Aşk, hayal kırıklığıdır kimi zaman. Usul bir kırgınlık. Kimselerin bilmediği, içe doğru, içteki derinliklere doğru açılan onmaz bir yaraymış aşk. Hayal kırıklığının başkenti…
Nihayet vakti gelmişti konuşmanın. Geceydi. Usul bir yağmur dışarıda. Paramın yettiği en iyi şarabı almıştım. Şamdanlıklarda kokulu mumlar hazırdı. En sevdiğin beyaz peyniri de koydum masaya. Şarapla iyi gider. İlk
karşılaşmamızda şarap sanmıştım içtiğin vişne suyunu. Ama sonra biraz utana sıkıla günah sırrını açmıştın bana. “İçeriz” demiştim ben de.