Buralardayım aslında. Biraz o tarafa doğru gittim. İstediğimden değil sıkıntımdan. Kesmedi. Bu tarafa geri geldim, aynı aylak ve ağır adımlarla.
Üç sefer, beş sefer, on sefer…
Daha…
Olmadı, olamadı dolaşmak sıkıntımı dağıtacağına daha da arttırdı. Gün ve gün aynı voltaları atmak yoklukları unutturmadı. Her gün sabahın köründe çıkıp, akşamın karanlığında elimdeki birikmiş voltalarla geri dönmek kesmedi. Biriktirdiklerimi haklı çıkarmadı.
Her zaman yaptığım gibi günleri bitirdim, benden başka kimsenin haberi olmadan. Herkes gibi yenilgiyi kabul ettim, kime yenildiğimi bilmeden. Her yaşamdaki gibi yazdan sonra kışın gelişini beklemeye başladım. Fizik, kimya yâda her hangi karın ağrısı kanunsa “yoktan var edilemez” demesini içerlediğimden olsa gerek ki elimdeki malzemelerle çürütmeye çalıştım. Yok, olanı var edemedim. Var olanın yok oluşunu seyrettim çaresizce. Düştüğüm düşümden, kanayan yanlarıma rağmen durduramadım ömrümü, hiçe sayılan tezlerimle.