http://www.teakolik.com/msn-de-hareketli-olmak/?cp=13
uncategorized hakkında tüm yazılar
İşte ılımlı İslam
| 06 November 2007 19:18
http://www.milligazete.com.tr/index.php?action=show&type=writersnews&id=15402
hayatı 1 oyuna benzetmek
dina13 | 06 November 2007 18:07
üniversite yıllarımın vazgeçilmez bir oyunu vardı.saatlerimi hatta yıllarımı çalmış üstüne üslük oynamaktan hala vazgeçemediğim bi oyun pis 7 li. hayatı bir oyuna benzetmekla mecaz kullanmış olsamda bu mecazımı somut bir şeye dayandırmak istedim. pis 7 li denen bu kağıt oyununa. bu oyunun kuralları şöledir;
- Oyuncular ellerindeki kağıtları diðer oyunculardan önce bitirmeye çalışırlar. ( yaşamın malumatıdır zaten bu, ölmek için yaşanır.ellerindeki kağıt sayısı ise hayatın sana yüklediği yüklerdir. )
- Oyuna Sinek ile başlanır ve tüm oyuncular ilk turda Sinek atmak zorundadır. eğer , elinde yoksa sinek gelene kadar kağıt çekmek zorundasındır. ( sinek burda doğarkenki şansı ifade eder.doğarken bazı insanlar şanslı doğar. eğer şansın varsa hayatın ilk yıllarını sorunsuz atlatırsın. ama bu demek değildirki bu hayatının gerisinin kötü yada iyi olacağını belirlemek. )
- Oyun saat yönünde başlar. Her 10’lu atıldığında sıra tersine döner. ( hayatta saat yönünde ilerler. sadece bazen gün olur devran döner senden önceki senden soraki olur. doru zamanlama yapılırsa eğer ve mantıklı hareketlerde bulunursan hayat sana az yük yüklemiş olur. )
- As atan oyuncu tekrar oynar. ( as burada hayatın getirdileri ve bazen götürdüklerini ifade eder. bu hayatın sana yüklediği yüklerle doğru orantılıdır. hayatın bazen getirdikleri gördüklerinden, bazen götürdükleri getirdiklerinden fazladır. buna biz kaderin cilvesi deriz )
- Vale atan oyuncu oynanacak rengi belirler. ( vale hayatın vazgeçilmez bi kavramıdır; para. elinde parası olan yüklerini azaltacak şekilde yaşantısını sürdürür. )
- Yere 7’li atıldığında bir sonraki oyuncu elinde 7’li varsa atar. Elinde 7’li bulunmayan oyuncu yerde biriken her 7’li için 3’er adet kağıt çeker. (yedili hayatta yenen kazıklardır. ve bazen atılanlar. ve bazende elinde tuttuğun deneyimlerindir. bezen kazık yer bazen kazık atarsın ve bazende yediğin ve attığın kazıkların ağır sonuçlarına katlanır; bazende katlanmazsın. işte burda insan tercihleriyle yaşar)
- En son atılmış olan kağıt cinsinden veya aynı rakamdan oynamak zorunludur. Örneğin , yerde kupa 3’lü varsa oyuncu, yere herhangi bir kupa veya herhangi bir 3’lü atabilir. ( eğer hayatı iyi takip eden biri isen elindeki deneyimler senin daha kolay bir hayat yaşamanı sağlar. ve üzerindeki yaşamsal yükleri azaltır. )
- Belirlenen ceza puanını aşan oyuncu oyun dışı kalır. ( bazı insanlar şansızdır yada yükleri çok ağırdır.erken veda ederler hayata. )El bittiğinde, oyuncuların ellerindeki kağıtlar kendilerine ceza puanı olarak yazılır. Elinde 7’li kalan oyuncu, elindeki her 7’li için 3’er adet kağıt çeker. Çektikleri arasında 7’li gelirse onlar için de 3’er adet çeker. As, 10’lu, Vale ve 7’li yirmişer puan, diğer tüm kağıtlar kendi değerleri kadardır. Eli bitiren oyuncu son olarak yere Vale veya 7’li atmışsa, ceza puanları 3 katı yazılır. ( ve geldik hesap gününe; atılan yenilen kazıklar, hayatın yükleri, deneyimler, şanslar ,şansızlıklar, işte bunların hepsi burda hesaplanır. bazısınınsa hayatları son bulduğunda sadece huzura ererler. ve hesap vereceklere bırakacakları bir sonu hazırlarlar. )işte hayat tıpkı böle bir oyuna benzer. ben pis 7 liye benzetmek istedim. biraz ironik, biraz melenkolik,birazda trajedik olsun diye.
ben gidip biraz pis 7 li oynıyım bari!!
cankan
mansonilized | 06 November 2007 17:43
Ayhan Malik ve Fatih A.B.B. isimli bizim kanaatimizce cyborg olan iki zattan oluşmuş, müzik türü henüz analitik anlamda açıklanamamış olan müzik grubu şeklinde anılan ikilidir. Kişisel kanaatimiz grup üyelerinin Ajdar, İsmail Türüt ve türevlerinin oluşturduğu bir koloniden gelmekte olduğu yönündedir.
Cankan ismi nereden doğmuştur sorusuna ‘kan kırmızıdır can da beyaz bu yüzden biz türk bayrağını temsil ediyoruz’ diyerek felsefik yönlerini ortaya koyan grup elemanları aynı zamanda türünün yegane örneği olan İsmail YK isimli bünyenin de şarkılarını yapmakta olduklarını açıklayarak üretici kimliklerini deşifre etmişlerdir.
Aracınızın 2008 vergisini öğrenin
ladress | 06 November 2007 17:37
http://ladress.blogspot.com/2007/11/aracnzn-2008-vergisini-renin.html
HAFİF SÜVARİ ALAYI
| 06 November 2007 17:25
kıyameti incelten ömrüm zekatımboşluktan akan gülbank rozet olsunhalkıma halka halkacemali süreyyaulu sanrının gönlüne secde ederkencemaat kalksın ayağa
ne çok sevdiniz dillerinizi yalapşapşukane çok küfrettiniz ve ne az lütfettiniz melâlesisli, az tireli, bol bahisli modifiye fidelerlemorarmış vefa, çürümüş melâlbabba al sana babuşka
Rihanna Türkiye’ye geliyor
SCAR TISSUE | 06 November 2007 16:48
Dünya çapında milyonlarca hayranı bulunan Rihanna’ nın internet sitesinde albümün Avrupa turnesi kapsamında 24 Kasım’da İstanbul’da olacağı duyuruldu. Konser hakkında kapsamlı bilgiler henüz belli değil.
Umbrella, Shut up and Drive, Don’t Stop the Music ve Hate That I Love You ile son albümü “Good Girl Gone Bad” Rihanna’ya inanılmaz başarılar kazandırdı.
Yu-varlanalım.
absence of mind | 06 November 2007 16:42
Canı sıkılmıştı.Oyun odacığına geçip,şizofreni oyununu oynamak için hızla hazırlanmaya başladı.Kevaşe ve asi bir kadın görüntüsü yaratabilmek için siyah ve kırmızı renklerini seçti.Akıllarından geçene uygun olmalıyım,hiç şüphe uyandırmamalıyım diye düşünerek boyadı dolgun dudaklarını.Kollektif bir monoloğa düşmemek adına ‘ehh susturun o kaypak ağızlarını ve benin dinleyin’ demekten daha etkili netice verirdi,kırmızı boyalı dolgun dudaklar.Kadın olmanın bütün artılarını kullanacaktı bugün.Güldü.
Bugünkü davranışının gerçek işlevinin farkında değildi,.Yaptıklarını ve dahili yapacaklarını hafifletici,rasyonelleştirici nedenler aramak peşinde hiiç değildi.Bugün kısa eteğinin altında,uzun gözüken bacaklarıyla yürüyecekti tüm bu yolları.Etkileyici bir parfümle bütünledi kendini ve evden çıktı..
Taktı pelerinini,kuşandı kılıcını.Kendisini süperman ile özdeştirecek,içsel bir kabiliyetsizliğin üstünü örtecekti.Olmak ve oluyormuş gibi görünmek arasındaki tek fark kişinin kendisidir.Bu farkı bugün ortadan kaldıracaktı o da.Evden çıktı..
Böylelikle binler akıyordu sokaklara..
İlkelliğin üzerinden yıllar geçti.Ellerini kullanmakta ustalaştı insan.Aşk diye bildikleri başka bir şeye dönüştü.Evrim karbodioksit yönünde gelişti.Ağaçlar çürüdü,saçlar döküldü.ilk-kellik böle olmuştu.
Kastrasyon korkusu yüzünden elinde kaldı pipisi supermanin.Boya üretimi durunca hayatı durdu 17 lik kızların.Ağız yoluyla vücutlarına karışan kimyasallar yok oldu.Aşk öpücükleri son buldu.
Şık bir restoranda yerini aldı kadınsı.Eteğini yukarı çekti,teşhir edici olmak tvden kazandığı bir alışkanlıktı.Vücudunu kullanışı davetkardı.Göğüslerini dikleştirdi ve sigarasına uzandı.
Yeterli sinyal etrafa dağılmış koku alınmıştı.Beslenme alışkanlığı değiştiğinden beri kokuya olan hassasiyetide değişmişti insanın.
‘Ben yakıyım hanımefendi’ dedi süperman kılıklı adam.
Teşekkür ederim’ dedi kadınsı.
‘Size eşlik etmek istiyorum ,oturabilir miyim?Cevabı beklemeden oturdu.
Çık git oyun alanımdan seni septik pislik diyemedi.
‘Bişi sorucam,kulaklarınız var mı sizin?’
‘Evet ama görüyorsun ki kırmızı başlığım yok.Bu masalın kahramanı ben değilim’
‘Peki kulaklarınızdan içinize giden bir yol?’
‘Ne demek oluyor tüm bunlar’?
‘Ah Hüdanın eli deymemiş size!’Yüzünüz de pek simetrik değilmiş’
Uçarak uzaklaştı süperman zanı içindeki adam.
Yıllar geçiyor üzerinden ama ilkellik geçmiyor insan etinden.
Herkes oynuyor fakat kimileri daha büyük oynuyor.
Ah ne bileyim ben!
Yazı birbirine karışıyor.Yıllar sonra deşifre edilmesi zor bir hal alıyor.Devrilmiş cümleler devrilmiş insanlığı diriltmeye yetmiyor.
Yıllar geçmiş ve sıfatlar çıkmış sözlükten.
Kadınlar dudak boyası sürmeyerek tecavüz riskini azaltabilirler diyen birileri geliyor aklıma.Bizim koyununda dudakları boyalı mıydı diye soramıyorsun anguta.
Herşeyin bir nedeni vardır.Tecavüzünde öyle.
Uçan süpermanın ardından şaşkın kalan kadınsı ilkelerini hatırlamaya çalışıyor.
BİİİİİİR:Çok sıkıldım.
İKİİİİİİİ:Yerim çok dar.
ÜÜÜÜÜÇ:Senden çok var.
Neyse ne!Bitsin artık bu zırıltı.Bir şahinin perspektifinden çaldığım görüngüyü ötüp duruyorum.Gerçek nesne ise yok ortada.
Eee nereye vardık şimdi diyecek olanlarınıza üstadın o güzel sözüyle selam ederim.
‘Bir yerlere varmanın önündeki en büyük engel varılacak bir yer olduğunu sanmaktır’.
Yuvarlanalım!
….
ferrari theme park
schizophrenia13 | 06 November 2007 16:25
http://www.nytimes.com/2007/06/10/automobiles/10FERRARI.html?_r=1&oref=slogin
ölüler dünyası veya bizim dünyamız
DEJAVU 07 | 06 November 2007 16:11
Her geçen gün birileri bu yaşadığımız dünyadan ayrılıyor. Kimi büyük bir devlet adamı, kimileri emekli, bazen sevdiğimiz bir sanatçıyı kaybederiz bazen de evcil hayvanımızı. Bu dünyadan giden bütün sevdiğimiz dostlarımız, ağabeylerimiz, yakınlarımız için göz yaşı dökeriz. En fazla 1 hafta ağlarız gidenlerin arkasından ve sadece aklımıza getirmek istediğimizde hatırlarız bir resme bakarken mesela… Etrafımızda ne çınarlar yitip gidiyor ve bazen farkına bile varamıyoruz. Her geçen saniyede yüzlerce aileden feryatlar kopuyor dünyada ama kulaklarımızı tıkıyoruz.
Son yolculuğuna uğurladığımızda, görevimizi yapmış olmanın verdiği huzurla evlerimize dönüyoruz ve bir daha açmamak üzere bir defteri kapatıyoruz. Yeni bir tanesi konuyor önümüze ve biz ona yazmaya devam ediyoruz. İyisiyle kötüsüyle mutlaka hatıralarda bir şeyler kalıyor ve diyoruz ki “o bunu başardı” ya da “o bize bu eseri kazandırdı”. Bu cümleleri söylediğimizde içimize bir buruk kıskançlık dalgası giriyor neden o bunu yaptı da ben yapmadım diye. “O heykel benim heykelim olabilirdi.”, “Yüz yıllar boyunca insanlar heykele bakıp benden konuşa bilirdi.” ya da “Neden o neden ben değilim?”
Neden o?
Çok basit bir cevabı var bu sorunun. Çünkü o öldü. Sen hala yaşıyorsun. Bir kitap yazabilecek kadar ömrün var hala. Birisine bir iyilik yapacak kadar nefesin var. O olamamanın sebebi; o arkasında insanlığa bir sürü armağan bıraktı. Ya sen?
Sen ne yaptın insanlık için? Senden sonra gelecek nesil için hangi taşın altına elini soktun da, şimdi gelmiş “Neden o?” diye soruyorsun?
Bir gün yolumuz mutlaka ölüler diyarına düşecek. Bundan şüphemiz yok ama biliyorum ki o diyara gidene kadar bizler bu dünyada yaşıyoruz ve çekip gittiğimizde kendimizden bir parça bir şey bırakırız. Belki bi’ kitap, belki bi’ film, belki bi’ şarkı, bir şiir, bir dize…
Bizler tarihin derinliklerinde kaybolmuş, diğerlerinden çok ama çok uzakta bu dünyada bıraktıklarımızla yaşıyor olacağız.