bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Bilgisayar Görme Sendromu (CVS)

admin | 02 March 2009 09:41

Bilgisayar başında günde 2 saatten fazla kalıyorsanız büyük olasılıkla siz de bilgisayar görme sendromu (cvs) yaşıyorsunuz.
Gözleriniz kızarıyor, yanma, batma ve sulanma oluyor, çift ve bulanık görmeye başlıyor, yorgunluk hissi taşıyor, boyun ve omuz ağrısı çekiyor, odaklanma güçlüğü çekiyorsanız panik yapmayın. Öncelikle dik oturun, gözlerinizi bilgisayardan çekip biraz uzaklara bakın. Bu arada uzun süredir gözlerinizi az kırpmış olduğunuzdan yeterli miktarda kırpmaya başladığınızdan emin olun. Çünkü bu sendrom göz kuruluğuna da neden olmakta.
Ekran ile aranızda 30-40 cm mesafeyi koruyun. Işıklandırma da önemli. Pencereden ekranınıza yansıyan gün ışığını da hemen engelleyin.
Mümkünse bilgisayar ekranınız göz hizanızdan daha aşağıda olsun. Böylece ekrana odaklanma esnasında göz kapaklarınız fazla açılmayacak (kitap okuma pozisyonu) ve göz sıvınız daha az buharlaşacak.

Doğru bilgisayar kullanma pozisyonu
Doğru bilgisayar kullanma pozisyonu

En az yılda bir kez de göz doktoruna gitmeyi ihmal etmeyin.

ayakkabı delisi

admin | 01 March 2009 10:41

Ayakkabı delisi diye tabir edilen insanlardanım, ayakkabı görünce çıldıran, ayakkabı ağaçlarının oldugu bir dünya hayal eden, 4 sene öncesine kadar bir odayı kaplayacak kadar ayakkabı edinmeyi başarmış biriyim ben. Sanırım bu bir hastalık, renk renk ,model model ayakkabılara bakmaktan bile keyif alıyorum.Aslında çevremdekilerde görmemiş olsamda pek çok ünlünün ayakkabı delisi olduğunu biliyorum.En son Demet Akbağ’ın ayakkabı tutkunu oldugunu okumuştum.

Küçükken her zaman ayakkabılarımız yenilensin isterdik, hele ortaokulda spor ayakkabımızın markası prestijimizin simgesiydi sanki, yarı aç yarı tok gezen kişiler bile muhakkak iyi marka spor ayakkabı aldırmak için yırtınırlardı. Şimdi anne olunca ayakkabı meselesinin ne kadar can sıkıcı oldugunu anladım. Oğlum 3 yaşında olduğu için sürekli ayakları büyüyor, aldıgımız ayakkabı hiç eskidemen yenisini almak zorunda kalıyoruz işte bu noktada ailelere kolaylık olsun diye bir ayakkabı tasarlanmış.10 bin çocuk üzerinde 2 yıl süren araştırmalar sonucunda başarıya ulaşan tasarım,mart ayında tanıtılacak.Ayakkabı Postdam Üniversitesi’nde geliştirildi.Prof. Steffen Müller ayakkabı fiyatının da sevindirici olacagını açıkladı.

Güneş…

admin | 28 February 2009 21:37

seni kandırmışlar çocuk!
güneşe vaslolmaz bu çıkrıklar.
Şems” dönmüyor ki…

hayatta en hakiki mürşidin
yakut necef gözyaşların,
ardınca seyreylediğin herbir katrenin
birer birer acıyı fısıldadığı
zarifane kulaklara,
ve bimar yüreğinle usulca işittiğin.

zühre misal karib, ırak
sürüklenmektesin diyarlara.
kelam uğruna,
umut, aşk, sevi peşindesin

MELEK TAWUS’UN ÇOCUKLARI: YEZİDİLER

admin | 28 February 2009 20:18

MELEK TAVUS'UN YARATILIŞI1
MELEK TAVUS’UN YARATILIŞI1

Kitab El Asvad’ a göre
Tanrı ilk önce Melek Tavus’ u yarattı.
seçilmiş halkını uyarmak ve yanlışlardan uzak tutmak için.Melek Tavus, Yezidiler için kutsal melektir.Tavus kuşu kutsal simgeleridir

ANFAR
ANFAR

Tanrı, kendi özünden Beyaz İnci’yi yarattı ve bir kuş yarattı ki adı Anfar’dı. Ve inciyi onun sırtına koydu ve orada kırk bin yıl oturdu.

TRAJİKOMPLİKE

admin | 28 February 2009 18:02

Rüzgara kapılmış gidiyorum ben…

Mümkün mü? 2 yanımı da alıp gitmem… O kadar soyut olabilir miyim?Hayal ederken bile şu an yaptığım gibi onu gerçeğe dönüştürme çabam, herşeyin illa bir gerçekliğe kavuşması gerektiğini vurgulamıyor mu zaten? Hayallerimin amacı gerçeğe ulaşmaksa;ya da her hayalin sonu gerçekse, güzel olan hayal değil de sonsuzluk,sınırsızlık olsa gerek. Sonu yok çünkü hayal kurmanın. Özgürlük güzel olan yani.Özgürce düşün ve özgürce sınır koyma işte. Nereye istersen oraya git,anında, yanına iki kanat almayla biter iş. Ve bir gün gerçekten de git. Ve bir sonraki gerçeğe devret bir sonraki hayalini… Güzel olan gerçek mi yani bir de şimdi? Yani,güzel olan özgürce bir gerçek olsa gerek.

okuyan davul olsun inşallah..

admin | 28 February 2009 16:04

Kişinin sevmediği kişilere, yada sevmediği olaylar karşısında sebep olanlara, kötülük edenlere, zarar gelmesini istediği kişilere, başına kötü şeylerin gelmesi için kötü yönde dua etmesi , istekte bulunmasına veya Allah’a havale etmesine beddua denir.Dinimizce de haksız yere yapıldıgında hoş karşılanmayan beddua, kültürümüzde çok yaygındır.

Bela okumaktan, en acaip beddualara kadar geniş bir yelpazesi vardır bedduanın, mesela Hüsnü Şenlendirici’nin sevgili eşi, kokainden kodesi boylayan, yavuklusu Deniz Seki’yle ilgili soru soran acar !!muhabirlere (Allah cezacığınızı versin) diyerek ,bedduanın ünlü ünsüz herkese has bir durum olduğunu kanıtlamıştır,yerli maykıl jeksınımız İsmail Y.K da şarkısında bela okuyarak olaya sanatsal bir boyut kazandırmıştır. Oysaki onlar sonraki işlerdir, esas olay budur.

Ülkemizin her bölgesinde beddualar değişkenlik gösterir, bazıları gün yüzü görmemiştir, anam bir şeye kızınca kanını köpek yalasın derdi, gittiğimiz bir yerde apartmanın en alt katındaki kadının, sokakta sesli oynayan çocuklara, Allah kanser hastalığı versin diye bagıra bagıra beddua okudugunu duyunca kanımın donduğunu gören, aynı apartmanda oturan arkadaşım sürekli kadının beddua ettiğini, bununla yetinmeyip herkesi tehdit ettiğini falan söylemişti.Bizim bir tanıdığımız eşine sürekli son yiyişin olsun derdi, adam ölmeden önceki öğününde de dedi mi bilmem.Beddua pek çok şarkıda, şiirde, filmde yer dinmiştir.Modern Beddualar
Evet nerde kalmıştık, bölgelere göre değişiklik gösterir beddualar, mesela Isparta’nın beddualarına Şişip de kalsın,Taş kökü yiyesice gibi örnekler verebiliriz.Malatya bedduaları,Şanlıurfa Bedduaları,Bayburt bedduaları Gaziantep Bedduaları Yöreleri araştırdıkça beddualar kadar onların yöresel biçimde söylenişi de dikkat çeker. Büyük şehirde kurşunlara gelesin, yağlı bıçaklara gelesin, cesedin çıksın gibi vahşet içeren bedduaların yanı sıra, bagsur olasın, sıçamayasın, köfte gibi kızar biber gibi patla, dul karı alasın gibi fazla zarar vermeyecek beddualar da vardır. Boyun posun devrilsin, gidişin olsun dönüşün olmasın, kör olasın gibi klişeleşmiş beddualar en yaygınlarıdır.Her ne olursa olsun en çok korkulan baba bedduasıdır, zulüm gören mazlumun zalime ettiği beddua da çok korkulası bir bedduadır.

Aslında bedduanın sınırı yok, insan hayal dünyasına göre yaratıcı olabilir, istediği gibi beddualar üretebilir.( bok çukuruna düşesin, kabız olasın, faili meçhul cinayete kurban gidesin, yemekteyizde pilavın lapa olsun, altına işeyesin, toplu tecavüze uğrayasın,sahte rakı içip geberesin,sidik zoru olasın,çüklere gelesin,top olasın,düz duvara tırmanasın).En iyisi hiç etmemektir.