapmaktan. Belki sırf bu korku yüzünden ancak otobüs şoförü olabilmiş, bu yüzden spor araba kullanamıyor.Bu otobüsün lastikleri yaz kış zincirli. Şoförün bir ayağı da hep frende. Yolcular “Hadi kardeşim acelemiz var , herkesin işi gücü var ,beceremeyeceksen biz kullanalım” diyor ama şoför kendini kabinine kilitlemiş. Çıkmak istiyor ama artık istese de çıkamıyor. Anahtarları yutmuş , kendi içinde tutsak etmiş.

Madem ki Gidiyorsun…

kuyudaki ses | 01 March 2011 22:18

..
..

Madem ki gidiyorsun; sessizce gitmeyeceksin öyle, gidiyorsan gümbür gümbür gideceksin. Yeri göğü inleteceksin, bir daha olmayacaksın hayatlarında kolay mı? Anlasınlar bu acının şiddetini, gözyaşı döksünler bir daha yakınlarında olmayacak olmana, Üzülsünler sensiz geçirecekleri tüm zamanlara, geri gelmeyecek olmana ağıtlar yaksınlar hatta.
Ah! ” dönüşüm” var ya muhteşem olacak deyip hayal kurmakta saçma bence, bir yere geri geliyorsan eğer, sessizce geleceksin, sinsice, kimse anlamadan, fark etmeden sızacaksın hayatlarına, sanki sen hep vardın da onlar sonradan gelmişler gibi yapacaksın ki, hayatlarının tam ortasında seni tekrar bulduklarında neye uğradıklarını şaşırsınlar…

Sildirgit

ZKUD | 01 March 2011 21:14

Msn çok keyifliydi. Ha bende bi ara manyaklık seviyesine ulaşıp kim sildi, kim engelledi, girdi beni görünce çıktı gibi takiplere kadar ulaşmıştı. Neyse mevzu bu değildi efendim dağıtmayım.

Bu zamanlarda ısrarcı tipler vardı mesela bir örnek yapalım :

-X:Ufuqq (L)
-X : Orda mısınnn?
-X : Ya orda mısın !!

Cevap vermediğimden orda olmadığım anlaşılmıyor galiba, ilaa ” Hayır, burda değilim ” dediğim zaman tatmin olacak.

X:Ufuqq
Ufuq : Efendim ?
X : Bayadır yazıyorum neden cevap vermiyorsun?
Ufuq : Pc başında değilimdir ?
X:O zaman msn’inini çevrim dışı yapsana?
Ben : Sana ne? Msn’e adslmle girmişim, kendim üye olmuşum. messenger benim ister çevrim dışı olurum ister olmam.
X:Ama sana yazdığımda cevap alamıyorum
Ufuq : önemli bişi mi oldu?
X: Öle bi nasılsın dicektim

Libya’daki Anılarım

Chat Noir 1 | 01 March 2011 13:43

Tunus’ta başlayan isyanlar Mısır’a sıçradı ve domino etkisiyle Libya’ya ulaştı. Ortadoğu da yaşanan bu karışıklıklar esnasında bir çok insan öldü. Böylece Kaddafi yönetimindeki Libya gündemin en önemli ülkelerinden biri haline geldi.

Ben üç dört yaş civarlarındayken Libya’da Tripoli’de yaşamıştım. Yaklaşık bir, bir buçuk yıl. Babamın görevi nedeniyle oradaydık.

Deniz gören teras katında bulunan küçük bir evimiz vardı. Yakınımızda büyükelçilikler bulunuyordu. Yanımızda bir futbol sahası vardı. Babam yokken terasın futbol sahası olan kısmındaki çamaşır ipine çarşaf asardık. Hava ise çok sıcaktı. Gölgede kırk beş derece.

Nouvelle Cuisine

denizkar | 28 February 2011 15:44

Nouvelle cuisine (Fransızca: “yeni mutfak”) Fransız mutfağında yemek sunumu ve hazırlanışı ile ilgili bir akımdır.

Mandalinalı deniz tarağı
Mandalinalı deniz tarağı

Klasik Fransız mutfağının tersine nouvelle cuisine, sunuma çok önem verilen hafif yemeklerden oluşur. Terim olarak nouvelle cuisine Fransız mutfak tarihinde birçok kez kullanılmıştır. 1740’larda Vincent La Chapelle, François Marin ve Menon’un işleri nouvelle cuisine olarak tanımlanmıştır. 1880 ve 1890’larda Georges Auguste Escoffier’in yemekleri de böyle tanımlanmıştır. Modern kullanımı ise Andre Gayot, Henri Gault ve Christian Millau tarafından çoğu bir zamanlar Fernand Point’in öğrencileri olan Paul Bocuse, Alain Chapel, Jean ve Pierre Troisgros, Michel Guerard, Roger Verge ve Raymond Oliver’in işlerini tanımlamak için kullanılmıştır. Paul Bocuse bu terimin ilk olarak Gault tarafından Bocuse ve ekibinin 1969 yılında Concorde’un ilk uçuşu için hazırladıkları yemekleri tarif etmek için kullanıdığını iddia etmektedir.

Jacques Lameloise'in bir sunumu
Jacques Lameloise’nin bir sunumu

Gault ve Millau’nun hakkında yazdıkları bu akım Escoffier tarafından “ortodoks” olarak konumlandırılan klasik Fransız mutfağına karşı bir reaksiyondur.

Franz Kafka üzerine.

vahitbaser | 28 February 2011 15:11

Franz Kafka
Franz Kafka

3 Haziran 1924’te son bulacak olan 41 yıllık hayatına 3 Temmuz 1883’te gözlerini açar Franz Kafka.Babası,taşralı bir Çek Yahudisi annesi ise varlıklı bir aileden gelen Yahudi bir Almandır. Hüküm (Das Urteil) ve Değişim (Die Verhandlug) eserlerinde yer verdigi baba tiplemeleri ve babasının okuma fırsatı bulamadıgı Babaya Mektup (Brief an den Vater) eseri babası ile olan ilişkisi hakkında bize ipucları verir.Cok hareketli ve guclu bir insan olan babasının karsısında,zayıf bunyesi ile kendisini zavallı ve caresiz bulan Kafka için babası hep bir korku kaynagı olmus ve giderek dışa kapanmasına neden olmustur.Kafka’nın ürkek,cekingen ve alcakgonullu kisiligini ise annesinden aldıgı düşünülür.

Benim kim olduğumu soruyorlar

nihansage | 28 February 2011 14:43

Benim kim olduğumu soruyorlar…

Ben Sümerliyim.İlk buğdayı yer yüzünde ekip biçen, onu kullanan; sabah, öğle ve akşam yemekleri yiyen; sosyetesi olan ve yemek mönüsü kullanan kişiyim.

Ben Hititliyim. Mısırlılarla yapılan Kadeş antlaşmasının katibiyim.

Ben Lidyalıyım. İlk madeni parayı basan ustayım.

Ben Alparslan’ın ordusunda Anadoluya giren askerim.

Ben Selçukluyum. Haçlı ordusuyla çarpışan komutanım. Keykubat’ ın ve Keyhüsrev’in yoldaşıyım. Konyada Mevlanayla dost olan, Yunus Emreyle aşık olan dervişim.

Benim Renklerim

mavilikler | 28 February 2011 13:50

“Ben de gelebilir miyim sizinle?” Yanlış bir soru sormuştum. Ne desinlerdi ki şimdi? “İstemiyoruz seni!”… Ya da “Sen benzemiyorsun bize. Yanımızda aykırı durursun.” mu?

Hayır, bunları söylemediler tabii. Ama gözleri ve tavırları herşeyi açık açık anlatıyordu zaten. Ben farklıydım! Bu su götürmez bir gerçekti. Okul çıkışı birlikte bir şeyler yapılabilecek, varlığıyla bulunduğu ortama keyif katan o renkli kızlardan çok uzakta, kendi dünyamı siyah beyaz bir filme çevirmekle meşguldüm.

Dramanın ve Operanın Kraliçesi: Maria Callas

mariacallas | 28 February 2011 09:02

Dramaqueen, hayatı uçlarda yaşayan; aşkı da, ayrılığı da, mutluluğu da, acıyı da tabiri caizse ‘dibine kadar’ yaşayan insanlar, ziyadesiyle kadınlar için kullanılan bir tabir. Bir gün TV’de yayınlanan bir biyografik belgesel ile tanıdığım ve yaşamından ismini takma ad olarak kullanacak kadar etkilendiğim bir dram kraliçesini, efsanevi opera sanatçısı Maria Callas’ı anlatmak istiyorum.

Sanatıyla olduğu kadar sansasyonel yaşantısıyla da ünlü olan Diva, 2 Aralık 1923 yılında New York’da doğdu. Asıl adı Anna Maria Cecilia Sofia Kalogeropoulos olup Yunan asıllıydı. Sanat hayatına 9 yaşındayken aldığı piyano dersleriyle başlamıştı. 1937 yılında annesinin babasından ayrılarak, iki kızını da yanına alıp Yunanistan’a dönmesiyle, 15 yaşında hayatı boyunca onda iz bırakacak olaylardan ilkini yaşamış oluyordu. Daha sonraları, kendisini bir opera sanatçısı yapmak için uğraşan ama zirveye çıktıktan sonra da kendisini kıskandığını düşündüğü annesiyle araları açılacaktı.