bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

İnternetime Dokunma

ZKUD | 19 May 2011 21:26

İnternetime dokunma etkinliği çerçevesinde saat 14:00’de Sakarya Meydanında toplanmak üzere çıktım evden. Otoüs Ulus’a kadar geldi, yol kapalı dedi şaşırdım,anlamadım neyse biraz erkendi galiba 13:30 gibi yürüyerek geldim Sıhhiye’ye. Bir eylem vardı Sıhhiyede (ne olduğunu bilmiyorum) katıldım neyse zaten bitti , 14:00 gibi.

Geçtim Sakarya Caddesine kalabalıklaştık çok hızlıca. 500 kişi vardır kalabalık dediğim de. Baya ses çıkarmaya başlamıştık ki 20 dakika falan geçmedi yağmur bastırdı. Kısa kollu tişörtle 40 dakika falan durabildim ancak.

Sonra mecburen aralarından ayrıldım artık. Oturdum bir yere içmeye başladım.Canlı müzik eşliğinde saat 21:00’a kadar falan yavaş yavaş içtim.

mutlaka ana okulu

nazokiraze | 19 May 2011 19:55

Bazı ebeveynler çocuklarını çeşitli sebeplerle ana okuluna göndermiyorlar.Maddi sebeplerden dolayı olanları bir kenara koyarsak çocuğun okuldan bıkmasından korkan ve bu sebepten ana okuluna gitmesine gerek olmadığını savunan anne babaların yanı sıra bir sene daha okula getir götür derdi ile uğraşmak istemeyenlerin de fazla sayıda olduğunu düşünüyorum.

Oğlum bu yıl ana okuluna başladı ve başladığında kalem tutmayı bilmiyordu (elinde su şişesi veya lolipop gibi dümdüz tutuyordu) uyku saatleri bellisiz, sürekli hareket halinde azgın, kuduruk bir çocuktu.(hala azgın kuduruk ama nedense öğretmeni sınıfında çok uslu olduğunu söylüyor)

Ana okulu şenliği

nazokiraze | 19 May 2011 18:46

Geçtiğimiz hafta henüz ana sınıfına giden oğlumdan istenilen üç boyutlu Kız Kulesi maketi yüzünden günlerce strese girdim, bu yaştaki veletten bu istenir mi ,şimdi işi gücü bırak bunlarla uğraş diye söylenmeyi de ihmal etmedim.

Ancak bu çalışmalarımız meyvesini bu Salı günü verdi.Küçükçekmece Belediyesi, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Küçükçekmece Kaymakamlığı tarafından düzenlenen “Okul Öncesi Çocuk Şenliği” için yapıldığını bilmeden harıl harıl maket yapmakla uğraşan veliler ve çocuklar o gün çok eğlendik.

Bir…İki…Üç…TIP!

karuma76 | 19 May 2011 17:13

Dün gibi hatırlarım, sıra sıra kitaplarda sayfalarca soru çözdüğümü. Duvarlara yaslanıp kara kara düşündüğümü. Bir gün belirliyorlar, bir tarih koyuyorlar, adına da sınav diyorlar. Sonra kenara çekilip seni seyrediyorlar. Eski Roma devrinin eğlenceleri gibi. Aslanlar ve insanlar… Şimdiyse sınavlar ve öğrenciler…Ucunda ödül de var. Hayatını kazanacaksın.
Uzun bir süreç ama nedense herkes kısacık yaşamaya çalışıyor bu üniversiteye giriş sınavlarını. Sınav aslında doğunca başlıyor haberimiz yok. “Daha var nasıl olsa, sonra çalışırım!” Bu öteleme evresi son seneye gelene kadar devam ediyor. Son sene gelince ve ufukta sınav görününce paçalar tutuşuyor tabii. “Nereden başlasam?” Panik havası ile başlayıp Aydın havası ile bitiriyorlar(!)

Tatil

ZKUD | 19 May 2011 15:52

Havalar henüz ısınmadı ama arada sırada bile güneş yüzünü gösterse, tatil hayalleri kurmaya başlıyorum 🙂

İşim gereği bazen şehiriçinde yolculuklar yapıyorum. Mesela bugün bir servis dönüşüydü, güneş tepede süper. Dönesim gelmedi şirkete, bu güneşte İzmir’de mangal keyfi,sahil falan düşündüm, çalışma isteğim gitti.

Herkes böyle düşünüyordur galiba. Herkesin yıllık izin zamanı geliyordur yavaş yavaş. Benim 2 haftacık ama ne yapalım 🙁

Az kaldı yıllık izinlere az…

Çöp Konteynerlerine Sıkışan Yaşamlar

| 19 May 2011 12:21

Her gün binlerce çocuk, genç, yaşlı, kadın karnını doyurmak veya ailesinin geçimini sağlamak için sokaklarda, caddelerde, yollarda.

Kendilerine özgü arabalarıyla veya çöp torbalarıyla sabahın erken saatlerinden gece yarılarına kadar çöp, cam şişe, kağıt, karton, eski hırdavatları toplayarak bunları satıp para kazanma hayali kurmakta.

Uyanık Kalp!

Cali Kusu | 19 May 2011 10:52

Tuhaf bir tebessüm var yüzümde. Anlayamadım. Her gördüğüm insan acayip acayip bakıyor bana. Oysa gülümsüyorum ben ne var ki bunda? Üstelik tebessümüm rahatsız edicide değil. Kendimce, basit ve yerinde… Anormal bir durum varmış gibi, birazda acır gibi bakıyorlar bana. Sinirlerim geriliyor o an. ‘Ne ye bakıyorsun lan’ diyesim geliyor. Fakat tutuyorum kendimi. Sıkıyorum dişlerimi kıracak gibi. Ya sabır deyip ve eğip başımı devam ediyorum yürümeye. Biraz yürüdükten sonra ayaklarım ağırlaştı. Adımlarım yavaşladı. Daha isteksiz yürüyorum şimdi. Yorgun gibi. Hasta gibi. Ölü gibi. Ölür gibi…

Ara ara hayaller kuruyorum ve ayağımın altındaki karıncayı ezmekten vazgeçiyorum. Kırılıverir kolu bacağı. Daha nasıl kalksın ayağa. Nasıl taşısın sırtındaki buğdayı! Çekiyorum ayağımı geçip gidiyorum kıyıdan köşeden. Hem zaten günah defterimde doldu. Melekler ellerine ayaklarına yazar oldu. Derste tahtayı sekiz defa dolduran hocaya küfrettiğim gibi küfrediyor melekler bana. Yeter diyorlar. Yeter Allah aşkına! Yazacak ne kalem kaldı nede sayfa…

Eşcinseliz , günahkar ibneleriz !

endop | 19 May 2011 09:48

her ne yapıyorsan suç !

her ne yapıyorsan suç !
Ben bir eşcinselim , evet günahkarım. Durmayın bütün oklarınızı saplayın, hazırım ! Zina yapar , günah toplarım , Tanrı tanımam , ahlak bilmem .. Parlak kıyafetlerimle şarkı söyler kadın gibi davranırım .

Cuma Pazarı

soylemedengecemicem | 18 May 2011 16:36

Her hafta coşkusunu mahalleye taşıyan “Cuma Pazarı” her nedense hoşuma giden bir kaos yaratır. Cuma namazı kılmak için pazarın dibindeki camiden taşanlarla, ekmeğini taştan çıkarmak için malının ismini çığıran pazarcılar birbirine karışır. Maddi ve manevi dünyanın telaşı aynı mekanda yaşanırken, pazarlık yapmaya çalışan turistlerle, çekirdekten yetişen minik pazarcılar en asık yüzü bile güldürür.

Kaynatılmış süt mısırın kokusu insanı dinden imandan çıkartır. Pişmemiş mısırın kilosu da iki liradır, kaynamış mısırın tanesi de… Gelgelelim o bir koçan mısıra iki lira verilir. Sıra asıl alınması gerekenlere gelir.

ilişki,kadın,erkek,can yücel

ZKUD | 18 May 2011 10:17

Bu konudaki nasihatlara sözlere falan aklıma gelmezdi, ta ki sevgilimden ayrılana kadar.

2 senelik ilişki ceviz kabuğunu doldurmayan sebepler vs. derken detayına girmek istemiyorum , bitti.

İlginçtir ki gerçekten Can Yücel’in Bağlanmayacaksın şiiri daha bir anlam kazandı diyebilirim benim için. Ne kadar çok beklentiye girersek o kadar hayal kırıklığına uğruyoruz galiba .