bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Hafif’e hutbe..

koza86 | 03 June 2009 10:38

Blog kültürü aldı başını gitti. Baktığınız zaman çok yararlı ve nitelikli bloglarla karşılaşıyorsunuz; Gidişat, bundan böyle okuyup yazmanın digital ortamlara doğru hızla evrildiği yönünde. Elbetteki bundan şikayet etmiyorum, korkulacak bir şey yok, yaşanacak, yaşanması gereken bir çağ hadisesi ile karşı karşıyayız sadece..

Birlikte paylaştığımız şu blogta nice kabiliyetli ve nitelikli yazar arkadaşlarımız var; Takip eden,araştıran belki de hala eski usul okumaya çalışan nice değerler var. hepsini keyifle okuyorum. Öyle inanıyorum ki, yazın dünyamıza katılacak, isimlerini ve eserlerini kitlelere ulaştıracak arkadaşlarımız da çıkacaktır aramızdan.

onyedi tablet

kahramancayirli | 03 June 2009 09:51

royksopp
royksopp
nehir erdoğan
nehir erdoğan

1.Aylin Aslım’ın ilk albümü gel-git (2000) gibi albüm gelmedi buralara. Durup durup dinliyorum. Öldürücü bir albüm. Sıkıntılı, gergin ve güzel. Ateş gibi, su gibi ve durgun. Güzel.
2.Para ne kadar iğrenç bir şey. Sevdiğim insanların para karşısında eğilip bükülmesi ne iğrenç. Aslında iğrenç olan para değil yahu, insan.
3.Şiir dergilerine, kokularına bayılıyorum. Tedavi olmam gerekir mi? Kitapçıya girince kendimi tutamıyorum, millet dergide ne yazıyor diye bakar, ben kokusuna.
4.Yeni bir şey yazmak, söylemek ne zor. Her şey söylenmiş zati. Ne zaman mükemmel bir cümle yazdığımı düşünsem, çok geçmiyor hemen okuduğum bir kitapta, bir yazıda aynı şeyin çoktan yazıldığını görüyorum. Kat ettiğim mesafe?
5.Aylin Aslım’ın yeni albümü çıkmak bilmedi. Müzik neredeysen çık dışarı.
6.Elimdeki kitapları sattıkça kendimi daha hafif hissediyorum. 3-5 de para geçiyor elime. Daha satılacak bir sürü kitap var.
7.Yağmur yağacaktı yağamadı bir türlü. Bulut sıcağı çok fena.
8.Nehir Erdoğan ve Ayşe Nil Şamlıoğlu’nun başrolünde oynadığı Meleğin Sırları’nı, Kadir İnanır ve Hümeyra’nın oynadığı Kırık Bir Aşk Hikayesi’nin yarısını izledim. Ömer Kavur’u tek geçelim. Senaryoda Selim İleri’nin de imzası var.
9.90larda 9da 9 diye bir albüm çıkmıştı. Bir klip çektiler o albümden: Fatih Erdemci – Ben Ölmeden Önce. O şarkıyı övebilecek söz yok.
10.Gökçe’nin yeni albümünde Düşün Yakamdan adında bir şarkı var, onu da durup düşünüp durup düşünüp yeniden dinliyorum. Ateş.
11.İzmir de birinci derece deprem bölgesi. İlin, zemini en kötü semtlerinden birinde oturuyorum. Ne güzel.
12.Veysi Erdoğan’ın yeni bir şiiri yayımlanmış Varlık’ın haziran sayısında. Alıp okumalı. Birhan Keskin şiirleri hakkındaki kitabını ne zaman ve hangi yayınevinden yayımlayacak acaba?
13.İnsan kitap okudukça mutsuz oluyor. Okumamak daha iyi olabilir. Mi?
14.Epeydir korku filmi izlemiyorum. Bir vesile falan çıksa.
15.Athena’nın Kayıp şarkısı, güzel. Hele klibi.
16.Sırf ünlü oldukları için gazetelerin köşelerini işgal edenlerden nefret ediyorum. Kamyonla da para kazanıyorlar. Onlardan çok daha nitelikli yazılar yazabilecek milyar insan var etrafta. Hepsi bir temizlense ortalıktan. Yıldırım Türker ve Perihan Mağden hariç.
17.Royksopp süper. Remind Me, eski bir şarkıları ama her vakit iyi geliyor.

arap şükrü ve yoksul memeler..

koza86 | 03 June 2009 09:39

Yıldızsız, kıpırtılı dağınık bir gece
Pera’da,
İstanbul ezeli cümbüşünde,
Can aciz, can sıkkın..
Tezgahın orda, kır saçlı boncuk gözlü adam,
rembetiko havalarında..
Oysa ki benim içimden “bal kız” geçer;
o an, kel başım parlar, gözlerim ışıldar, yüzüm gülümser..
bir başka şey düşünürüm,
sevimli ve yoksul memelerini..

Fısıldıyorsun;
“sen hep kendini düşünürsün,
hayır hayır kendini değil de,
ne bileyim ben, delinin birisin”

oysa ki ben bal kıza içmek istiyorum,
meze istemez;
yalnızca kavun ve rakı..
bir de armonik heyecan,
arap şükrü !.

Son Ders

onnupro | 02 June 2009 17:52

http://www.dailymotion.com/video/x974xc_son-ders_news

Şimdi yıkıl karşımdan

bige | 02 June 2009 15:46

Kimsesiz mi sandın kendini
Düşünme!

Kendin varsın en kalabalık halinle
Aldanma sahte ilgilerine yalancıların
Hayatta sen varsın,hep olacaksın

En kolaydır aldatmak birini
Atıp tutmak söyleyerek sevdiğini
Yalnız değilsin,kim üzer bebeğimi
Derken hançerlenmek en ağır geleni.

Yalnız değilsin,
Bir sen var sana ait, güvenebilirsin.
En hakikatli varlık kendinsin
Bunu elinden alamazlar,hayatta galipsin.

resim k.

Desiderius Erasmus

liquidlightening | 02 June 2009 15:00

Erasmus, 1465-69 Yılında Hollanda’nın Rotterdam şehrinde dünyaya gelmiştir. Bu tarihle ilgili hakkında araştırdığım şeyler dahilinde kesin bir bilgi yok gibi gözüküyor. Erasmus Rönesans hümanizminin en büyük temsilcilerinden biridir. Eğitim hayatı 9 yaşında Hegius at Deventer’a gönderilmesi ile başlamıştır ve kendisinde hümanizmin temelleri oraya gönderilmesi ile ortaya çıkmıştır. 13 yaşına geldiği dönemde annesi ve aradan uzun bir zaman geçmeden babasını kaybetmiştir. Evlilik dışı bir çocuk olması ve babasının gezici bir rahip olması nedeniyle ölümlerinin ardında Erasmus’a ait olan az miktardaki mal varlıklarına vasileri el koymuş. Bu badireler atlatılıp öğrenim döneminin tamamlanmasının ardından Erasmus din adamı olmak üzere 1487 yılında Sageberg Manastırı’na bağlı Aziz Augustin Tarikatı’na girmiş ancak bağnazlığa karşı düşünce yapısı ile insancı yanın eğitim ve kitaplarla güçlendirileceğine ayrıca eğitimli kişilerin kendilerini körü körüne tutkulara kaptırmayacağına inanan Erasmus’un bu düşünceler çerçevesi içindeyken bildiğimiz rahip anlayışı ile ilgili herhangi bir etkinliği olmadığı biliniyor. Nihayet Erasmus 1492 yılında Papaz olabilmiş lakin kendini bilime adayacağını ifade ederek Papa Julius II’den papazlık andı içmemek için özel bir izin almış. Bu dönemlerde çalışmalarını sürdürmüş ve Papaz olmanın nimetlerinden bolca yararlanmıştır.