bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

antalya notları

admin | 07 July 2009 12:23

astronomy.sci.ege.edu.tr
astronomy.sci.ege.edu.tr

Antalya notları
Kahraman Çayırlı

Antalya, 29 Mart 2006 Çarşamba. Saatler 13.54’ü gösterdiğinde gün basbayağı gece oldu. Hava sıcaklığı beş derece düştü, hep birlikte “Ay’ın Güneşle yaptığı vals”i izledik. En son 1999’da tanık olduğumuz bu görkemli doğa olayı, aslında doğa karşısında ne denli aciz olduğumuzu hatırlattı bizlere bir kez daha. Örneğin Ay, o üç dakikada olduğu gibi Güneş’e asılı kalmayı sürdürseydi, nasıl yaşayabilecektik? Kendimizi, yaptıklarımızı o kadar önemsiyorduk, insanlığı yere göğe sığdıramıyorduk ama neticede tabiat karşısında bu kadar da zayıftık işte.

Mum söndü birden.

admin | 07 July 2009 11:38

Mum söndü birden. Kara gözlerimde umutlar söndü. Odamda zehir bir karanlık. Odam karışık. Ellerim kanamış ve yerlerde içimden parçalar, kanlar. Mum söndü. Nazlı bir kız gibi kaçıverdi kara cehaletimden. Gülen çocuklarda dağıldı evlerine.
Pencerem ayna sureti. Pencerem ben. Gördüğüm yüz karanlık. Mum söndü apansız. Ve bir dudaktan bıraktı sanki kendini hava, mumun ateşine bir günahkar gibi. Ruhum yalın ayak, ruhum karanlık. Aydınlat ruhumu ey sevgili. Işıklar geçir içimden. Ruhum gözü kara bir genç. Ruhum yanık ekmek kokusu. Ruhum esmer bir çocuk. Ruhum karanlık ey sevgili hadi aydınlat. Mum söndü aniden. Karanlık her taraf. Ve bilirmisin ben karanlıktan çok korkarım. Baktığım yüzde bir yüz karası. İnmeler indi bedenime bu zehir kokan akşamlarda. Ruhum karanlık. Korkuyorum. Kendimden bile korkuyorum. Terkedilişimin baş rol oyuncusu dinle. İçimden kaçamıyorum. Hadi sevgili içimi aydınlat. Işıklar geçir ruhumdan. İnanki bu karanlıkta yok oluyorum.

Yıllık izin yazıları

admin | 07 July 2009 10:55

İznim bitti döndüm tatilden sonunda ve insanoğlu hayatının her evresinde yaşadığı yazılabilecek olayları tatilde daha fazla yaşıyor, her tatilden bir roman çıksa yeri var.

Önce Gölyazı’ya uğradım, orada bir arkadaşım oturuyor bir kaç gün kafa dinlerim sonra tatil beldelerinin o kalabalık,uğursuz,densiz kucagına atlarım diye düşündüm.

Gölyazı Bursa yakınlarında bir köy, Ulubat Gölü kıyısında yer alıyor ve mutlaka gidilmesini şiddetle tavsiye ederim.Buranın antik çağa dayanan bir geçmişi var o dönemki ismi Apolyont imiş ve bir dönemde Bizanslılara bağlı kalmış. Eski manastır, tapınaklar, nekrapol,kilise,kale gibi yerleriyle insanı bir köy ziyaretinde gibi değil de sanki arkeolojik bir gezideymiş gibi hissettiriyor.Birde meydanın ortasında kocaman bir ağlayan çınarvar ki sormayın,anlatamam görmek gerek.

İlk gün arkadaşımla sohbet ederim, ailesiyle tanışırım köy yemekleri yer, yer yatagında yan gelir yatarım diye heveslenmem , buranın kalıntılarını gezmemle son buldu, meğer tam bir tursitik yere düşmüşüm ben, millet dünyanın parasını dökerek geliyor böyle yerlere teşekkür ederim dostum bana buraları tattırdığın için, elimde olsa tüm tatilimi burada geçiririm ama serde arsızlık var, ille azda olsa içki,disko,plaj üçlüsünü yaşamam lazım.

yıllık izin yazıları part 2

admin | 07 July 2009 10:32

Gölyazı köyünün muhteşem etkilerinden sonra kendimi sahillere vurmak istedim ille kafamı müzik sesleriyle ağrıtmam, plajda deniz ve kum tadını çıkarmam lazımdı, akşamları da içki ile midemi ve karaciğerimi muhakkak yormak gerekiyordu yoksa tatilin tadı çıkarmıydı, bunların plajda üstsüz turistlere bakmak, kız tavlamak, akşam barda yeni birileriyle tanışmak gibi şeylerle hiç ilgisi yok inanın, tamamen dinlenme isteği:)

Tek başıma ilk tatilimdi bu sohbet edecek bir arkadaşsız, memnun etmeye çalışılacak bir sevgili yoktu bu sefer tek tabanca vurmuştum kendimi yollara, tatilim geçen seneki gibi aşk dolu olmayacagı gibi kavga dolu da olmayacaktı, yiyip içip yan gelip yatacaktım.

yüzeysellik sorunu

admin | 07 July 2009 09:39

Dikmek amacıyla bir fidan alın. Gelişigüzel bir şekilde toprağın üstüne bırakın. Üstüne de bikaç avuç toprak atın.
Çimlenmek ve yaşamak şöyle dursun, fidan elbette kuruyup gidecektir. Oysa, belli bir derinlikte toprağın kazılıp, fidanın özenle yerleştirilmesi, toprakla örtülmesi gerekiyordu.
Derinlik şart!

Eğer yüzeysellik, sığlık yeterli olsaydı okulda okuma yazmayı ve dört işlemi öğrendikten sonra eğitim hayatı sona ererdi.
Oysa, her sorunun çözümü, her işin başarılması ayrı bir bilgi derinliği gerektirir.
Derinlik şart!