Biliyor musunuz? Bu güne kadar bize öğrettikleri ve hepimizin var sandığı gibi bir tanrı hiç olmamış. Tapılacak tanrıları önce yeryüzünden seçen insanoğlu daha sonra yeryüzündeki bütün varlıkların ölümlü olduğunu farkedince semaya yönelmiş yıldızlara tapınmaya başlamış. Ya da yıldızların birini kendine mesken tutmuş olan, kimine göre tonton yüzlü bir ihtiyar kimine göre güçlü bir sultan görünümünde hayal ettikleri tanrılara tapınmışlar .
Sonra bu gökteki tanrıya inananlar kafalarında şöyle bir şablon geliştirmişler; Gökte oturan bir tanrı var ve bu gökteki tanrının adına eğer müslümansan da “Allah” dersin. Tanrı’nın ödükten sonra bizi sevap ya da günahlarımıza göre göndereceği “cehennem” ve “cennet” isimli iki yeri var. Zaten sevgili tanrımız atamız Adem’i de adına cennet denilen yerde, elleriyle çamuru karıştırarak yaratmış, ruhundan “üfleyip”, sonra da cennetten dünyaya indirmiştir. İnsan nesli çoğalınca da kendisi ile arasında postacılık yapmaları için de peygamberler göndermiş. Bu peygamberler de insanları” gökteki Allah öldükten sonra kıyamet günü sizi diriltip hesaba çekecek ona göre, sonra uyarmadı demeyin demişler.