bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

MUAVİN İMPARATORLUĞU

ozgurbakar | 07 November 2007 10:10

Uzun yola çıkmak kontrol sizde olduğu sürece çok eğlencelidir ama ben şimdi size kontrolün tamamen muavinde olduğu kısa bir anımı anlatacağım. Istanbul’dan izmire giderken bayram arifesi olmasından dolayı hiçbir otobüste yer bulamadım. Bayramla alakası yoktu ama İzmir’e gitmem gerekiyordu. Deliler gibi otogarda yazıhanelere girip çıkıyordum…ki aslen izmir otobüsü olmayıp, (zaten otobüs olduğundan bile şüphelendiğim) izmir üzerinden geçen başka bir firmada yer buldum. Yolculuk başlamadan otobüsteki yerini aldığında niyeyse insana otobüs bi ferah bi güzel gelir yol aldıkça otobüs gözünde eskileşir. Bu araça daha biner binmez yıllar akıp geçiyordu sanki.

hakikaten

mortanga | 07 November 2007 09:17

Bilmediğimiz pek çok şey var… bildiklerimizin sınırını ise bilmediklerimiz oluşturuyor.
Bilmediğimiz “şey”leri bilmediğimiz için bildiklerimizin içinde çoğu zaman boğuluyoruz ve sınırlı yaratıklar olduğumuzu unutuyoruz.
kapasitesi belli olan sınırlı yaratıklar olduğumuzun bilincine varabilecek ayrıcalığa sahip canlılar olmamıza rağmen bu bilinçten yoksun yaşıyor olmak çok ilginç.
Bu söylediklerim birey olarak hayatlarımızda nükseden durumlar olmakla beraber, diğer yandan insanlık açısından da bittabi ifade edilebilecek gerçekler.

asıl problem bildiklerimiz üzerinden hareket etmek zorunda oluşumuzda gizli. astronomi dersi alanlar bilir ki uzay hakkında “hakikaten” hiçbir şey bilmediğimiz öğretilir bu derste. O kadar güdük bilgiler ve veriler vardır ki elimizde insana sert bir tokat olarak iner bu genel bilgi.

Elinde gül ile kalakalan adam…

| 07 November 2007 01:36

uffffffff
ne de zor aklında hiçbir şey yokken yazmak.
ama yazmalıyım.
sevgiliye ithaf edilen iki günün ardından kalakalmak, elinde olmasa da çantanda sevdiğin için hazırladığın gül ile.
işte bu duygu bile yazmaya değmeli bence…
biliyorken söylememek.
aklını çelmek istememek.
“sonuçta senin zararlı çıkacağını bilsen de yüreğine taş basabilmek.
ne de zormuş meğer…
yine bir cafee de buluştuk. bu sefer farklıydı her halinden belli. gülen yüzü gülmüyordu. ailem demek istedi önce ağzından babam çıkıverdi. sonra çevirdid ben babamı iki gün görmesem özlerim dedi. daha çok demeye çalıştı.
babasını tanırım, kardeşleriyle bir mobilya atolyesi işletirler. anca karın tokluğuna çalışırlar, lakin kimseye minnet de etmezler. babası eve gelir ve yemeğini yer yemez kahveye gider, bazı zaman yemeğe de gecenin bir yarısı kahveden gelir. babasını görmez yani serçe kuşum. ona bu ismi taktım. çünkü bir serçe kuşu gibi ürkekti yüreği.
ideallerim var sonra diyebilddi. daha 7 sene okumayı düşünüyom gibi saçma bir iki kelime diyiverdi, hıh diye güldüm karşısında. dürüst olalım diyebildim sonra.
seni o şahıs kandırıyor, herkesin lafını dinleme diyiverdim.

o şahıs dediğim kişi; bunun halası ve daha önce bize aracı olup kafamıza birbirimizi sokan ve bizi tanıştıran daha sonra da aniden çekiliveren kişi.
ben alayışlı biriyim dedim. seni anlayabilirim. ideallerin varmış, ne güzel dedim. fakat herşey inasanın düşündüğü gibi de gitmeyebilir dedim sonra. hem herşeyin hayırlısı de mi serçe kuşu dedim.
serçe kuşu demedim çünkü bunu sadece içimden diyebiliyordum.
onun en çok hanım hanımcıklığını sevmiştim. ivmesiz bir ses tonuyla konuşurdu, ne iniş vardı ne de çıkış. iki seneye kadar evleniriz diye plan yapmıştık. o okulunu bitirecekti ben de askerden gelicektim. eğer erkek çocuğumuz olursa adını “hakan kaan” koyacaktım. kız olursa da o koysun bana ne!
hanım hanımcık dedim ya, nedir bu hanım hanımcıklık? 21. yy kızlarından değildi yani, kendini özgür ve cooll diye tanımlayan hayatın zebunlarından değildi. biliyordu nerede olduğunu ve hayatın ne şartlarda yaşandığını. ama bilmediği birşeyler aklına sokulmuştu ve ben de ısrar etmemiştim.
çünkü gerçeğin kendisiyle yüzleşmesini istiyorum.
nitekim, acı başlamıştı yüreğinde ve konuştuğumu bildiği birine çok kötü oldum demişti…
ey idealleri olan kız!
allah seni hedefinden saptırmasın her daim.
yolun açık bahtın pak olsun.
her daim mutlu, her daim umutlu ve azimli ol.
serçe kuşum unutma; serçe kuşunu kabiliyetlendiren, atmacanın dalışlarıdır.

Konkur Nedir?

ritos | 06 November 2007 23:48

http://www.pazarlamadunyasi.com/Desktopdefault.aspx?tabid=195&ItemId=248&Rtabid=194

xp´nin anlamı

linnux | 06 November 2007 23:37

Microsoft´un bilişim teknolojisine ve biz kullanıcılara katkısını inkar edemeyiz.
Bununla birlikte,
-birçok teknoloji şirketi gibi-
Microsoft da gücünü bencilce ve kurnazca kullanıcıların
aleyhine olacak şekilde kullanmaktan çekinmiyor.

Onun içindir ki Microsoft, başta güvenlik olmak üzere
kullanıcı ihtiyaçlarını ve isteklerini çoğu zaman görmezden geliyor.

Microsoft bize öküz gibi bir işletim sistemi sunuyor.
xp, aslında oX Program´ın kısaltmasıdır.

Bunun böyle olduğunu bizzat Microsoft kanıtladı.
Sonraki işletim sisteminin ismi ve logosu…
Longhorn. :))