bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Gece – Gündüz

Colpadan | 20 May 2009 14:36

Her sabah yeni bir umuttur insan hayatında. Sabahın ve gündüzün simgesi ışık, ışıkla özdeşleşen kavramlar ise hayat, mutluluk, umut, iyilik ve belki de tüm güzelliklerdir. Akşam ise gecenin ve onun simgesi karanlığın başlangıcı gibidir sanki. Yepyeni bir enerji ve taze umutlarla başlanan bir günün, karanlığın habercisi gün batımına kadar olan kısmında yaşadığımız erime süreci midir akşamüstü melankolik halimizin sebebi? Yoksa güneşin batışındaki romantik tablonun etkisi mi? Az sonra karanlıkla beraber basması muhtemel depresif havanın bir ön hazırlığı da olabilir. Evet gerçekten de gece bize bazen depresif bir hava verebilir. Çünkü karanlıkla özdeş kavramlar ölüm, keder, düş kırıklığı ve kötülük, gecenin hakimiyetinde nüfuz eder iç dünyamıza.

Bir kalem pilin negatif ve pozitif uçları gibi düşünüyorum gece ve gündüzü. Kutuplar arası potansiyel farkı besliyor adeta hayatımızı. Kutupların her biri gece ve gündüz gibi. Manik depresif ruh hali dedikleri belki de bu gece-gündüz döngüsüdür. Her mutlu zamanı dengeleyen mutsuz bir trend mutlaka gelecektir. En dibe vurduğumuzda ise en bilge olanlarımız bilir güzel zamanların yakınlığını. Gece ve gündüz bunun için vardır belki de. Mutluluk dolu günlerimizde her gece, ölümü hatırlatır bize. Uzun soluklu umutsuz dönemlerde ise her yeni doğan güneş yaşam verir içimize. Budur işte gece-gündüz döngüsünün dengeleyiciliği. Aynı haletiruhiyede uzun süre takılıp kalmayın diye.

” Topunuzun köküne..”

koza86 | 20 May 2009 13:44

“kökü dışarda” deyimi moda olmuş, siyasi literatüre yerleşmiş, nerdeyse halk mizahının bir parçası olmuş..
Hakikaten de milletimiz “kökü dışarda” olan hiç bir şeyden hazetmez!.
Erkek milletiz!
Kökledik mi tam gaz, içerde olmalıyız..Dışarda kalan şeyler bizi bozar, mahçup eder..
İlla ki kökümüz içerde olacak..
Bu deyim siyasal edebiyatımıza , 1946 yılında TBMM’nin on ikinci otırumunda yapılan bir konuşma ile girmiş; Gaziantep milletvekili cemil sait barlas “Marko paşa” dergisinin yayınlarını kasdederek, “kökü dışarda” bazı muhalifler diyerek eleştiriyor..
Derginin yayımcılarından Sabahattin Ali ise vekili şöyle yanıtlıyor,
” İstiklalimiz üzerine en küçük bir gölge düşmesin dediğimiz için mi kökümüz dışarda? Yoksa iktidarınızı dalkavukça övmediğimiz için mi kökümüz dışarda?”

Aidiyet

haritametoddefterikasalKSL | 20 May 2009 13:13

Bizler niçin ait olma güdüsü ile davranir,yaşariz.ve neden kendimizden daha büyük ,daha güçlü ve daha güzel olanla yan yana durmak isteriz?

Nedir bu mensup olma eğiliminin altındaki şey?Niçin bir takım tutma gereksinimi duyariz,yada niçin bir milliyete,dine,ülkeye.Daha güçlü olani gördüğümüzde ,veya arayıp bulunca neden sığınır o doğrultuda bütün tanımlari sorgular ve şekillendiririz kendimizi.Bu öğrenilmiş bir davranişmi yoksa içsel bir davranişmi?
Elle tutulur bir faydasi olmadiği halde neden ısrarla bir yerin bir şeylerin parçasi olma isteği?
Kendimizden korkuyor olabilirmiyiz?Umud ederek daha mı az yıpraniriz.
Kendisini doğasini,cevresini ve olgulari sorgulayan hemen herkesin sorabileceği türden sualler bunlar.
Bütün bu sorularin nedeni olan ait olma duygusu,milyonlarca yildir var olan insanin diğer insanlarla ve doğaya karşi yaşamini sürdüren insanin varolma ve türünün devamini sağlama dürtüsünün bir ürünü .
Topluluklar dahilinde yaşayan tüm varlıklar gibi insanoğlunun da bir başina varlığının devamını sağlamasi ve gelişimini sağlamasi söz konusu olmazdi diye düşünüyorum.
Doğuştan edinilmiş bir davraniş olan ait olma isteği.Sağlıklı bir biçimde giderilmezse,sağlıksız yollara başvuruyoruz.Bahsi geçen sağlıksızlık cocukken baslıyor.Özgün karakterimizi,yansitamadiğimiz birey olarak kabul edilmediğimizde bu duygu tatmin edilemiyor.Farklı mecralarda bu arayış sürüyor.

Sosyo-psikopat’lık üzerine (Şerh 1, Cilt 1, Bâb 1)

cumb | 20 May 2009 12:27

http://arsiv.pilli.com/yazi/sosyo-psikopat linkindeki yazıya şerh niteliğindeki yazı dizisinin ilk kısmıdır. Kendi başına bir anlam ifade etmese de, bütünde kazandığı anlam şaşırtıcı seviyededir.

“İşbu akvâl, cemiyet dahilindeki derdiser şahsın nâçâr hallerine naçizane bir tesbit niteliğindedir. Faidebahş olursa ne mutlu.”

fikrim yok !!!
fikrim yok !!!

Sosyal olmak fiili öncelikle açıklığa kavuşmalıdır bu tip insanlar için veya insanlarla iyi ilişkilere sahip olmak derken iyi kavramının ne kadar göreceli olduğu. Mesela bir ortama girdiğinde (ofis, sınıf, bakkal vs) selam verdiğin zaman —kısık sesle ve “umarım kimse” duymaz, ama bende selamı vermiş oluyum canım, yani bir ortama girince selam vermeyecek kadar da mal değilim—selamını kimse almıyorsa, veya selamı alıp almadılar mı diye ordakilerin yüzüne bakacak cesaretin yoksa sen sosyal misin?

Dünyayı sadece kendisi için yaşayan insanlar, sosyal olmak fiilinden genellikle mutlu olmayı anlıyorlar. Kendini insanlığa adamış tipler ise (bu tipler genelde akademisyenlerdir. Bunların ceddi benden sorulur…….Hakkaten bak) sosyal olmaktan, akademik bir topluluğun katıldığı bir kokteylde, asistanını (veya astını) nasıl azarladığından, veya ona hakaret ettiğinden dik başlılıkla söz etmek olarak anlıyor. İki sınıfa da girmeyen tipler ise, ki bunlar sosyo-psikopatlardır, sosyallik denince 2 Kaf Dağı kadar yükseklikte, Harun ile Karun’un hazinelerinden daha fazla bir meblağ sarf etmedikçe ulaşılamayan, Halley kuyruklu yıldızından bile seyrek görülen/bulunan ve en önemlisi ne olduğu bile bilinmeyen bir olgu olarak anlıyorlar sosyalliği.

yok bir şey..

morfik | 20 May 2009 11:43

-Umudum kalmadı yaşamaktan.
Dert mi? Umut taşımaya umutlan..

-Tat alamıyorum hiçbir şeyden.
Sigara içiyorsan bırak ya da yeme. Tamam yememek mantıklı değil, yediklerini değiştir..

-Sevemiyorum, gönlüm istemiyor kimseyi.
İnanmamı beklemiyorsun herhalde. Sevemiyorum diye bir cümle kurmak boşuna değildir. Bir tek sevgi konusunda istemek yolu yarılamak demektir.

-Hayat çok sıkıcı.
Seni rahatsız eden ne ki! Çok önemli bir iş yapıp bunları kendine sormadan otomatik bir hayat yaşamak mı? Ya da ajan olma merakı vardır genelde. Yastık altında bir silahla her an ölüm korkusu ile yaşamak, tat alamamaktan şikayet eden birine göre değil bence.